- 935 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DİKKAT DİLİN TETİĞİNE
Ne zor şeydir insan olmak. Olumlu ve olumsuz örneklerle her gün hayat içinde o kadar çok karşılaşıyoruz ki, böylece insan olmanın değeri günümüzde daha bir önem arz ediyor.
Evet, sözüm gerçek insanlara söyleşim sizinle bu gün. Bilen insanlar için, halk o kadar önemlidir ki, azalarımıza bakmayı becerebilseydik bunu daha iyi anlardık.
Ey gerçek insanlar! Bilir misiniz ki, bir evimiz olduğunu düşünelim.Bunun içini bize ait kabul edelim.Dışını ise halk kabul edelim.Ne derlerse desinler ben umursamam diyen insan esas itibariyle çok iyi düşünen insan kabul edilemez.İnsan o kadar çok mecburdur ki dış görünüşünün edebine..Hani bir ev düşünelim dış kapısı kırık dökük,etrafı kir çöp içinde.Düşüncelerimiz bizi bu evin içine götürdüğü zaman,dış kapısına uygun tahrip görmüş insandan başkasını düşünemeyiz.İnsanlığın efendisinin(SAV) bize şöyle bir seslenişi vardır. ”İman kişinin dış görünüşünden yansıyan bir izzettir.” Anlayabilsen dış görünüşü olmayan insanların “Sen bir de onun içine baksan…” diyen hikâyecilerin sözüne aldırmazdın. İnsanın dışı, içinin yansımasıdır. Biz insanlar birimiz iç, birimiz dış gibiyiz.
Bir bakınız hayata; sanki önümüze her rengin, yedi renginden basamaklar yapılmış her şey bize bu basamaklarda anlatılmak istenmiş. Yani hayat basamaklarından. Basamaklardan kasıt nedir diye soracak olursan derim ki bu insana hediye edilmiş köklü akıldır. Düşüncesizce bastığımız her basamakta ayağımızın kaydığını görürüz. Ayağımız her kaydığında daha bir tenkit ediliriz. Neden?
Güzel bir akıl, doğru ile süslenmiş fikir her basamağın hünerine kişiyi adapte eder. Güneş varken renkleri görmek tanımak mümkün, hiçbir sorunumuz olmuyor. Ancak insan hayatında karanlıkta var. Her gün hata eden insanlar ile her gün hata yaptırmaya sebebi vesile olan insanların bu basamaklardaki emniyetten haberleri olmasa gerek…
İşte gerçek insanın, doğru insanın gönül evinin içi gibi, dış kapısı da, kapısına varan yol da temizdir,. Güzel söyler, güzel yaşar, güzel bakar, güzel yazar. Halkın geçmesine uygundur tüm cihetleri; diline, eline, kalemine, gözüne; her hangi bir suç ya da en ufak şüphe getirmeyecek kadar süslüdür. Işığı ile görürsün, güzelliğini fark edersin. Çünkü Hak’la açık olan insanlar, halka karşı ne bir suç işler, ne şüpheye sürükler, ne de suça teşvik ederler. Böyle haklılıkta olan insanlar; izlerinde, sözlerinde daima doğru minval üzerindedir. Bütün insanlara sorsanız hepsi böyle olduğunu iddia ederler. Doğruyu cihet seçmeyen bunu yaşantısına, diline, gözüne, kalemine, davranışına yansıtmayan insanlar ben tam o minvaldeyim deseler, orada olma hakkını Hak’ın ve halkın gözünde hiç kazanabilirler mi?
Biz ne yapıyoruz bir düşünelim. Hak içimizden bakan, halk da dışımızda olan. tıpkı etimiz ile kemiğimiz gibi. İster etimizde isterse kemiğimiz de bir rahatsızlık olsa, öbürünü de rahatsız etmiş olur. Sağlıklı düşünce taşıyan insanlar ne içinden ne de dışından başka türlü değildir. Dürüstlük öyle kıymetli bir hazinedir ki buna sadece güzel ahlaka ihtiyacı olan duyar ve görür. Maarifte söz hazırlanır, arifte yaşanır. Biz de öyleyiz, mektebimiz yaşamımız. Dikkat edelim gönüllerimize vakitsiz hazanları çağırmayalım. Doğru, Hak ile biliş durmaktır. Onun için hep insan olduğumuzu her anımızda düşünelim.” dilin zarifse sarrafta olur, hoyratsa başın cellâtta olur.” Demiş atalar. Gerçekten zarif dil güçlü inanca sahip olan değerli insanlarda olur. Hz. Ali (KV) “Kişiyi tanımanın en iyi yolu dilidir.”diye buyuruyor İnsan Hak ve halk bildiği ile dürülüp dilinin altında yatar. Dili kendini ifşa eder. Dilin zarafeti Doğru ve güzel ahlak dediğimiz akıl hokkasına yani mürekkebe, kalemin mürekkebe ihtiyacı gibi, ihtiyaç duyar.
Kötülüğün otağ kurduğu yere, iyi gelmek ister mi? Adalet olmadan ateş söner mi? Haramdan mamul fikir gitmeden dil düzelir mi? Kâinatın kitabını okur niyetimize göre anlar, anlaşırız. Akıl güzel düşünceye meylederse, şeytanını ıslaha çağırır. Helalinden yaşayan;, doğruyu güzeli gören gözlere gözünü çevirenler huzuru bulur.
Eğer ki kişinin dili bozuksa, anlamalı, bilmeli, görmeli ki; arızası yanlış yaşamından, yanlış kazancındandır.
Allah (C.C) hepimizi yanlış yaşamaktan, sözde insan görünmekten, dil belasından, mal sevdasından, gözden gönülden düşmekten muhafaza buyursun. İnsan Hak ile halk ile olmak olgunlaşmak seçtiği basamakta durmak kendi inanç temellerine uygun yaşamı seçmek zorundadır. Niyeti yamuk, akıbeti yamuk, dili yamuk olan insanın, özü doğru olabilir mi?
Doğruluğun emarelerinden biriside; yerini, zamanını tespit ederek davranışını ortaya koymasıdır…
Aman, dikkat dilin tetiğine, dilin rengindir zira!!
Biricik Keriman annem; ufku gösteren ışığınla, iyi ki varsın ben ise senin öğrettiğinle güzel bakıp güzel görme yolunda emekleyen bir garip seyyahım.seninle hasb-i hal etmemle çıktı bu yazı ortaya..Binlerce teşekkürlerimle, ellerinden öpüyorum.Allah razı olsun…
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE
18.2.2011
YORUMLAR
İnsanın dışı, içinin yansımasıdır. Biz insanlar birimiz iç, birimiz dış gibiyiz.
Niyeti yamuk, akıbeti yamuk, dili yamuk olan insanın, özü doğru olabilir mi?
------
Yani insanları dış görünüşüne ve konuştuğu dile göre çözebiliriz diyorsunuz...Kırmızı şapkalı kızın hikayesini bilirsiniz...Babaanne kılığında hain kurt misali...Orada da bir "iç ve dış görünüş" sahnesi vardı sanırım...
Dil benim düşünceme göre "Kavalı iyi çalma sanatıdır"...VE Sürü onu ister...Alışılmadık bir sesle üstelik kavalı aykırı çalan, kulakları rahatsız eden sesleri ne sürü sever ne de iyi kaval çalanlar ister...
Sonrada sahneye koyun postunda saklanan kurtlar, çakallar sahneye çıkar...Diğerleri otlanır ken, çiftleşirken onlarda gerekeni sessizce yapar...Bir de bakarlar ki kavalı çok iyi çalan sürübaşı kurttur....
Bizim politikacılarımız,din adamları, yönetenler gibi işkenceci devlet görevlileri gibi...Yan komşunuz olan çok namuslu, efendi görünen ağzından bal damlayan ve siz farkında olmadan ailenizin mahremiyetinde gözü olan Ahmet bey gibi....Kırk yıldır sırtınızda taşıdığınız ve indirmek üzere olduğunuz arkadaşınız gibi ya da sizi sürekli dolandıran güler yüzlü ortağınız gibi???
Yer de bu savaş yaşanırken yukarıda-kini" hiç kimsenin düşündüğünü de zannetmiyorum...
Saygılar..
Esmize - Perihan Kılıç
ah şenol bey ben ne masallarda yaşadım ne kırmızı başlıklı kız kadar aptal insanlar tanıdım.ne de ormanlarda yaşayan hayvanları tanıdım o yüzden onların yaşamını bilmem mümkün değil eksik olmayın onları da sizden öğreniyoruz.
zaten yazıma girişte " Evet, sözüm gerçek insanlara söyleşim sizinle bu gün." demiştim sanırım gözünüzden kaçtı.elbette olabilir yanılgılara zaman zaman düşmek mümkün .
yorumun ikinci bölümünde tarif buyurduğunuz şahsiyetler yakınımdan bile geçemedi.ne işkenceci tanıdım ne mahremiyetime göz diken oldu.ne sırttımdan attığım dostum.sırttan atılacak kadar ucuza düşecek biri zaten mümkün değil benimle dost olamaz.çok seçiciyimdir bu konuda. ne de bana kazık atan ortağım oldu.
çünkü hayat basamağımda aklımla seçtiğim yer bellidir.İnsanın yeri neresi ise o yerdekiler ile dost olur... çevresi o şekilde oluşur.maharet seçebilmekte.. ".Maarifte söz hazırlanır, arifte yaşanır. Biz de öyleyiz, mektebimiz yaşamımız." evet herkes bildiğini öğrendiğini yaşar.. sizde bildiklerinizi bize bildirdiğiniz için teşekkürler
bu arada dikkatimi çekiyor iyi bir okuyucumsunuz bu konudada memnuniyetimi ifade etmek isterim..bu vefanızı görmezden gelemediğimden teneffüs aramı size yorum yazmaya ayırdım....kendinize iyi bakın .selamlar saygılar
Evet, ama, güzel insan olmak o denli zorki ! Kolay olsaydı onca insan kötülüğü seçermiydi? En büyük eksiğimiz bir sevgi skalamızın olmaması, neyi, ne zaman, nerede,nasıl sevmeliyiz? Allah sevgisinden bahsederiz ama, çoğumuz bir bağ ot kadar sevmeyi bilmeyiz, tabi ardından da bu nasıl iş deriz ! Anlaşılıyor ki, sevmekte öğrenilmesi gereken bişey. Bizdeki toplumsal eksiklik bu. Fıtri olarak insanlarda zaten bir nüve vardır, sıkıntı bunu gerği gibi harekete geçirip, yerliyarince kullana bilmek.
Güzel yazı efendim.Yürekten kutladım.Selam,saygı...