- 1149 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kal Küçüğüm Büyüme...
Zaman karşı koyulamıyacak bir nehirdir.Bazen hiç geçmesin isterken bazende geçmesini isteriz...Zaman isteklerimiz doğrultusunda akıp gitmedi hiç hep bildiğini okudu,geçmesini istediğimiz zaman durgun bulanık bir nehir gibi ağırdan aldı,geçmemesini istediğimiz zaman ise gürül gürül çağlayan bir çağlayan oldu...Çoğu zaman yetişemedik zamana,çabuk geçiyor diye şikayet ettiğimiz bile oldu sohbetler arasında....
Dün gibi hatırlıyorum 10-11 yaşlarımdayken bir an önce büyümek istemiştim,büyümek büyükler gibi değer görmek,onlar gibi söz sahibi olmak,önemli konularda benide insandan sayıp fikrimin alınması vb....Komşumuz olan Rahmetli Ayşe teyze kızım fazla heveslenme büyümeğe, gün gelir bu çocukluğunu ararsın diye nasihat etmişti bana...Nasihata sinirlenmiştim, bu büyüklerede hiç bir şey söylenilmiyor en masum düşüncemizi ifade edemez olduk diye....Bilmezdimki yıllar sonra bu nasihatların ne kadar doğru çıkacağını....Çocuk kalmaktan bıkmıştım ahhh bir büyüyebilsem hayallerim vardı hep...Bazen ayaklarımı havaya kaldırıp şu kadar daha boyum uzasaydı tamamdı diye avuturdum kendimi,gerçek büyümenin akılla,tecrübeyle olacağını düşünemeden...Bazen farkında olmadan büyüdüğümü ispatlama çabalarımda olmuyor değildi..Söz arasında biri beni küçükken senin yaşındayken diye gösterecek olsa belli etmesemde içten içe kızıdığımı çok iyi hatırlıyorum...Bütün bunları her ergenlik çağına giren genç yaşamıştır farklı duygularla...Bir iki yıl daha geçipde ergenlik çağına geldiğimde hayattan bıkmaya bile başlamıştım.En ufak bir olumsuzlukta aman hayat ne kadar zordur keşke çocuk kalsaydım büyümeseydim itiraflarını kendime yaptım...Hayat ne zaman zordur ? Aç kaldığımız zamanlardamı,nefesimizin kesildiği boğulacak gibi olduğumuz anlardamı,canımızın çok yandığı bir kaza sırasındamı,çaresi olmayan bir hastalığın pençesinden kıvrılırkenmi,sevdiklerimizin hastalığımı,(sevdiklerimiz derken kişiden kişiye değişiyor.Anne,baba,kardeş,abla,arkadaş,akraba,evlat ve eş sevgisi bambaşka sevgi ve insanın kendi eşi ve evladının yerini hiç kimse tutamaz) Küçükken başıma herhangi bir olay ve sıkıntı geldiğinde ailem en büyük dayanağımdı zorluk nedir bilmiyordum her ne kadar zaman zaman ergenlik sorunları yüzünden anlaşmazlık yaşasamda...Ve bir gün ayşe teyzeye hayattan bıktığımı ölmek istediğimi söylemiştim...Deli kızım diye sitem etmişti sen ne çabuk büyüdün ne çabuk hayattan bıktın ve ne çabuk ölmek istiyorsun,sus bir daha böyle bir söz duymıyayım ağzından diye beni bir güzel azarlamıştı...Hak ettiğimi düşünerekmi yoksa verecek cevabım olmadığındanmı susmuştum ve ölmek isterken susmayıda öğrenmiştim...(Ayşe teyzeyi beni anladığı için kendime yakın bulur onunla zaman zaman dertleşirdim.Hayat tecrübeleri çok fazla olan bir kadındı 1998 de hakkın rahmetine kavuştu.Nur içinde yatsın makamı cennet olsun)Tam ergenlik çağını atlattım gençliğimi yaşıyacağım derken evlendim (18 yaşımdaydım) Bu defa evliliğin zorluklarını yaşamaya başladım...Kendi isteğimle severek evlendim ama tecrübesizlik insanın gözünü korkutuyor bazen...
Eşim varken hayatın zorluklarını onun sayesinde göğüslüyordum.Bir başka deyişle başımı onun göğsüne dayadığım zaman (ona çok itiraf etmiştim) dünya bana vız gelirdi...Ama anne olduğum zaman girdiğim depresyondan aylar sonra çıkabilmiştim,bu deprasyonuda eşimin bana verdiği güçlü moral ve yardımla atlatmıştım...... 1999 depreminde ise yanlız kendimin ve eşimin değil tüm insanların çaresizliğini yaşadığı zorlukları gördüm...Yetkililer evinizde yatıp kalkın diye uyarıyor insanlar ise evden kalmayıp dışarıya kaçıyordu...Öyle bir an geliyorki evdemi kalsak dışarıdamı karar veremiyorduk çaresiz gözlerle ve çaresizce yaradana sığınıyorduk...(burada yanlış anlaşılma olmasın her çaresiz olduğum zamanda hatta çaresiz kalmadığım zamanlarımda bol dua eden biriyim) Fakat manevi sığınma kadar insanın birbirine sığınma ve teselli ihtiyacı hep olmuştur....Deprem sırasında analdımki her insan afetlere karşı çaresizdir...Bunu belki geç anlamış olabilirim ama ilk defa böyle büyük bir çaresizlikle karşı karşıya kalmıştım...Normal günlerde günlük hayatta sık sık şikayet ettiğimiz tüm şikayetlerimiz kaybolmuş can derdine daha doğrusu sevdiklerime bir şey olmasın derdine düşmüştük... Dertler yaradan tarafından planlı olarak yaratılmış ve sırayla gelip bizi bulur...Her dert bizi bulduğunda bizler aslında bir imtihana tabi tutuluyoruz ama o derdin acısıyla bazen bunların farkında olamıyoruz ve ah edip şikayet ettikçe neden ben dedikçe bir başka derde düçar oluyoruz....Şikayetlerimiz amel defterimize ekşi,sabredip şükretmelerimiz ise artı olarak kaydediliyor...Bazen gece yatağıma uzanıpda söyle bir çocukluğuma kadar uzandığımda butün bunları bilseydim acaba büyümek istermiydim yada bu kadar acele edermiydim ? Şimdi zamana karşı koyabileceğimi düşünecek kadar çocuk değilim,Ne zamanı geriye alabilirim nede yaşadığım güzel günleri geriye getirebilirim,nede yaşamak istemediğim zamanları geriye bırakabilirim...Belki çocukken çocukça hayellerle bunu yapabileceğimi sanmıştım...Oyun oynarken düşüp kanattğım kolum ve bacağımı,annemin gel öpeyim geçer demelerini,basit bir çiziği daha çok öpülme ve ilgi görme behanesiyle ay çok acıyor çok acıyor diye nazlanmalarımı ne çok özlemişim ben...Zaman zaman geceleri maziye yolculuk yapıpda çocukluğumu anımsarken ayşe teyzemin nerden öğrenmişse ben büyümek istediğimi söylediğimde bana KAL KÜÇÜĞÜM BÜYÜME BÜYÜMEDE DERTLER VAR,SEN BÜYÜDÜKÇE DERTLERDE BÜYÜR SENLE sözleri bir ninni gibi kulağımda yankı yaparken gözlerimde boşalan çocukluğuma olan özlem gözyaşlarım yastığımı ıslatıyor...Ve ben derin bir uykuya dalıp çocukluğumu Ayşe teyzemle yaşıyorum...
Gülşen....
YORUMLAR
Agla_yüregim
Sevdiklerinizi kaybettiğinizde büyük bir şehirde yanlız başınıza kaldığınızda günün birinde sizi maziye götüren bir sebep çıkar ve dalır gidersinzi geçmiisinize...
Özlemm imkan olsa o günler geri gelse dersiniz..İmkanların kıt olduğu ama doğayla iç içe yaşanılan bir çocukluğa özlemdir...
Değerli vaktinizi ayırıp yazdığınız için yürekten tşkler...
Not:Bu cevap bi itiraz değildir yazılan yoruma saygılı bi açıklamadır...
Çok haklısın kardeşim...
Bir büyüsem deriz. Büyürüz.
Bir evlensem. Evleniriz.
Coçuklarım olsa. Olur .
Onlar büyüseler. Büyürler.
Onlarda evlenseler. Evlenirler.
Onlarında çocukları olsa. Olur.
Pekiii.. Tamam artık ölsem.... İşte onu insanoğılu bir türlü diyemez.. yaşamak güzel be kardeşim...
Çok güzel çok içten bir yazıydı. Tebrikler...
Agla_yüregim
Küçükken büyümek büyünce çocukluğuna dönmek ister...
Yaşadığımız anı değerlendirmesini öğrensek doya doya yaşasak gene geçmişe özlem olurmu?
Zaman değerlidir ne varki zaman geçtikten sonra zamanın değerini anlamış oluyoruz çoğu kez..
Yaşadığım dayanamadığım bir acı yüzünden peki tamam artık ölsem dediğim de oldu ama demekle/istemekle ölünmüyor...
Zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumunuzla renk kattığınız için yürekten teşekkürler...
Saygılar....