- 1442 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
SON DURAK!..
Çocukluk fobim; mezarlıkların yanından geçmekti!O zamanlar,içimde tarifi imkansız duygular belirir,gözlerimin önüne korku perdesi gerilirdi adeta. Bu, uzun yıllar devam etti.Ta ki ilk gençlik dönemimi atlatana dek…Sonrasında yakın akrabalarımın,komşularımın cenazelerinde bulunmam dolayısıyla mezarlığın soğuk yüzü ile aşinalığım artmaya başlamış;ailemin içerisinden annem,babam,kardeşimin vefatlarıyla da mezarlıklar,devamlı ziyaret ettiğim yerler olmuştu.
Kırık taşlardaki okuduğum silik isimler, geçmişteki yaşanan bilinmezliklerin içerisindeki kahramanların, geçirdiği mutlu/suz günlerinin muhayyilesini canlandırırdı,içimde…
Çocukken hayal meyal anımsadığım; beni dizinde hoplatmasından hoşlandığım dedem, kendisinden “hayatın hataları kabul etmediğini” öğrendiğim babam, baharında trafik terörüne yenik düşen ablam,sessizce yatıyorlardı son durak;kara toprakta…Yıllar sonra mezarlığın korkulacak bir yer olmadığını belleğime yerleştirmeye başladım.Neden korkacaktım ki;bütün sevdiklerim orada otağ kurmuşlardı çünkü.
Her yerde yeşil bitki örtüsünü aradığım gibi; gözlerim, ebedi istirahat yerinde de her zaman yeşili aramıştır. Çam ağacı, kayısı,mahlep ya da gül fidanı…Olsun da hangisi olursa olsun. Hiç fark etmez. Çam ağacının dibinde oturduğumda; içime öyle dinginlik çöker ki, hele de kuş seslerinin serenadı varsa değme keyfime…Bir anda yitirdiklerimin acısı,silinir gider…
Almanya’nın Hannover şehrinde kaldığım süre içerisinde, çoğunlukla oranın mezarlığında zaman geçirip hayal alemine daldığım,elimdeki bloknota bir şeyler yazdığım çok oldu.Sanki mezarlıktan ilham alıyordum. Mezarlık,kaldığım evin hemen yakınındaydı.Genelde sabah yürüyüşlerini mezarlığın içerisinde yapardım. Bu yaşıma dek öyle muntazam, bakımlı bir mezarlık görmedim. Sanki bir botanik bahçesi içerisindeydim.Bin bir çeşit ağaçlar,her mezarın üzerinde her zaman tazeliğini koruyan çiçekler.
Mezarların karşısındaki banklara oturur,ortamın dinginliğinde kendimden geçerdim. Taşların üzerinde ki Hıristiyan isimlerini neredeyse tek tek belleğime yer etmiştim. İlgimi çekenleri sorup öğrendim;
“ Tek mezarın üzerinde, bütün aile fertlerinin isimleri yazılıydı.” İnançlarına göre;isteyenler yakılıp, kavanozlara konan külleri,yan yana diziliyormuş.Bu yüzden öyleymiş.
Mezarlıklarının içerisi süt dök yala.O denli tertemiz.Bir tane çöp dahi bulamazsın. Haşaratların yakalanması için dahi ağaçların dallarına yapışkan tuzaklar asılmış.
Haftanın belli günlerinde genç bayanlar,gelip ağaçların kuruyan dallarını kesip temizliyorlar.
Hıristiyan mezarlığındaki görevliler,beni görünce gülümsüyorlar,
“ Hoş geldin” diyorlardı…
Ben ise,ölen ruhların arasında dolaşıp kendimden geçiyor,bu dünyanın keşmekeşliğinden kendimi soyutlamaya çalışıyordum…
Son durak kara toprak!...
YORUMLAR
İbret...Mezarlıklar ibret yeridir, anlayana tabi...
Ben de mezar taşlarındaki şiirleri ve güzel sözleri okuma merakı vardır. İşe gidip gelirken yolumun üzerinde Karamürsel Alp'in türbesi ve etrafında bir çok eski mezar var. O yüzden ben de alıştım o soğuk mezarlara...Orası Rabbe giden yolun kapısı...
Senin denemelerini seviyorum...
Tebrikler Ayhan Abi.
Uzun zamandır yoktum. Yazıları okuyamadım. Telefafi etmeye çalışıyorum.)
Son durak elbette ki kara toprak
Başka adresi mi var insan oğlunun
bende bunaldığım zamanlarda aslır başımı karşıyaka mezarlığına giderim.Tmermerlerde yazılan isimleri okurum
bir kaç tanıdığın kabrinde bütün ölü canlara dualar ederim ve düşünürüm..
onca çekişmenin ve hırsın ardına gelip bu sessizlikte
ebedi adrese kurulmak ne kadar acı...
etkiledi beni sabah sabah..sevgilerle dostum
Baba sen Almanya'da Helga bulmayacak mıydın? Ne işin vardı mezarlıklarda? Bir de benim siparişim vardı, tabi unutuldu o:)))
Şaka bir yana, 1999 yılına kadar ben de mezarlıktan korkanlardandım ama insanın canları o toprağın altında yatıyorsa insanda korku falan kalmıyor.
Canlarımı ziyarete gittiğim de, yanlarına çukur açıp yatasım geliyor. Gece sabaha kadar durabilirim. Onlardan bize hiç bir zarar gelmez, aksine ruhumuzu temizzlemek için bir fırsattır mezarlık ziyaretleri. Asıl zarar dirilerden geliyor.
Baba çok güzel bir yazı, yüreğine sağlık. Bütün vefat edenlerin ruhları şâd olsun. Sevgilerimle...
Babamla Edremit'e gittik. Büyük hevesle gitmiş olmasına rağmen hayal kırıklığı yaşadı: "Sokakta, tanıdık bir tanecik yüz görmüyorum " dedi. Ertesi gün, babaannemin kabrini ziyarete gittik. Kabristandan içeri girip, ilerlemeye başladık. " Şimdi anladım, neden tanıdık bir yüz göremediğimi. Hepsi buradaymışlar." dedi.
Böyle bir şey... Saygılar, selamlar Ayhan Bey.