- 2145 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
"AŞK" ÜZERİNE...
Bazen düşüncelerimiz öyle bir hâl alır ki, rahat bir uykuya hasret kalırız. Beynimizdeki düşünceler, kirpiklerimizin birleşmesine engel olur. Düşüncelerimiz ne kadar gaddar! Azami her 5-10 saniyede bir, bıkmadan usanmadan birbirlerine bir an da olsa dokunabilmek için çaba sarf eden, kavuşmak için büyük bir sabırla geceyi bekleyen kirpiklerimize haksızlık etmiyorlar mı?
Olsun, bana kalırsa kirpiklerimiz hallerinden oldukça memnun olmalılar. Çünkü ; Aşklarından o kadar eminler, birbirlerine o kadar güveniyor ve o kadar birbirine bağlılar ki, birbirlerinden ayrılmaları söz konusu bile değil. Eninde sonunda kavuşacaklar, içleri rahat. Ya bizlerin?
Günümüze kadar “Aşk” üzerine bir çok yazı yazıldı, çizildi. Herkes kendince düşüncelerini aktarmaya çalıştı. Aşkın bir tarifi var mıdır? Hayır! Zira bize bahşedilen bir çok duygu gibi “aşk” ta bir duygudan ibarettir ve herkes farklı şekillerde yaşar aşkı. Elle tutulur bir ölçüsü, bir tartısı yoktur yani.
Bize bahşedilen birçok duygu dedim, “nedir bunlar?” dediğinizi duyar gibiyim. Sevgi, özlem, nefret, kin, acıma ve acı. Şuan aklıma gelenler bunlar. Meselâ; Hepimizin uzaktan veya çok yakından yaşadığımız ölüm acısı. Çok sevdiğimiz, “onsuz yaşayamam” dediğimiz eşimizi, evladımızı, annemizi, babamızı, arkadaşımızı vs kaybettiğimizde dünyalar başımıza yıkılır. Kiminin gözyaşları sel olur akarken, kimi ağlayamaz. Acısını içine akıtır. Kimi gidenin ardından hayata küserken, kimi daha fazla sarılır hayata. Biri çok ağladı, diğeri ağlamadı veya biri hayata küstü diğeri hayatını yaşıyor diye “o çok üzüldü, diğeri üzülmüyor” diyebilir miyiz? Asla…
İşte “aşk” da böyle bir duygu. Herkes içinde farklı yaşatır aşkı. Ama ana hatlarıyla aşk; Özlemektir, yanında hissedebilmektir, güne “seni seviyorum” diye başlamak, günü “seni seviyorum” diye bitirebilmektir. Nadide bir çiçek gibi dalından koparmadan, soldurmadan yüreğinizde büyütebilmektir. İşinin en yoğun olduğu bir anda sesini duymayı isteyebilmektir. Sesini duyduğunuzda, dokunduğunuzda içinizin titremesidir aşk. Herkes kendince birçok madde sıralayabilir.
Önemli olan aşkın uzun ömürlü olmasını sağlayabilmektir. Peki, uzun ömürlü olması için neler gereklidir?
Sevgi+saygı+güven+sadakât+fedakârlık+…+…+ diye uzar gider.
Saygının sözlük anlamına bakalım: Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtimam.
“Değeri, üstünlüğü, kutsallığı dolayısıyla ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu.”
Eğer biz gerçekten âşıksak, seviyorum diyebiliyorsak, AŞK karşılıklı saygıyla artar diyebiliriz. (Tabi bu saygıyı, öğrencinin öğretmenine gösterdiği saygı gibi algılamayalım.) Sevdiği kimseye saygı gösteren kişi zaten sadıktır, zaten fedakârdır, zaten güven duygusunu bize verebiliyordur.
Fakat günümüzde saygı eksikliğinden olsa gerek, birine güvenmek o kadar zorlaştı ki!!! Ve, güven kendi kendine oluşacak bir duygu olmaktan çıktı. O güven duygusunu da, bize ancak partnerimiz verebilir. Hareketleriyle, sözlerin birbirine örtüşmesi gerekir. Eğer örtüşmüyorsa, arada çıkan sürtüşmeler sonucu bir anda aşkı ortadan kaldırır, hatta bir bakarsınız iki sevgiliyken, iki düşman olmuşsunuz.
Tabi bunların yanında aşkı, küçük küçük sürprizlerle beslemek gerekir ki, içimizdeki o heyecan duygusu eksilmesin. Ee, o sürprizleri de siz bulun artık.
Kısacası benim düşüncem, öyle biri çıkacak ki karşınıza önce aşık olacaksınız. Sonrası çokça saygı. Eğer o da varsa, aşkın değmeyin keyfine…
Hepinize aşkla dolu bir ömür diliyorum. Sevgilerimle…
SEVGİ SALMAN
Aşkın Tarifi
O’nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz..
ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa, ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...SİZ AŞIKSINIZ demiş CAN YÜCEL
ALINTI... (Biraz kısaltarak aktardım)
YORUMLAR
Sevgi'ciğim öyle güzel anlatmışsın ki, daha ne diyeyim.
Aşk ilerleyen yıllarda sevgi ve saygıyla beslenince mutluluk oluyor adı.
Sevdiğinin hissettiğini o söylemeden anlamaktır kimi zaman, o üzülmesin diye bir çok şeyi sineye çekmektir.
Anlatmakla bitecek birkonu değil, ellerine sağlık bu güzel yazı için, selam ve saygılar canım.
Her şeye bir tarif-açıklama getirmeye meraklıdır insan, görebilmek, tanıyabilmek,tutabilmek, dahası sahiplenebilmek için bunu yapar. Kuşatabilmek için nesneleri, şeyleri, mevhumları,sınırlandırır ve bir çerçeve içine hapsetmek ister,kıskanır da sonradan..Bunu bütün eşya için sürekli denemektedir.. Bazı denemelerinde ise çaresizlik içerisindedir,kıvranır; onu bir yerlere hapsedip sahiplenemediği için. İnanç gibi, sevgi gibi, aşk gibi kavramlara yeterli açıklamayı getirememektedir. En çok meşguliyetinin bunlarla olmasının anlamı da bu. Sahiplenememek... Bu mevhumların ucu açıktır,her meslek ve meşrepten insan için ucu açık olan şeyler delirtir insanı!...İnsan merak eder,görmek ister öteler ötesini..Ne çare? Hep yarı yolda , rotasız olduğunu görür ve hırçınlaşır. Onlarca çözüm üretir hiç biri tatmin etmez onu.
Aşk,bu ucu açık mevhumların en delirtenidir. Kime,niye,neden ve niçin sorularının karşılığı hep hayal kırıklığıdır. Çoğu zaman ,eliyle tuttuğu gördüğü değildir. Gördüm zannettiğini ise asla tutamamaktadır. Aşk,biraz zamana benzer aslında. Kendisine sorarsanız; o düz bir çizgidir, geçiyorum işte,bir yolum var ve ben gidiyorum,kimseyle işim olmaz der. Zamanın bu arsız tavrına karşılık biz ne yaparız? Bütün silahlarımızı kuşanıp üzerine yürürüz. Çağlara böleriz önce,olmadı devirlere, olmadı, asırlara, yıllaara, aylara, haftalara, saatlere, saniyelere, saniselere ve anlara böleriz. Tek amacımız onun bu pervasızlığına karşı, ona sahip olmak,istediğimiz gibi kullanmak...Oysa, o, hiç aldırmaz,geçer gider ve ardından bizide sürükler,ansızın gömü verir toprağın derinlerine...O hala geçip gitmektedir oysa...
Aşkı bence böyle anlamlandırmakta bir mahsur yok.Zamanı, bölerek aşağı inerken,başka bir yoldan severek ,aşka çıkarız...Aşk,şahsımızda,bize bıraktıkları ile bir düşüş gibi algılansa da gerçekte bir yükseliştir. Yani aşka inilmez,çıkılır. Kullandığımız malzeme sevgidir.Bildiğimiz sevgi. Nesneleri önce gözümüze alırız, bu bize bir tat veya nefret verir,biz işin sadece tat yönünde duracağımızdan, nefretin defterini açmıyoruz.Aldığımız bu tata verdiği hazza göre sevgi ismini koruz,bir hoşluk. Memnun olma durumu. Eğer bir yerinden tutunabilirsek onunla birlikte olmaya devam eder,gördüğümüz mevhumu,şeyi içselleştirmeye başlarız, benimseriz, onunla olmak isteriz, o bizi anlasın isteriz.Bütün yakarışlarımız bunadır.Kat ettiğimiz bu yolun tamamı sevgiye aittir. Bu süreçte biz hep sevgiyi yaşarız. Aşk daha henüz yukarılardadır.Bence aşk sevgiden daha aşkın bir şey. Daha yukarılarda..Aslında biz ona ulaşmak için hep sevgiyi tüketiriz. Sevgiyi kullanma biçimimiz ,bizim aşka yönelişimizin tarzını belirler. Mesafe ve nitelik-kalite belki.Aşkın kalitesi olur mu?Bence olur.Filozofların ve ermişlerin kanaati aşka giden yolun an’ı yaşamaktan geçtiği yolundadır. An’ı yaşamak sevgiyi bölmeden kesintisiz yaşamaktır. Devamlı diri ve titrek halde bulunma...Göz,gönül,beden aynı yönde ilerler..Yedi duyumuzla teslim oluruz ona...
Tarih, başardım diyenleri yazmaktadır. Bizim bunları anlamamız güç. Anlamaya çalışmamızsa bu aşamada mümkün. Anlamaya çalışıyorum;kainatı bir muvazeneye sokmam gerek önce,eşyayı yerli yerince dizmek ve ya dizildiği, görüldüğü gibi kabullenmek. Aşk,diridir ve sütatükoyu kabul etmez. O halde olduğu gibi kabullenemeyiz. kendimize göre bir muvazene kurmalıyız. Eşyanın tabiyatına kontra-ters düşmeden. Bir değerler sistemi geliştirmeli ve tepesine aşkı oturtmalıyız. Velilere göre aşkın da tepesinde Hakk,Allah bulunmaktadır. Zaten onlarca bütün çabada budur. O sırf bu aşk dediğimiz şeydir. Zaten başka şey de yok.Vahdet-i Vücud. Tepesinde Hakk’ın olmadığı bir aşkı yaşamak mümkün mü? İşte bu sorunun cevabı kurduğunuz muvazene ile ilgilidir.Sizi sevmekten belki men etmez ama, sevgiyi, neyi değer alarak yaşayacağınızla ilgili bir şey.Hakk inancı pazarlıkla olacak bir şey değil elbet.Ben Hakk inancımla birlik,insanı başa alan bir muvazene-iklim oluşturmaktan yanayım. İnsanı başa aldıktan sonra eşyayı düzenlemek..O halde biz yürüdüğümüz yolda önce nesneleri-şeyleri severek işe koyulmalıyız. İnsan olmamız nedeniyle zaten insan hep yanımızda.Bütün bu sevgilerin toplamıyla insana yönelmek,severek mesafe almak. Bu durum da biz aşık oldum dediğimizde neyi söylemiş oluruz? Zaten çıkınımızda varolan sevgi bizi bir anda, bir yere,şeye,nesneye,sevgiliye zumlamaktır yaptığımız şey. Bir anda aşık olmak mümkündür kanımca,mesele yaşatabilmekte. Devamlı ve titrek halde aşkı yaşamak. Bu bir çaba,özveri isteyen bir şey. Hayat gibi...Bütün bu anlattıklarımdan aşkla ilgili ne demek istediğimi bir cümleye indirgersem,ne anladığım daha iyi anlaşılır. Aşk,bence damıtılmış sevgiden ibarettir. Bütün kirlerinden arındırılmış bir sevgi. Elbette ancak yaşayınca anlaşılabilecek bir şey. Sadece yaşayabilir miyiz diye gayret içerisindeyiz o kadar. Şairler bu mesleğe,meşrebe en yakın guruplardır. Onun için burada yazdım. Elbette her şey herkes için sevebildiği kadar anlamlıdır. Gerisi çalıda çiçek...
Katıldım ve yürekten kutladım.Selam,saygı...
Aşk adına güzel sözler.
Bizden geçti artık;öyle yanıp tutuşmalar,İlk aşkımı bile şimdi görsem gülüp geçerim.Tekrar aşık olmak mı;töbeler olsun.Aklımı oynatıp da deli divane sokaklarda gezmeye niyetim yok.Gençken buzun üzerinde yatardım.Şimdi ise kül kedisine döndüm,hanımın dizinin dibinden ayrılmaya niyetim yok.:)))
Tebrikler gızım,yazınca iyi yazıyon valla...
Sevgi nedir?..
Düz yolda düşmektir birden bire...
Baş dönmesidir.
Akıl yitmesidir.
Kör olmaktır. Görememektir.
Sağır olmaktır. Duyamamaktır.
Şaşırmaktır. Aptallaşmaktır.
Dağdaki çekirgeyi görürsün de bazen...
Gözünün önündeki bülbülü , kanaryaüyı göremiyebilirsin.
Allah heskesi aşık etsin. Ama hiç bir kulunu şaşırtmasın...
Geçte olsa bu güzel yazıyı okudum. Dersimide aldım.. Sağ ol sevgi Hanım. Sevgiyle kal...
Nedense Sevgi daha korunaklı bir duygu diye düşünürüm, her zaman. Aşk'ta ürküten bir yan var. Sonsuz teslimiyet ve teslim alma gibi. Belki ürküten yanı da bu... Ruhun özgür yapısına aykırı bir durum: Sonsuz teslimiyet. Kırılmayı yaratan da bu olsa gerek?
Sabahın en güzel saati: Yağmurlu İzmir, sabah kahvesi, Sevgi hanım'ın yazısı, Aşk ve düşünceler... Güzel bir gün olacak...
Sevgiler, selamlar.
Sevgi Salman
İki kişi birbirini anladıktan ve birbirlerini mutlu etmeyi amaçladıktan sonra ürkütüücü yanı ortadan kalkar. Ama bencil olup "sedece ben mutlu olayım" gözüyle bakılırsa, gerçekten ürkütücü.
Sevgilerimle...
Sevgi Salman
canım bir çırpıda okudum yazını. Sevgili arkadaşımdan güzel bir yazı okumanın zevkini yaşadım. Tebrikler canım.
Sevgi Salman
aşk görecelidir
şiddeti her yürekte farklı farklı ortaya çıkar...
aşk sıkmak ve kıskanmak değildir...aşk özgür bırakılırsa boy atar..
ölçüsü yok hiç bir kaba sığmaz satılmaz satın alınamaz
aşk biraz özveridir
fedakarlık ister
daha doğrusu algıladığın kadar algılatmak da denebilir
zor oyundur aşk herkes beceremez oynamayı..
güzel konu seçmişsin dostum ama eksikleri kalmış biraz:)))
Sevgi Salman
Aşkı da şiiri de insanı da besleyen ilk şey inanmanın yamacına ektiğimiz şartsız sarılışlardır...
Kesinlikle kutlaıdm...
Sevgi Salman
Aşk; kalbin başına gelen en güzel çarpıntı. Yerde miyim gökte miyim hali. Çok güzel anlatmışsın arkadaşım. Tebrik ederim. Sevgilerimle..