- 1633 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
***…Keşke Konuşabilsen…***
“Keşke konuşabilseydim” diyen mesajıyla kayıt düştüm bugüne. Ne çok şey anlatmıştı bu iki kelime. Seslerin sustuğu yerde konuşan bu tek cümle. Yankılandı bütün gece beynimde. Ah!... Keşke konuşabilseydi dedim ben de bütün kalbimle…
Onun konuşamadığı yerde ben yazıyordum işte. Deli divane yazmak istiyordum keşke’yi hatta bütün keşke’leri de. Ne vardı dile gelseydi katran karası gözleri, bütün bütün susan yüreği. O sustukça ben yazayım dedim bütün gerçeği. Dile geleni ama en çok da söylenemeyeni.
Tıkandı işte daha dile gelmeden yüreğim. Uçtu gitti şimdiye kadar benim sandığım bütün sözcüklerim. Sustum ve baktım eldeki tek kare fotoğrafına. İsmini andıkça titredi yine bütün hücrelerim. Uzun uzun baktım. Sonra uzun uzun sustum. Derin derin ah edip kısa kısa yazdım. Sahi siz hiç konuştunuz mu bir fotoğrafla saatlerce. Aynada kendimle çok konuşmuştum ama fotoğrafla ilk defa giriştim sohbete. Ben söyledim o dinledi her seferinde.
Baktım yine katran karası gözlerine. Onlar da bahtımız kadar karaydı nihayetinde. Sonra geniş alnına daldım gittim çocukluk düşlerime. Aydınlık bir alında gezindim durdum kendi kendime. Dokundu ellerim yavaşça dudaklarına. Canlandı bütün kelimeler o dudakların içinde. Kaçamak ve masum bakışlarıyla o da bana bakıyordu içten içe. İki santimlik fotoğraf dikildi karşıma bütün haşmetiyle. Ben söyledim o dinledi sadece…
“Ey karanlık bahtıma doğan güneş, ey gözüm nuru, ey canımdan öte can… Kaderin kara kaplı kitabında aynı satırdayız sen de biliyorsun ya. Kader de aynıyız da kaza da ayrı düştü yollarımız. Belli ki ödülü büyük bir imtihandayız. Zor ayrı gayrı yaşamak hayatı böyle. Sen de başlayan ben de bitiyor bir bir nihayetinde. Sen yaklaştıkça ben uzaklaşıyorum gerçeğe. Dalıp gitmek istiyorum sensizliğin olduğu her yerde düşler ülkesine. Saatler gece yarısını vurana kadar prenses, gece yarısından sonra da dönüşüyorum kül kedisine.
İstiyorum ki tek senin prensesin olayım bu alemde. Sana baksın gözlerim sadece. Sen de beni gör baktığın her yerde. Aynı bütünün parçası olalım ikimizde. Senle düşsün adım tarihe ama en çok da senin kaderine.”
İşte can ben bu resme bakıp bakıp daha çok yazacağım kendi kendime... Biliyorsun ki ben susamıyorum söz konusu sen olunca... Keşke sen de susmasan ve konuşsan söz konusu ben olunca… Sen ve ben baştan sona garip bir hikaye…
18/10/2007-Perşembe
YORUMLAR
Keşke konuşabilseydim” diyen mesajıyla kayıt düştüm bugüne. Ne çok şey anlatmıştı bu iki kelime. Seslerin sustuğu yerde konuşan bu tek cümle. Yankılandı bütün gece beynimde. Ah!... Keşke konuşabilseydi dedim ben de bütün kalbimle…
Ben de sussam kızmazsınız değil mi... Böylesi yürekten satırların üzerine birşeyler yazmak zor... Ne desem boş sevgili dost. Yine mükemmel, yine vurucu her cümle. Sevgiyle...
doğrusu uzun bir ayrılıktan sonra sol yanıma dokunan bir yazınızla yine hayat buldum.
bazen hal kal den çok daha fazla birşeyler anlatır yani kal bir yere kadar ama hal ise sınırsızca anlatır, siz konuşmasını açılmasını beklemeyin belki kelimeler kifayetsiz kalıyordur,cümleler donuklaşıyordur beyninde,tebesümler soluyordur katran karası gözlerinde eskiler hep der siz hal ehli olun kal ehli olmaktan kaçının diye iyisimi sizde halinden anlamaya çalışın ve anlatamadıklarınıda anlamaya okumaya çalışın kali kifayetsiz kalabilir...
neyse çenem düştü kusuruma bakmayın bu cümleler döküldü dilimden....
yüreğinize sağlık efendim...