- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Lütfu: Kur'an Ahlakı-I
Kur’an ahlâkı, dünyada iyi bir yaşam sürebilmek ve sonsuz hayata hazırlanabilmek için Allah’ın kullarına bir lütfudur. Din ahlakı insanın fıtratına en uygun yaşam tarzıdır. İnsanı yaratan Allah, onun ihtiyaçlarını, nasıl yaşarsa sağlıklı, mutlu ve huzurlu olacağını en iyi bilendir.
Yaşam rehberimiz Kur’an’da namaz kılmak, zekat vermek gibi belli ibadetlerin yanısıra, yaşanması emredilen bir ahlâk anlayışı tüm detaylarıyla tarif edilir. Allah’ın razı olacağı pek çok davranış şekli Kur’an ayetlerinde haber verilir. Bu davranışların her biri Yüce Allah’ın buyruklarıdır ve ibadettir. İnsanın 23 saatini Allah’tan uzak yaşayıp, günün yalnızca 1 saatini -namaz kılarak- ibadet için ayırması kuşkusuz yanılgıdır. "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır." (En’am Suresi, 162) ayetiyle bildirildiği üzere Allah’a kulluk ve ibadet insanın tüm gününü, yaşamının tamamını kapsar.
Yardımseverlik, bağışlayıcılık, güleryüz, ince düşünce, hoşgörü, özveri, vefa, adalet, sadakat, tevekkül, ihlas, şevk, temizlik, dürüstlük, şefkat, vicdan, tevazu, kanaatkarlık, sabır… Kur’an ahlâkının bu güzel özellikleri, insan fıtratına uygun, yaşayan kişiye mutluluk ve huzur veren, Allah’ın beğendiği ve övdüğü davranışlardandır.
Kur’an ahlâkını yaşamak, insanın üzerindeki tüm bağımlılıkları, kısıtlayıcı ve zorlayıcı ağırlıkları kaldırır, zincirleri kırar. Her şeyi yaratan ve her an kontrolünde tutan Allah’a güvenip dayanmak ve yalnızca O’nu dost ve vekil edinmek, O’na teslim olmak, insanın yaşamındaki korkuların, endişe ve sıkıntıların sonu anlamındadır.
Kur’an’dan uzak yaşayan toplumlarda çarpık bir ahlâk anlayışı yerleşmiştir. Ruhlarındaki bencil tutku ve dünyevi hırsların yönlendirdiği bu ahlâkı yaşayan insanlar, kibirli, bencil, acımasız ve zalimdirler. Bu kişilerin diğer kötü ahlâk özellikleri arasında ise şirk, kıskançlık, yalan, alaycılık, gıybet, pislik, fitne, israf, öfke gibi Allah Katında beğenilmeyen davranışlar vardır. Allah’ın kullarına emrettiği ahlâk bunun tam aksidir.
İnanan insanın sorumluluğu kuşkusuz, Allah’ın bildirdiği güzel ahlâkı en ince detayına kadar uygulamaktır. Kişi, yaşadığı cahiliye toplumundaki çarpık ahlâk anlayışının etkisinden sıyrılmalı ve bu rahmanî ahlâk özelliklerini kazanmak için çaba göstermelidir. İnsan her davranışını dikkatle Kur’an süzgecinden geçirerek, sapkın ve ilkel kültüre sahip cahiliye ahlâkından tam anlamıyla uzaklaşabilir.
Samimi bir iman ve derin bir Allah korkusu, insanı her an Allah’ın beğendiği ahlâkı yaşamaya, şeytanın ve nefsinin telkinlerinden sakınmaya yönlendirir. Allah’a duyduğu içli ve saygı dolu korku, insanın aklını ve şuurunu açar, vicdanını her an devrede tutar.
Mümin, Rabb’inin kendisini her an gördüğünün ve işittiğinin bilincindedir. İnsanların arasındayken de yalnızken de, her durumda Allah’ın her şeye şahit olduğunu bilir. Vereceği hesaptan korktuğundan güzel ahlâkını her ortamda korur. Ahlâkta sabitlik ve kararlılık gerekir.
Zor Zamanlarda da Güzel Ahlâk
Dünyadaki imtihanın bir parçası olan zorluk, her insanın yaşamı süresince karşılaşabileceği bir gerçektir. İnanan insan için yaşanan zorluklar, Rabb’ine olan aşkını, sadakatini ve güzel ahlakını gösterme vesilesidir; ecir fırsatıdır. Ancak Allah’tan uzak yaşayan kişiler için ise umutsuzluk, isyan ve mutsuzluktur.
Allah, "Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele." (Bakara Suresi, 155) buyurarak kullarına imtihan başlıklarını verir. İnsan aceleci yaratılmıştır ancak imtihan zamanında acelecilikte güzel ahlâk ortaya çıkmaz. Allah için güzel bir sabırla sabretmek çok güzeldir. Samimi kullara düşen, imtihanını güzel vermek ve alacağı notların yüksek olmasına çaba göstermektir.
Devam Edecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.