- 1262 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLARIN DÜNYASI!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çocuk eğitimi konusunda kurs almadım ama çocukların masumane dünyalarına girmek oldukça hoşuma gider. Onların neler hissettiklerini araştırmak,bilmek ayrı bir mutluluk verir bana.
İki oğlum da uçup gittiler yanımdan. Şimdi çocuklukları, hayal gibi geliyor.Ne çabuk büyüdüler de kendi başlarına özgürce yaşıyorlar. Zaten hiç kısıtlama getirmemiştim onlara…Bir arkadaş gibi olmak istedim onlarla.Hayatı kendi pencerelerinden görmelerini salık verdim. Kendi doğrularımı,üzerlerine empoze etmeye çalışmadım.Yapacakları yanlış ve doğru hareketlerinin sonucunda ceza ve ödülü kendilerinin tatması gerektiğini vurgulamaya özen gösterdim. Bu konularda ne derece başarılı olduğumu da doğrusu bilemiyorum…
Şimdi kızım Aysu ile baş başayız. Sabahtan pazarda tezgahı açar açmaz, koşarak kızımın yanına geliyorum.Dışardan kapının kilidine anahtarı sokup da sola iki kez çevirdiğimde;çıkan sese karşılık,içerden bağırıyor.
- Babacığım,sen misin?
- Benim, kızım!
İşte o zaman yalnız kalmanın korkusunu üzerinden atıyor,başlıyor benimle konuşmaya.Ciddi bir şekilde onu gale alarak dinlemem ve karşılık vermem hoşuna gidiyor.
Okulda olup bitenleri anlatıyor bana. Zaten akşam eve döndüğümüzde yüz mimiklerinden o günkü psikolojik halini hemen sezinliyorum.
Bir gün kapıyı açar açmaz;
- Baba,bugün sınıfta başkan seçildim,dedi. Çok sevinçliydi.
Çok zor bir görev üstlendiğini, herkese adil davranması ve korkusuz olması gerektiğini, ileriki günlerde en samimi arkadaşıyla dahi küs olacağını anlattım.
Sükut etmiş, bu konuştuklarıma bir anlam verememişti.
Aradan zaman geçti. Tedirginliği yüzünden okunuyordu. Bir arkadaşını konuştuğu için numarasını not edince :
“ İyi ki seni başkan seçtik. Başımıza Azrail kesildin.” diye tepki almış… İşinin çok zor olduğunu söylüyordu…
- E,işte öyle! İnsanları yönetmek kolay mı; herkes, hep bana,Rab bana diyor ne yazık ki…dedim.
Akşam yemeğinde üzüntülü hali dikkatimi çekti.
- Kızım okulda anormal bir durum mu oldu yoksa?
Başladı anlatmaya.
Bugün kız arkadaşımla aramda şu konuşmalar geçti.
- Aysu, ölsem üzülür müsün?
-Aman ağzını hayır aç.Öyle şey düşünme.
-Kendimi öldürmeye karar verdim. Bir kutu hap içip yaşantıma son vereceğim.
Burada devreye giriyorum. Meraklandım doğrusu.Lokma,ağzımda düğümlendi.
- E,sonra? Neden böyle şeyleri düşünüyormuş?
Meseleyi anlatıyor. Öğrendiğimde çok üzülüyorum.
Arkadaşının annesi ve babası, ayrılma noktasındalarmış.Her gün evde kavga ediyorlarmış.Tabi ki bunlardan olumsuz etkilenmiş.Okuldaki rehberlik hocasından psikolojik takviyeler alsa da ;
- Bunlar bile içimdeki acıları dindirmeye yetmiyor,diyormuş…
Çocukların dünyası çok hassas oluyor,vesselam…Biz ebeveynlere çok işler düşüyor…
YORUMLAR
Yanlış evliliklerin ürünleri, hep çakıllı yollarda yürüyeceklerdir.
Evlilik...
Evdeşlik.
EŞ OLABİLMEK...
Okumuşu da, okumamışı da, kültürlüsü de, kültürsüzü de maalesef doğru kişiyi seçtiklerini zannediyorlar.
Çoğu evlilikler, bedensel arzulara sahip olamayıp mecburiyetten yapılıyor sanırım. Bunların ürününü nasıl yetiştir?
Çoğu evlilikler ortada ürün olduğu için ürün yetişinceye kadar yürütülmek istenir. Hır-gür arasında o ürün nasıl sağlıklı yetişir ki.. Ana-baba sözde fedakarlık ederler ama aslında ürüne zarar verirler.
Haaaaaa!
Dün Adana'da bir öğretmen bayan, şoför kocası tarafından boğazlandı. Niye ki?
Öğretmen mi şoförü beğenmedi, şoför mü öğretmeni beğenmedi?
Bir şölen yapıyorsunuz ama iki davul da dengi dengine vurmuyor. Uyum sağlamaya çalışayım diye çırpınan birisi, sağlayamayına patlıyor.
Dünlerde evlilikler, evcilik oynar gibi değildi.
Hoş, bugünlerde evlilik diye benim anladığım anlamda bir evlilik de göremiyoruz ya...
Haydiiiiiii;
Bırakın komşunuzun evliliğini de kendi sallanan evliliğinizi ya kurtarın, ya da bir an önce yıkın.
Hiç olmazsa çocuklar sağlıklı büyürler.
Zaten bu çocuklar olmasa....
Güzel ve anlamlı bir yazı. Sohbet tarzında ve samimi...Bu tür yazılarını okumayı seviyorum Ayhan Abi...Tebrikler...Sevgiler.
Yükselenyıldız
Yanlış düşünce.
Ayakkabı ayağını sıkıyorsa, çorabı düşünerek, çıkarıp atacaksın.
Aynur Engindeniz
Yine de kimsenin yuvası yıkılmaz inşallah. Allah kötülerden ve kötülüklerden korusun hepimizi...
Yıkılan yuvaların çocukları iflâh olmuyor Ayhan kardeş. İşte örneği karşında duruyor : Bana, normal bir insan olduğumu, olacağımı söyleyebilir misin ?
Boş boğazlık ettim galiba , bağışla.
Sen de yarama dokundun ama kardeş !
ayhansarıkaya
Selamlar.
İnsanlar evlenirken evliliğin getirdiği yükümlülüğü hele çocuk yaparken anne baba olmanın yükümlülüğü nedir bilmeden düşünmeden bir adım atıyor.Çıkan çatırtılarda zedelenen önce çocuklar oluyor.Çiftler birbirlerinin canını yakmaya çaba harcarken çocuklarının ne durumda olduğunun farkına varmıyor.Yazınızdaki bir örnek.Oysa bu çocuk gibi ne kadar çocuk var.
Bilinçli anne baba olmak burada devreye giriyor.Belkide insan olmak!
Güzel bir anı, kalemede güzel alınınca hüzünde olsa okunuyor.
Selam ve sevgilerimle
Aysu yu tanıyorum. O akıllı, o tatlı dilli kızımız arkadaşını öğretmeninden daha kolay ikna etmiş, ve fikrinden vaz geçirmiştir.
Ayhanım senin bütün yazıların böyle ... Tatlı tatlı sohbet mi ediyorsun, yazı mı yazıyorsun belli değil.
Senin yazılarını okurken, elimizde birer demli çay sohbet ediyorurum seninle sanki.... Selamlarımla...
Ebeveynler olarak, çok ince bir çizgi üzerinde duruyoruz. Öylesine hassas bir dengeyi tutturmak zorundayız ki... Yanlış bir adımın sonucu geri dönülemez durumlara sebep olabilir.
Her anne / baba, mutlaka çocuğunu sever. Ama işin mihenk noktası: Anne / Baba olmayı sevmek, bence.
Konu güzel, anlatımınız sürükleyiciydi. Teşekkür ediyorum Ayhan Bey. Saygılar, selamlar.
Eser Akpınar tarafından 2/23/2011 12:57:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ayhan bey çok önemli bir konuya değinmişsiniz.
Çocuklarımızın dünyası...
Anne baba arasındaki gerginlik onları her zaman mutsuz eder.
Hiç bir çocuk ya annesinden, ya da babasından birini tercih etmek zorunda bırakılmamalı.
Çocuk sahibi olmak büyük sorumluluk.
Tebrikler önemli bir konuya parmak basmışsınız, saygı ve selamlar .