- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARALAMA YAZILARIM
KARALAMA YAZILARIM
beni bu şehir..bu istanbul böyle yaptı..bu şehir yeniden mavi düşünmemi kışkırttı ..ben bu şehirde yeniden ağladım yeniden dünyaya geldim.. ..ne güzel sakin bir sahil ve ne güzel olurdu alıp başımı yürümek seni düşünerek ya da seninle düşler çizerek.. işte alıp beni alemlerden alemlere gezdiren güneşin başkaldırdığı saatler...deniz ve gökyüzü anlaşmışlar ...müthiş buluşma.. ..bir kandil gecesiydi üsküdar’da istanbul’u seyre kaldım..bütün boğaz ve şehir gecenin esrarı altındaydı..ürperdiğimi hissettim yoğunlaştığım bir demde..dışarıya akseden kur’an ve ezan sesleri ..tekbir ve tesbihler alemlerden alemlere yaşattı beni.. daha nasıl anlatılabilir ki bu resim..veya şiirdeki anlama hangi resim bu kadar cevap verebilir ki ?.. ..ah alnımın üşüdüğü ve hangi rüzgarın savurduğu soğukta bıraktığı gündü sen ısıtmıştın içimi.. ..zor olan her şeyin yanında muhakkak bir kolaylık vardır..hayatını güzel tanzim edenler Kur’an ahlakı ile sürdürenler dünyası ve ötesi müjdelerle dolu olacaktır.. sabahlar gelmezdi uzun gecelerdi.. ..evet hadid suresi..demirin - mizanın - kitabın konumu anlatılır..kitabı reddeden demirin mizanı bozacağı ..ilmi-bilimselliği zeka ve akıl ürünü gelişmeleri reddeden kitabın da medeniyetler kuramayacağı mizanın yine bozulacağı ..oysa ilim ve kitep el ele omuz omuza iç içe yürüdüğünde adaletin ve dengelerin sağlanacağı..gece ve gündüz gerçeğinin gün kavramını dengelediği ibi..dünya ve ahıret gerçeği de demir ve kitap ile yürüyerek ..teknoloji ve din=islam el ele vererek olmalıdır... ..evet şimdi yine taktım..takıldım dikenli tel örgülere.. ..bir gün bir kelebek beni dinlemeye gelecek..veya bir kelebeğin kanatları kadar naif ruhumun ruh ikizini bulacağım…..şimşek hep şimşek..içimdeki dışımdaki hayatımdaki geçmeyen ilmek.. ..bir lale parlaklığında gülümseyen gül yüzlü yar..güz mevsimi İstanbul sokaklarının birinden geçiyorum harika bir renk armonisi..müthiş bir ağaç kokusu.. tütüyor burnumda sonbahar...ah o sarı sarı kuru yapraklarla çevrili dünya... .işte bu kuru yaprak şiiri..bu şiirin hikayesi yine bir gün hidiv kasrında geziyorduk ayaklarımızın altındaki feryadı dinlemeni istemiştim de... ..çocuk saflığıma ne oldu benim..ne oldu o çocuk güzelliklerimiz..şimdiki çocuklar ..şimdiki saflıklar aynı mı bizimle..aynı mı ..? ..her sonbahar gelişinde...sarı sarı yapraklarla...bu şarkıyı ne çok söylerdim bilmeden ne çok mırıldanırdım gençken... derin bir yosun tuzlu su kokusu geliyor burnuma....ne günlerdi değil mi ? ..o ne bahar günleriydi martıları okumaktan dalgalarla savaşına katılmaktan akşamları bulurdu sahildeki oyunlarımız.. emirgan...daha evvelsi gün içinde olduğum koru....her zaman ilk defa gidiyor gibi olduğum seçkin yer.. ..çoğu zaman bir çocuk saflığı içinde hayatı anlamak yaşamak isteriz de.birileri buna bile tahammülleri yoktur.. ..sarı sarı yapraklar ve ağaçlar ve bir sonbahar veya bahar hiç değişmez netice de nerede ne zaman hangi mevsim yakalar ... ..çocuklar..çocuklar..her zaman en güzel yüz..en güzel bahar onlar... ..bir zamanlar çocuktuk....her zaman çocuklar hiç kaybolmayacaklar.. bu sevgi bu duygu kuru ve yavan bırakmadı beni....öksüz ve yetim gibi durmadılar öyle..kiminde güneş olup parladılar kiminde deniz..kiminde engin mavilikler gece ve gündüz renk renk açtılar..bahar oldular yaz oldular güz ve kış oldular sevimli sevimli.... ...hücrem ve sırlarımı bilen küçük pencerem... ..kuru bir divan bir güneş ışığının süzüldüğü pencere birkaç kitap masa sandalye.. ..yosun kokularımı çalmasın hiçbir rüzgar ve dalga martıılar uçsun üzerinde sadece .. ..içimi ısıttı birden bu resim ..bu grup vaktinin hırçın-vahşi doğası ..mücadele aşkı sürekli koşmak hissi verdi birden ..ve duru bir sessizlik sonra bir bankın üzerinde rüzgarla savrulan saçların denizle fısıltıları hayretle duyulur siyah mavi bir sudur artık deniz ...az sonra ay çıkar yakamozlar çoğalır bir şarkının içli nefesleri süzülür hiç beklenmedik şekilde .. canım canına feda olacak kadar hazır ....ürkütenleri çağırmak hiçbir renk ve kokusu olmayan monoton günlerimize ...öyle bir acılar içinde olmuş olmalıyız ki bunu istemiş olalım.. ..derin bir sessizlik olmalı ... ..pembemsi bir düş..bu düşlerimiz olmasa bu renkleri nasıl hissederiz... ..hangimizi bu kimsesizlik yakalamadı ki ve hangimiz hiç yalnızlık yaşamadık ki..sesizlik-kimsesizlik ve yalnızlık kelimeleri değil mi hayatı anlamamıza daha hız katan bizi ateşleyen savaşcı yapan .. ateş ateş..dünyanın her yerinden gelen ses bugünlerde acı isyan gözyaşı entrika daha doğrusu bazı bölgelerde dikta ve zalim yönetimlerin keyf sürücü şımarık sömürücü düzenlerin alt üst olma süreci özgürlük arayışları halkın gerçek sahiplerinin içlerinde bir lider çıkarma sancıları asla dış düşmanla ittifak etmeyen …kış ortası yaz güneşi aldatıcı olsa da teneffüs etmek için açıyorum pencereleri .. berrak bir su gibi sevgi.. hayatımın önünde arkasında içinde seni... hayatımı sende bulduğum sevgili... ..yıldızlı gök..iki tarafı ağaçlı yol en sevdiğim tablo olmuştur hayatın içinden..
Mustafa kaya
17.02.2011/çengelköy
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.