- 604 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeşil Pijamalı Kadınım
Sen gittikden sonra; sadece varlığını hissede bilmek için girdigimde odaya,döşeğin üzerinde gördüm mektubunu.
Yazdıklarını; günün akşamında gülen gözlerini düşleyerek okudum, ’’yeniden gelecegini,yada gelmem gerektigini yazmışın’’ bu yüzden ne mutlu sana!.. en azından seni güçlü kılan umut var sevgili..
Bu yazdığım mektup’da aykırı ifadeler aramaya kalkma,huysuz dikenli tellerle örülü dünyamızda, umut denilen küçük çocuk, yeterince kandırmakta yer yüzünün küçük insanlarını; kim bilir yahut kullandırtmakta kendini,vahşetin portresini çizen ressamlara.
Mavi mürekkepli kaleminin izlerini takip ederken,pencere kenarına konan masum bir güvercine kaydı gözlerim,Vahşi hayvanların arasında, yaşayamayacak kadar korkak olan kuşa, penceremi açmak isterdim,mutfak’da küflenmiş ekmeği ıslatmayıda düşündüm bi ara, ve sunmayı, fakat korktum,zehirlenmesinden,yahut ölmesinden,yada tam afiyetle yiyecekken, kara kargalarla kavga etmesinden,bilirsin endişeli insanımdır,yokluğunun kaçıncı gününde,yanarken kömür ateşinde,masum beyaz güvercin yüzünden kavrulmayı göze alamam.
Soruyorsun bana nasıl olduğumu?
Yalnızlıkların ince,keskin bir bıçak gibi yüreğimizi deldigi, cansıkıntısı’nın yeni endişeler doğurduğu,gurbet türkülerinin soframda meze olduğunu söylediğimde ,nasıl olduğumu tahmin edebiliyorsundur.
Aklımın bir köşesi halen güvercinde kalmışken,sahi oralarda hiç beyaz güvercin varmı? yada gördünmü yakından? sanki yazdığım mektubu alıp götürecekmiş gibiydi sana.Aldırmadan fırtınalı akşamlara,rüzgarın deli poyrazlarına,havadaki uçuşlarını izlemek isterdim seninle, yada istanbul sahillerin’de çocukların koşuşmasını peşlerinden, belki birgün çocuğumuzun.
Benim yeşil pijamalı kadınım,gök mavisi günlerin yeniden doğmasını bekliyorum,kaldırdığımızda başımızı, hayatın ne kadar güzel olduğuna ilk oracıkta karar veriyoruz,bu güzelim rengi kirletenlerin’de olduğunu biliyoruz,şimdi şu an seninle el ele tutuşup, şarab tadında sarhoşlukla,gök mavisi güzellige sataşanlara kafa tutmak isterdim, çünkü çıktığımızda sokaklara,ölü çocukların solğun yüzleri,güneşe diz çöküp isyan eden kadınları,görmezden gelemeyecek kadar kör olmadığımızı düşünüyorum,savaşın katledilen insanları,gök yüzünün maviliğine açken,bir insan kanıyla doymamalı,silah,bomba tüccarı efendiler.
Bu mektubumdan sonra,daha çok diyalektik düşüncelerle uğraşacağım,metafizik yeterince duvarın ardındaki seni sen yaparak kandırmakta beynimi,ben artık seni bir ağaçda görmeliyim, henüz küçücük bir filizken,yeşerişini,sonrasında çiçek açışını görmeliyim,kim bilir belkide arabesk tutkulardan, bir tek bu düşünce eylemi uzaklaştiracak beni.
Yeşil pijamalı kadınım,günler öncesinden,henüz mektubun elime geçmemişken sana yazmayı düşünmüştüm.birde şarab satın alırken,beynim uğultular eşliğinde portakal tadında ekşi sözler üretmeye devam ettiğinde, yazamazdım sana.
Gördügümde mektubunu tamam artık yazmanın zamanıdır dedim.
Pencere önündeki bir tek güvercinin, bir gün gökyüzünde milyonlarcasıyla uçuştuğunu görecegimize içtenlikle inanıyor,her birinin tırnak uçlarındaki, mektuplardan birer sözcük seçerek mektubuma burada son vermek istiyorum, her birinde şarkıların,şiirlerimin,öykülerimin olduğunu unutma,bu düşle yasla başını çınar ağacının gövdesine,yokluğumdan kıvranıp,can çekişecegin günlerde olacakdır, o gece aynı oda penceresinden baktığımızı hatırla, ve konuşunu pencerene beyaz güvercinin...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.