- 694 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Lütfu: Kur'an Ahlakı-II
Ahiretleri için çaba içinde olmayan insanlar, ölümle herşeyin biteceğini zannettikleri için dünyada zevk ve sefa içerisinde rahat bir hayat sürmek ve yaşanabilecek tüm zevkleri tatmak isterler. Huzurlarını kaçıran en ufak zorluk, onlar için azaba dönüşür. Bunların, Allah’ın imtihanı olduğunu düşünemez, müminler için kazanç zamanı olan zorlukların kayıp getireceğini zannederler.
Oysa ölümden sonra asıl gerçek ve sonsuz yaşam başlayacaktır. Hesap gününde, zor zamanlarda gösteremedikleri sabır, tevekkül ve teslimiyetli davranışlarından sorgulanacaklardır. En adil mahkemede hak ile hüküm verilecek, insanların yapıp ettiklerinin, yapması gerekirken göz ardı ettikleri ve ertelediklerinin hesabı tam olarak görülecektir.
Allah’tan içli bir saygıyla korkan müminler, Allah’ın hoşnutluğunu hedefleyerek yaptıkları her salih amelin, söyledikleri her güzel sözün, gösterdikleri sabır, özveri, sadakat ve kararlılıklarının karşılığını "hurma çekirdeğindeki iplikçik" kadar haksızlığa uğramadan alacaklarının bilincindedirler. Yaşadıkları zorluk ne denli şiddetli de olsa, Allah’ın vaadi olan destek ve yardım nedeniyle onlar en güzel ahlâkı sergilerler. Bu Allah’ın kullarına verdiği kolaylıktır; bu, imtihanın bir sırrıdır.
Sonuç Olarak;
Kur’an’ın tarif ettiği güzel ahlâk özellikleri, nefsin bencil tutkularının değil, vicdanın sesi dinlenerek kazanılabilir. İnsan ancak nefsani istek ve dünyevi hırslarını bir kenara bıraktığında diğer insanlara karşı anlayışlı, şefkatli, sevgi dolu ve özverili davranabilir. Mümin, her durum ve ortamda Allah’ın en fazla razı olacağı tavrı tercih eder. Bu yüzden kimi zaman karşısındaki insanların huzurunu ve mutluluğunu kendisinininden daha fazla düşünür.
İnsanlar Kur’anî ölçüleri kıstas alırlarsa, şefkati, merhameti, vefa ve sadakat duygularını aynı şekilde anlarlar. Böylece ahlâki değerler aynı olur, kişiye göre değişmez. Aksi durumda ise herkesin farklı ahlâki değeri olur. Toplumda doğruların bir tane olması gerekir. Kur’an’ın doğrularıyla yaşandığında, yani doğrular bir olduğunda, toplumda sağlıklı bir iletişim ve en güzel ahlâk anlayışı yerleşir.
Allah’ın tüm buyrukları ve hükümleri, insan fıtratlarına en uygun şekildedir ve hiçbirinde zorluk yoktur. Peygamberimiz (sav) Kur’an ahlâkının nasıl yaşandığının en güzel örneğidir. O, "Din kolaylıktır." (Buhari, Iman: 29; Nesai, İman: 28; Musned, 5:69) buyurarak, insanları dini yaşamaya davet eder.
Kur’an ahlâkıyla yaşamak, insan için Allah’ın dilemesiyle olabilecek en güzel yaşamdır. Diğer insanları böyle bir yaşama davet etmek, onların kalplerini de Kur’an ahlâkına ısındırmak, insanların Kur’an’a ve Peygamberimiz(sav)’in sünnetlerine göre yaşamalarına vesile olmak her müminin en önemli sorumluluklarındandır.
Kur’an ahlâkını yaşayan ve yayılması için mücadele eden müminlerin hayatlarını farklı kılan en önemli özellik ise Allah’ın dilemesiyle sonsuza dek nimet ve güzellikler içinde devam edecek olmasıdır.
... Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.