- 611 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞRULARIN FARKLILIĞI ve SAVURGANLIK
-
Çocukluğumun 50’li yıllarında arkadaşlarımla bayram sabahları karşılaştığımızda, birbirimizi ilk defa görüyormuşuz gibi süzerdik. Çünkü kılık-kıyafetimiz her zamankinden farklı olurdu.
Olur-olmaz zamanlarda ayakkabıymış, elbiseymiş alınmaz, mutlaka bir bayram beklenirdi. Varlıklı veya yoksul, hiç farketmezdi.
Kazara ağaca, toprağa sürtünmekten dizleri, arkası yırtılmış pantolonlar ya evde, ya terzide yamanırdı. Kumaşın rengi ne olursa olsun, terzinin vurduğu süvarilik mutlaka siyah olurdu.
Yeni bir ayakkabı, bir elbise bayram gecesi uykumuzu kaçırır, içimizi büyük bir mutluluk kaplardı. Her halde bundan olsa gerek, biz çocuklar için bayram çok anlamlıydı...
İşte o yıllarda, nadiren de olsa yere düşürdüğümüz ekmek kırıntısını alır, öper; kurt-kuş yesin düşüncesiyle yüksekçe bir yere koyardık. Görmemezliğe gelir, geçip-gidersek büyük günaha gireceğimize candan inanırdık. O günün çocukları, buna hâlâ inanırız. Ama daha geniş bir kavramla...
Şimdi, -ekmeği çöpe atmak yanlıştır- sözcükleri doğru olanın yapılması için yeterli olmuyor. Senede milyarlarca dolarlık buğday ürünü, kurda kuşa nasip olmadan çöpe gidiyor.
Bu dini yönden günahtır. Dinimizde günah, yanlışı yapmaktır.
Sosyal yönden de savurganlık, emeğe saygısızlıktır.
Sevap ile günahın karşılığına, doğru ile yanlış sözcüklerini detaylı bir şekilde çocuklarımıza kavratmaya çalıştık. Sokak köpeklerinin bile yiyemeyeceği kadar çok ekmek, börek, pasta, çörek çöp teknelerini doldurduğuna göre bizler başarılı olamamışız.
Büyüklerimiz bize, ”-Günah” veya “-Sevap” dedi mi, bizler yanlışı yapmaz, doğru olanı yapardık. Neden, niçin sorularını sormaz, cevabını birazcık büyüyünce kendimiz bulur, kavrardık.
Acaba, açlıkta terbiye olunca mı emeğe ve ekmeğe saygılı olmayı öğrenecek, savurganlıktan vazgeçeceğiz. Hoş; o zaman zaten savurtturulacak bir şeyimiz kalmamış olacak.
Yüksel ÖNAÇAN
YORUMLAR
Gömlek yakalarını ters-yüz ederdik. Sadece çocukluğumuzda değil, evlendikten sonra da eşimin gömleklerine yapardım aynı şeyi. Çocukluğumda, zannederdim ki; annem yeni bir şey almaya imtina ediyor, esirgiyor. Kızardım, küserdim. Çok yıllar sonra, elini öpüp teşekkür ettim; beni öyle büyüttüğü için. Para bu kadar konuşulurmuydu Yüksel Bey? En büyük ayıptı para konuşmak. Şimdi, çöp aldım diyorsun kaça aldın? diyorlar.
İnanın, daha dün akşam, kızıma dedim ki " O kadar mutluyum ki bu hafta bir lokma bile yemek, ekmek atmadık." Para ya da altın kaybetsem, dönüp bakmam bile: " Bulan hayrını görsün, helal olsun " derim. Ama 2 lokma ekmek, yemek atsam, içim yanar. Ki atmam, mutlaka sokak hayvanları için toplarım.
Öyle bir konu seçmişsiniz ki, susmak mümkün değil ama daha uzun yazmak da olmaz. Teşekkür ediyorum. Sağlıkla kalın.
Kesinlikle katılıyorum size. Ekmek nimettir. Yere düşerse öpüp başa konur. Yere konmaz günahtır. Böyle büyüdük. O kadar bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar var ki. Dediğiniz konu hassas herkes yiyebileceği kadar ekmek almalı ve eğer kalmışsa değerlendirerek yeni bir yemeğe dönüştürmelidir.
Hassasiyetiniz için kutlarım. Saygılarımla..
Günümüzde ileri derecede olan ekmek ve yiyecek israfı gibi çok önemli bir konuyu işlediğiniz için çok teşekkürler.Bizler öyle yetiştik, hala da lüzumundan fazla alıp, ziyan etmemeye gayret ediyoruz.
Peki bizlerin yetiştirdiği bu nesil neden bu özene sahip değil, bolluktan mı dediğiniz gibi bizim başarısızlığımızdan mı?
Selam ve saygıyla...