- 949 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
güneşle ıslanmaya uyanmak
Uzun zamandır sinsice yerleşen bir telaş var ellerimde,
nereye koysam, ne iş yapsam gitmiyor bir türlü bu dalgalanmalar.
hiç bir işe yetişemiyorum, hep yarım kalan resimler, oyalar, bulaşıklar..
aslında kalbimin sızısını ellerime yükledim, hiç bir şeye mecbur değilken üstelik.
neyi tamam olabilir ki insanın, bir kendi eksikken kendine.
rüya kadar bile bellirgin değilken hiç bir suret, kimden ödünç aldığım bile muamma olan karışık bir gülüş yapışıp kalmış öylece en eski fotoğraflarıma..
erken doğum sanki dünyayı bilmek..bilmek diyorum.
cezası yaşamak olan fani bir can yüklü, emanet yürekte..
saati kıyametime ayarlı.
anlayışsız olsun isterim mesela dillerim, anısız bir sabaha kalkmanıın tadını aldığımda, bir yudum, sade bir yudum çay serinliğinde.
kelimeleri naftalinleyip, susturacağım bir gün..
kalbimi susturacağım, gözlerimi, ellerimi, deli deli koşan ayaklarımı, elvedasız susturacağım..
hesapsız, hesapsız, hesapsız savrulacağım,
bütün kanadını güneşte yakmış turnaların kirpiklerinden atacağım, bütün erken doğumları..
doğumsuz, batımsız bir gün yakaladığımda, bir çağlayanın tepe noktasından atlayıp atlayıp boylayacağım, saçından yakaladığım dünyanın doruklarını..
bu ellerimle diktiğim tüm ağaçların, ardımdan geleceklerini biliyorum.yine biliyorum dedim..
aldanmadan aldatmadan yaşamak,
yalansız dolansız tırnak geçirmek kayalara..
bildim,
bildin mi mevsimler içinden en bulutsuz küheylanların, bembeyaz yelelerini..