- 662 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞUN ÖYKÜSÜ (4)
’_Zalha ebeyi çağırmışlardı,dokdordan daha bilgili,kendi bilmiş Zalha ebey.Çocuğun boğazına bir parmak atsa hiç birşeyciği kalmazmış.Ama çocuk küçük olduğu için boğazına parmak atılmazmış.Şimdilik kızgın toprağın içine sarmalıymışlar.Birkaç ay geçtikten sonrada boğazına parmak atılıp kanlı iltihap sökülecekmiş.Hele biraz beklesinlermiş bakalım.Herkesin çocuğunu iyileştirmişte bir bu kötüyümü (çocuğu) iyileştiremiyecekmiş.Dokdor da neymiş.Para almaktan başka ne bilirmiş.Hep kaynanasının yüzündenmiş.Zalha ebe dururken dokdora gidilip para harcanıyormuş.Ama o ne Zalha ebeyi ne de kaynanasını dinlememiş çocuğunu dokdora getirmiş._’Dahada anlatacaktı ama doktor susmasını söyleyince anlatmayı kesti.
Doktor çocuğun muayenesini bitirdikten sonra ,bir anaya bir babaya birde çocuğa baktı.Başını sağa sola sallayarak birşeyler anlatmak istedi ama anlayamıyacaklarını bildiğinden basit olarak yapması gerekenleri anaya anlattı ve dışarı çıkmalarını söyledi.
Baba doktorun vizite ücretini sekreter kıza ödedikten sonra ,yine ana arkada,baba önde toptancıların bulunduğu Kazancılar çarşısına yöneldiler.Ana ile çocuk Şekerciler’in yazıhanesinde oturacak,babada bakkal dükkanına mal alacaktı.
Günbatımına bir meses boyu ya vardı yada yoktu.Baba mal alım işlerini ancak bitirmişti.Diğer toptancılardan aldığı malların hepsini de Şekercilerin yazıhanesinin önüne toparlamıştı.Şekercilerle arası çok iyiydi.Yıllardır alışverişini hep onlardan yapardı.Koli koli kesme şekerler,çuval çuval toz şekerler,akide,sormuk ve nane şekerleri alırdı.Hiç veresiyesi olmazdı.Hep peşin öderdi.Bazan de bir sonraki alacağı malların parasını bile önceden öderdi.Kim sevmezdiki böyle sağlam müşteriyi.Diğer toptancılarlada arası iyiydi.Ama Şekercilerle daha bir başkaydı.Onlarla yarenlik eder ince işlerden bile konuşurlardı.
Lastik tekerlekli at arabası çağırdılar.Mallarını yükleyip kendileride arabanın üstüne bindiler.Adem ağanın garajına vardıklarında bütün köylü yolcular homurdana homurdana onları bekliyorlardı.Sabahki ayazdan daha bir akşam ayazında Musa çavuşun austini köye doğru hareket etmeye başlamıştı bile.
5.BÖLÜM
Öğle vakti yaklaştığında O,hala pencerenin önünde dikiliyor,yarım yarım içtiği sigaraların izmaritleri küllükte birikiyor,odanın içine küfsü ağır bir koku salıyordu.Zaten içeride hem odun sobasının hemde sıgara dumanı,güneş görmeyen odayı dahada karanlıklaştırıyor,Altın’ı dahada içine kapanık hale getiriyordu.
Dudağındaki kıpırtılar,gözlerindeki tikler gittikçe artıyordu.Kullandığı haplar ona kilo aldırmış,gözlerindeki tikleri dudaklarındaki kıpırtıları hep bu haplar yüzünden dahada artmıştı.Evden dışarı çıkmıyor,hiç kimse ile konuşmuyor dışarıya sadece tuvalet ihtiyacını gidermek için çıkıyordu.Onada çıkmayacaktı ama evin tuvaleti dışarıda olduğu için mecbur çıkmak zorunda kalıyordu.
Sedirde devamlı serili duran yatağının üzerine tekrar uzandığında ,anasının O’na masal gibi anlattıklarını düşünmeye başladı... Devem edecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.