- 724 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
FARKINDA MISINIZ?!!
14 Şubatı atlattık, geçti artısı eksisi, iyisi kötüsüyle! Çok mutlu olanlar, sevgisi pekişenler, güzel başlayıp hediye muhabbetiyle zedeleyenler, bitirenler hatta. Günü veya geceyi, ya da tüm günü birlikte geçirenler, yemeğe çıkanlar, dans edenler ve de pek çok etkinliği paylaşanlarıyla…
Aman Allah’ım, o ne hengâme, o ne şamata, o ne telaştı günler öncesinden satıcısı alıcısıyla. Hediyeleri sevgiye tek kanıt görenlerin ise, günler öncesinden başlayan merakı “Ne alacak acaba?” “Ne alabilirim?” arayışları, sonrasında övünmeler, hava atmalar, “Benimki daha değerlisini aldı, seninki… Ya da, “Şuna bak, ala ala ne almış, bana verdiği değer bu kadar işte. Bu kadarmış sevgisi” veya “Demek beni sevmiyormuş” ya da “Aramadı bile, demek laf olaymış yaşanılanlar, sevgi değilmiş, her ne kadar sevdiğini söylemekteyse de…” Vb gibi neler ve ne konuşmalar oldu kim bilir?!
Her neyse, öyle ya da böyle geçti bitti…
Şimdi bu gün şapkalarımızı koyalım önümüze ve düşünelim derim ben. Ya da siz bilirsiniz, düşünmeyin isterseniz ama ben düşündüm bu gün, dünden beri, hatta her özel günde, hatta her gün…
Ne denli kendi kültürümüz ve değerlerimizden uzaklaşmaktayız farkında mısınız?! Ve de ne denli yabancı taklitçisi olmaktalığımızın…
Gençler bilmeyebilir, bizim çocukluğumuz ve gençliğimizde, bayramlarda hediyeleşilirdi daha ağırlıklı.
Yabancısını dışlayalım demiyorum, isteyen onu da kutlasın, kimsenin ne kutlayacağına, nasıl kutlayacağına karışacak değilim; lakin kendimize özgüleri de yaşatalım, yok etmeyelim. Herkesin ailesinde nasıldı çok bire bir bilemeyeceğim, bildiğim ailem ve çevremdeki kutlayışlar.
Yılbaşı, doğum günü, anneler günü kutlama ve hediyeleşmeleri önemliydi bizde de, sevgililer günü, babalar günü yoktu, olsa, o da kutlanırdı sanırım. Aslında vesileydi, Gölcük, İzmit ve İstanbul’a dağılmışlığımızla. Esas amaç, bütün aile birimizin evinde toplanıp, büyük anneler, büyükbaba, amcalar, teyzeler, kuzenler, bir araya gelerek hoş bir gün ya da gece geçirme vesilesi oluşmasıydı. Çeşit çeşit yemekler, harika bir masa, herkes birbirine hediyeler sunarak, hoş sohbetler, şarkılar eşliğinde…
Dini bayramlar çok daha görkemli olur, hediyelerin çok daha ağır ve değerlileri ki laf ola olmamasına özen göstererek ve de ihtiyaçlara binaen olurdu daha ziyade, bir kutu da çikolata eşliğinde. Gün ya da gece bitiminde, son derece mutlu ve doygun ayrılınırdı sarılışıp öpüşerek…
Kandiller de öyle olurdu, En büyüğün evinde bir araya gelinip, kandil simitleri, pasta, börek, şerbetler, tatlılar, çerezler eşliğinde mevlit dinleyerek, çocuklara yine harçlıklar verilerek.
Şimdi bayramlar unutuldu, bırakın hediyeleşmeyi, hatta yok var sayılır oldu bakıyorum da. İnsanlar, anne babalarından dahi kaçar oldu. Kimde yensin bayram yemeği, kim hangi yemekleri hazırlasın, kime ne hediye alalım, neye ihtiyacı var, kim çikolata, kim badem ezmesi tercih ederdi ya da lokum düşünüşleri yok artık. Sokaklarda coşku yok bayramlarda, çarşı, pazarda ve ailelerde de. İmkânları olanlar ise, kesesine uygun tatil arayışlarında…
Sevgililer gününün çıkış noktasıyla ilgili bir iki farklı rivayet var, hangisidir doğrusu bilemiyoruz ama hepsi benzer yakınlıkta. Valentine isimli papaz hepsinde var. İyi biridir, güzel bir şeyler yapmış olabilir, bir yerlerde bir kızcağızın annesi ölmüştür bir zamanlar, onun anısına anneler günü de kutlar arzu eden, niye kutluyorsun, ya da kutlama diyemeyiz kimseye, başta da dediğim gibi, isteyen istediğini kutlar.
Ama lafa gelince Türküm diyoruz, Müslüman’ım diyoruz, kimimiz kimselere de bırakmıyor üstelik Türklük ve Müslümanlığı… Lakin milli bayramlarımız coşkusunu kaybediyor gün be gün, dini bayramlarımız kalmadı neredeyse. Bir papazın, bir Hıristiyan annenin ölümü anılıyor büyük coşku ve etkinliklerle! Hoş biz de kabul edip inanıyoruz, anmalı ve Hz. İsa’ya da dualarımızı göndermeliyiz doğum gününde ama Elhamdülillah Müslüman’ım diyen epey sayıda kişi kiliselere koşturuyor ellerinde mumlarla…
Hz Muhammed’in ise, ne doğum, ne ölümünden haberdar çoğu kimse!
Allahtan bu yıl büyük tesadüfle aynı güne denk geldi de ses getirdi ve haberdar oldu çok kimse mevlit kandilinin Hz. Muhammed’in doğum günü olduğundan…
Papaz Valentine’in ölüm gününde, koştur koştur güller alanlar, güller verenler, Hz. Muhammed’in sembolünün gül olduğunu bile bilmiyor. Nerede kaldı, doğduğu günün anısına ve peygamberini yâd etmek adına birbirlerine gül vermek, etkinlikler düzenlemek!
Ne dersiniz değmez mi düşünmeye?!!
p.r.alkan
YORUMLAR
Kendi kültürümüz unutturulmaya bu türden yabancı mayalar eliyle alıştırılmaya çalışılıyor maalesef.
bana sanki biraz da sistemli bir şekilde dayatılıyor gibi geliyor bu aktiviteler.Özellikle de medyayı elinde tutan , bahsi geçen değerlere uzak etki merkezleri tarafından.
Kutluyorum, beğendiğim bir yazıydı.
perihan reyhan ALKAN
Amaçlarına da hızla yaklaşmaktalar ne yazık ki ama görebilen,işin vahametini fark eden de öylesi az ki...
Selam ve saygımla efendim.
Elbette değer kıymetli yazarım, elbette.
O kadar samimi ve bizden bir yazı ki, tebrik ederim.Sizin ve bütün arkadaşlarımın geçmiş Mevlit kandilinizi kutluyorum.
Bizlere bildiklerimizi hatırlatma niteliğinde olan bu güzel paylaşım için çok teşekkürler, selamlar.
perihan reyhan ALKAN
Selam ve saygımla...
Perihan hanım sizi kutlarız.Mükemmel bir yazı unutanlar ve sevgiyi gerçek yaşamayanlar bu makalenizle umarız bir şeyle kapmışlardır.Ben de yazıyorum ama toplumumuz sanırım biraz stresli gibi.?Ne dersiniz...