- 633 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kendimiz İçin
Hayata paralel uzanmakla yazılır en iyi şiirler, gece vakitleri. Böyle çözülür sanatı failatün. Eflatun bulutlar düşüyor gökyüzünden. Ben hiç böyle şeyler yazmam, yeri geldi diye yazıyorum, yoksa eflatun yağdığından değil efkâr…
İnsan en çok geride kalırsa yanıyor kendine, kaç canım kaldı bilmem, ama yandım. Yağmurla şemsiyeyi düşman edecek kadar.
Ne büyük, ne unutulmaz günlerdi durmadan küçülen. Ya da aynı kelimeler bazı kalemlerde nasıl da büyülüydü. Biz de yeni yeni söküyoruz okumayı, kaldı ki yazmak…
Biz yazınca şiir olmadı aynı acılar, biz aynı acıları dizince cümle bile olmadı devrik yalnızlıklar. Mesaj oldu, hızlı bir şekilde okundu, fazla yer kaplıyordu ve derhal silindi. Ama hiçbir zaman şiir olmadı. Acılar ve gözyaşı aynıydı, ne kadar yer kaplıyordu telefonlarda bilinmez, senin günün gecen olan satırlarda bir şey eksikti.
ikimizin yerine de yazıyorum artık. Sen sade kendin için okumazken…
En çirkin zamanları bile ulaşılmaz kılan –evet utanç veriyor bu bana- ve hatta gördüğüm en güzel kadın olmayan sen, ne yaptıysan ve nasıl planladıysan bu hale gelmemi –akıl alacak şey değildir çünkü bu- işte anlamaya çalışırken boğuldum sana.
Ki yoktun. Olmayan bir deniz yani boğulduğum. Yer yön bulamamak uzayda, öyle büyük bir boşluk, yokluğun. Şırıngalar dolusu sana ihtiyacım var, uykular dolusu rüyalara bölmeye ihtiyacım var seni… Seni bölmek fikri, zamana, geceye, gündüze… Güneşe, aya… Seni bölmek, parçalarını kimsenin bulamayacağı yerlere saklamak. Sonra bulamamak, elimle koymuş gibi bulamamak seni, her gün geçtiğin caddede. Şimdi yasak şeyler yazıyoruz duvarlara, aşamadığımız şeyleri, kendimizi. Ve derin vadiler açıyoruz yüzümüzde, gözyaşlarımız için. Ama yer çekimine bırakmıyoruz. Adam gibi yağıyoruz gerekirse, ama ağlamıyoruz. Sadece kanıyoruz orta yerimizden, kendimiz için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.