Hiçbir şey nezaket kadar güçlü;hiçbir şey gerçek bir güç kadar nazik degildir.-- marquis de sade
Tahsin MELAN
Tahsin MELAN
@tahsinmelan

KELOĞLAN'IN BECERİKLİ EŞEĞİ

12 Şubat 2011 Cumartesi
Yorum

KELOĞLAN'IN BECERİKLİ EŞEĞİ

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

6074

Okunma

KELOĞLAN'IN BECERİKLİ EŞEĞİ

KELOĞLAN'IN BECERİKLİ EŞEĞİ

Dekor: Arka planda ağaçlar, uzakta bir köy manzarası. (Bu pano önce sahnenin arkasına asılmış ama toplanmış vaziyette durmaktadır. Oyun içinde açılacaktır.) Sahne içinde, oyun düzenine uygun şekilde yerleştirilmiş kaya görünümünde eşyalar (3-4 tane) vardır.

KİŞİLER

1.Bölüm

2. Bölümde rol alacak oyuncular (6 Kişi ) tarafından veya oyuncu sayısı daha da artırılarak günlük giysilerle oynanır.

2.Bölüm (Sahneye Giriş Sırasına Göre)

1. Kişi = KELOĞLAN

2. Kişi = SÜMBÜL (Keloğlan’ın Eşeği)

3. Kişi = 1. HIRSIZ

4. Kişi = 2. HIRSIZ

5. Kişi = MUHTAR

6. Kişi = GÜLCAN (Muhtarın Kızı)

I. PERDE - 1. BÖLÜM

Oyuncular “Tiyatro Şarkısı”nı söyleyerek sahneye gelir.

TİYATRO ŞARKISI

Hoş geldiniz, hoş geldiniz sevgili çocuklar
Hoş geldiniz, hoş geldiniz oyunumuza

İşte bugün bizim günümüz gelin oynayalım
Hep beraber el ele verip neşe dolalım

Hoş geldiniz, hoş geldiniz sevgili çocuklar
Hoş geldiniz, hoş geldiniz oyunumuza

Çalışarak yok ederiz tüm güçlükleri
Hakkımızdır verin bize siz sevgileri

Hoş geldiniz, hoş geldiniz sevgili çocuklar
Hoş geldiniz, hoş geldiniz oyunumuza

Şarkının bitimiyle saklambaç oyununa başlanır.

EBE = ...80… 90… 100… Önüm, arkam, sağım, solum, saklanan, saklanmayan ebe sobe. (Sahnedeki eşyaların arkasına ve seyircilerin arasına saklanmış olan arkadaşlarını aramaya başlar. Seyircilere sorar. Oyunda, gerçek bir saklambaç oyununda görü­lebilecek her türlü espri ve anlaşmazlık aşırıya kaçılmadan sergilenir.)

1.OYUNCU = Bana ne, bana ne, ben oynamıyorum. Yeter artık. Başka bir oyun oynayalım.

2.OYUNCU = Arkadaşlar tıp oynayalım mı?

3.OYUNCU = Ne dedin, ne dedin? Pıt mı?

2.OYUNCU = Pıt değil tıp, tıp. Hadi arkadaşlar oynuyor muyuz?

OYUNCULAR = Evet evet hadi başlayalım.

3.OYUNCU = İyi ama ben bu, pıt mı tıp mı her neyse oyununu bilmiyo­rum ki.

4.OYUNCU = Bak, şimdi ben sana anlatayım önce...

5.OYUNCU = Dur, dur sen anlatma. Seyirci arkadaşlara soralım. Bakalım onlar biliyor mu?

4.OYUNCU = Evet evet iyi fikir.

6.OYUNCU = Arkadaşlar siz tıp oyununu biliyor mu­sunuz?

1. Oyun Düzeni (Eğer cevap “Evet, biliyoruz” ise.)

4.OYUNCU = Gördünüz mü? Çoğu biliyor.

3.OYUNCU = O zaman ben de onlara sorar öğrenirim. Arkadaşlar bana bu oyunu öğretir misiniz? (seyircilerden bilen varsa anlatır.)

2. Oyun Düzeni (Eğer cevap “Hayır, bilmiyoruz” ise.)

3.OYUNCU = Gördünüz mü? Onlar da bilmiyor.

4.OYUNCU = O halde dinleyin beni. Bakın şimdi birimiz ebe olacak ve 1, 2, 3 diye sayacak.

3.OYUNCU = Sayınca ne olacak?

2.OYUNCU = Susup dinlersen ne olacağını anlarsın.

4.OYUNCU = Ebe 3 dediğinde herkes o anda ne yapıyorsa öylece donup kalacak. İlk kim kımıldarsa ona ceza verilecek.

1. veya 2. Oyuna Bağlantı

1.OYUNCU = (3. Oyuncu’ya…) Tamam mı? Anladın mı?

3.OYUNCU = Evet, evet. İlk defa duyuyorum. Sanırım çok zevkli olacak.

6.OYUNCU = Tamam. Öyleyse başlıyoruz.

2.OYUNCU = (Seyirciye…) Arkadaşlar siz de oyunumuza katılır mısınız?

5.OYUNCU = Dikkat... Biiir, ikiiii, üç. (Oyun, seyircinin katılımına ve ilgiye göre 3-5 defa oynanır. Son oyunda 1. Oyuncu cezalı duruma düşer.)

OYUNCULAR =Kımıldadı, kımıldadı. Hadi ceza verelim, evet ceza verelim. (Herkes değişik cezalar önerir.)

5.OYUNCU = Durun durun. Anlaşıldı siz karar veremeyeceksiniz. (Seyirciye…) Arkadaşlar siz ne dersiniz, nasıl bir ceza verelim? (Seyirci yönlendirilerek eşek gibi anırma cezası verilir. Bu oyuncu 2. Bölümde Sümbül’ü oynayacaktır.)

4.OYUNCU = Hadi bakalım eşek gibi anır.

1.OYUNCU = (Eşek gibi anırır.) Aiiii… aiiii… aiiii...

OYUNCULAR = Çok güzel… Evet, evet bir daha anır. Bir daha, bir daha, Bir daha…

2. OYUNCU = Aiiiii… aiiiii… aiiii. Tamam mı, oldu mu?

6.OYUNCU = Tamam, tamam teşekkür ederiz. Peki şimdi ne oynayalım?

(Oynayacakları oyun seçimi ili ilgili hararetli bir tartışma başlar.)

2.OYUNCU = Arkadaşlar lütfen susun. Beni dinleyin. Bir önerim var. İzin verirseniz size bir masal anlatmak istiyorum. Din­lemek ister misiniz?

OYUNCULAR = İsteriz… isteriz…

2. OYUNCU = Tamam, tamam anlatacağım. Yalnız masalıma başlamadan önce bir şey söylemek istiyorum.

3.OYUNCU = Ne söyleyeceksen çabuk söyle de başla şu masala.

2.OYUNCU = Amma da sabırsızsın. Şimdi size anlatacağım masalı bana dedem anlatmıştı.

5.OYUNCU = İyi ya bunun nesini söylüyorsun. Benim bildiğim bütün dedeler masal anlatır. Öyle değil mi arkadaşlar?

OYUNCULAR = Evet, evet...

2.OYUNCU = Evet doğru söylüyorsunuz, ama ben başka bir şey söyleyecektim.

6.OYUNCU = Eeee uzattın ama. Ne söyleyeceksen çabuk söyle.

2.OYUNCU = Dedem bana masalı anlatmadan önce bana bazı şeyler söylemişti.

3.OYUNCU = Eee ne olmuş söylemişse?

2.OYUNCU = işte ben de dedemin sözlerini sizlere aktarmak istiyo­rum.

4.OYUNCU = (Sinirli) Heeyt tutmayın beni. Parçalayacağım seni. (Oyuncular

4. Oyuncu’yu tutmaya çalışırlar.)

2.OYUNCU = Heey ne oluyor? Deli mi ne? Ne güzel konuşuyoruz. Bağırıp çağırmanın ne gereği var. (Bütün oyuncular sinirlenmiştir. Yavaş yavaş hepsi birden 2.Oyuncu’nun üstüne yürümeye başlarlar.)

2.OYUNCU = Durun, durun. Sözümü bitiriyorum. Dedemin sözlerini aynen aktarıyorum. Dedem bana demişti ki... (Bütün oyuncular oldukları yerde donarlar. Oyunculardan biri, daha önceden hazırladığı baston, sakal vb. aksesuarlarla yaşlı bir ihtiyarı canlandırarak sahnenin ortasına gelir.)

DEDE = Sevgili çocuklar, bir masal dinlerken sakın sadece zaman öldürmek için dinlemeyin. Unutmayın ki masallar size yaşantınızda doğruları ve yanlışları iyi değerlendirebilmeniz için anlatılır. Dinlediğiniz her masaldan bir ders almalısınız. (Dede’nin sözü biter bitmez oyuncular tekrar canlanır. Dede rolü oynayan oyuncu da aksesuarlarını bırakarak oyuna devam eder.)

2.OYUNCU = Evet dedem bana bunları söylemişti. Ne zaman bir masal anlatılsa, ne zaman bir masal dinlesem onun bu sözlerini hatırlıyorum. Şimdi sizlerden bir ricam var.

5.OYUNCU = Hadi artık söyle söyleyeceğini de başla şu masala.

2.OYUNCU = Ricam şu: Ne zaman bir masal dinlerseniz siz de dedemin sözlerini hatırlayacağınıza dair söz verir misiniz?

OYUNCULAR = Söz... Söz veriyoruz... Evet, evet söz...

2.OYUNCU = (Seyirciye…) Ya sizler, sizler de söz veriyor musunuz?… O halde masala başlıyorum (Dans eşliğinde şarkı söylerler.)

2.OYUNCU

Bir masalım var çocuklar

Beni iyi dinleyin

Masalın vereceği dersi

Aklınızdan silmeyin

OYUNCULAR

Başlayacak bu masaldan

Bizler bir ders alalım

Sevelim, sevilelim

Her an mutlu olalım

2.OYUNCU

Yalancı olmayın sakın

Kötüye kanmayın sakın

Bir ders almak isterseniz

Gelin bu masala bakın

OYUNCULAR

Başlayacak bu masaldan

Sizler bir ders alınız

Seviniz, seviliniz

Her an mutlu olunuz

1.OYUNCU = Bir varmış bir yokmuş.

2.OYUNCU = Evveli evvel iken.

3.OYUNCU = Develer tellal iken.

4.OYUNCU = Kediler berber.

5.OYUNCU = Horozlar imam iken.

6.OYUNCU = Annem eşikte, babam beşikteyken.

1.OYUNCU = Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.

2.OYUNCU = Annem düştü eşikten, alnı yarıldı kaşıktan.

3.OYUNCU = Annem kaptı sopayı.

4.OYUNCU = Babam kaptı maşayı.

5.OYUNCU = Karıncaya vurdum palanı, kırk yerinden bağladım kolanı.

6.OYUNCU = Evvel zaman içinde ben öyle bir kabadayıydım ki karıncaya biner,

deveyi kucağıma alır, Tophane güllelerini leblebi diye yutardım.

1.OYUNCU = Bir gün bitpazarından geçiyordum.

2.OYUNCU = Baktım bir tarafta tozluk dumanlık.

3.OYUNCU = Bir tarafta sazlık samanlık.

4.OYUNCU = Bir tarafta demirciler demir dövüyor denk ile.

5.OYUNCU = Bir tarafta boyacılar boya boyuyor renk ile.

6.OYUNCU = Bir tarafta da düşman düşmana harp ediyor top ile tüfek ile.

1.OYUNCU = Veee masalımız başlıyor zevk ile.

2.OYUNCU = Eveeet, gelelim masalımıza. Söyleyin bakalım Keloğlan’ın masallarını sever misiniz?... O halde size bir Keloğlan masalı anlatayım. Önce isterseniz masalımızın kahramanları ile tanışalım. Ne dersiniz? Masalımız bir köyde geçiyor. (Daha önce toplanmış olan arkadaki panoyu açarlar. İşte bakın köyümüz burası. Nasıl, güzel mi? Söyleyin bakalım, köyün idarecisi, temsilcisi kimdir? Eveet, tabii muhtar. O halde oyunumuzda da bir muhtar olması gerekiyor. (Oyunculara dönerek) Söyleyin bakalım kim muhtar olmak istiyor? (Oyuncular aralarından muhtarı seçerler.) Şimdi de muhtarın kızı Gülcan’ı seçelim. (Gülcan seçilir.) Oyunumuzda iki tane de hırsız var (Hırsızlar seçilir.) Eee, Keloğlan’ın eşeği Sümbül’ü unutmayalım. Eşeği kim oyna­mak ister? (Oyuncular arasında tartışma başlar. 1.Oyuncu’ya…) Biraz önce çok güzel anırmıştın. En iyisi eşeği sen oyna. Eveeet, başka kim vardı acaba? Haaa tabii ya az kalsın onu unutuyordum. Keloğlan’sız Keloğlan masalı olur mu hiç? Evet Keloğlan’ı kim oynayacak? (Keloğlan seçilir. Keloğlan ve eşek rolünü oynayan oyuncu makyajlarını yapmak için kulise giderler. Diğer oyuncular hem onlara hazırlanmaları için zaman kazandırmak hem de ilişkiyi koparmamak adına onlar gelene kadar seyircilere tiyatro şarkısını öğreterek bir­likte söylerler. Dışarıdan duyulan kaval sesiyle bir­likte bütün oyuncular susar ve bir müddet bu sesini dinlerler.)

II.BÖLÜM 1.SAHNE

(Oyuncular-Keloğlan-Sümbül)

(Kaval sesi gittikçe yaklaşır. Nihayet Keloğlan kaval çalarak sahneye girer. Arkasında da eşeği vardır. Keloğ­lan’ın sahneye girişiyle oyuncular susar ve hareketsiz kalırlar. Keloğlan bir müddet oyuncular arasında kaval çalarak dolaşır. Kavalıyla onlara bir şeyler anlatmak, onların ilgisini çekmek ister. Daha sonra oyuncularla konuşmaya çalı­şır ama oyuncular heykel gibi hareketsizdir.)

KELOĞLAN = Heey merhaba… hişt... heey... Allah, Allah hiç konuşmuyorlar neden Acaba? Haa anladım bunlar heykel, heykel. Konuşmazsanız konuşmayın. Ben de seyirci arkadaşlarımla konuşurum. (Sahnenin önüne gelerek seyirciyle ko­nuşmaya başlar.) Merhaba arkadaşlar ben geldim... Hoş bulduk. Nasılsınız? Teşekkür ederim ben çok iyiyim. Şeey benim adım (Söylemekten vazgeçer.) bilin bakalım benim adım ne?

SEYİRCİ = Keloğlan... Keloğlan...

KELOĞLAN = Aaa nerden bildiniz? Kim söyledi? Zaten biliyor muydunuz? Yok yok size biri benim adımı söylemiş olmalı ama kim? Hah buldum (Sümbül’e…) sen söyledin değil mi? (Sümbül hayır dercesine anırır.) Demek sen de söylemedin. Haaa şimdi anladım. Benim yumurta gibi kafamı görünce hemen adımı bildiniz değil mi? Evet benim adım Keloğlan. (Keloğlan’ın sahneye girişiyle heykelleşen oyuncular ba­ğırarak Keloğlan’ın etrafında dolanırlar.)

OYUNCULAR = Keloğlan... keleşoğlan... Keloğlan... keleşoğlan...

KELOĞLAN = (Önce şaşırır, ne yapacağını bilemez. Sonra onları kovalamaya başlar.) Hey. Ne oluyor? Durun. Ben şimdi size gösteririm. Ne alay ediyorsunuz? Sizi yaramazlar sizi. Gidin! Çekilin! (Oyuncular kaçışarak sahneden çıkarlar. Keloğlan seyircilerle konuşmaya devam eder.) Evet, benim adım Keloğlan. Ama ne olur kel olduğum için benimle alay etmeyin. Biraz öncekiler gibi Keloğlan, keleşoğlan diye alay edildiğinde çok üzülüyorum. Sanki ben isteyerek mi kel oldum? Sadece benimle değil, ayağı sakat olanlarla, gözleri görmeyenlerle, akıl hastalarıyla. Kısacası tüm sakatlarla alay edilince de çok üzülüyorum. Sizin hoşunuza gidiyor mu? Onların sakatlıklarıyla alay etmek doğru mu? Tabii ya, doğru değil. (Sümbül yavaşça yaklaşıp kafasına vurur Keloğlan korkmuştur.) Anneee... Ne oluyor Sümbül, neden vuruyorsun? Zaten ufacık bir akıl var kel kafamda onu da sen mi alacaksın? (Sümbül çeşitli hareketlerle seyirciyle tanışmak istediğini belirtmeye çalışır.) Heey yine ne oluyor? Ne istiyorsun? Haaa şimdi anladım. Seni yaramaz seni. (Seyirciye…) Sizinle tanışmak istiyormuş. Siz de ister misiniz? Bu benim sevgili eşeğim… (Sümbül “memnun oldum" dercesine anırmaya başlar. Keloğlan ağzını kapatarak susturur.) Dur, dur diyorum. Sus da adam gibi konuşalım. Evet ne diyordum. Haa onun adını söyleyecektim. Evet bunun adı SÜMBÜL. Hadi şimdi arkadaşlara bir merhaba de. (Sümbül utanmıştır.) Hadi Sümbül. Bir selam ver, merhaba de. Çok ayıp oluyor… (Sümbül "bana ne" dercesine hareketler yapar. Seyirciye arkasını dönerek kuyruğunu sallar.) Sümbül ne yapıyorsun. Seni yaramaz seni. Bugün yine inatçılığın üstünde. Mademki dediklerimi yapmıyorsun, öyleyse yürü gidiyo­ruz. (Keloğlan giderken Sümbül seyirciye döner ve anırarak selam verir. Keloğlan sevinçle yanına gelir.) Aferin Sümbül sonunda adam oldun. Şey yani akıllandın diyecektim. (Sümbül Keloğlan’a bir şeyler anlatmaya çalışır.) Heey ne oluyor Sümbül, yine ne var? Ne? Haaaa şimdi anladım. Seni yaramaz seni. (Seyirciye…) Canı dans etmek istiyormuş. Laf aramızda, çok güzel dans eder. Seyretmek ister misiniz? Hadi öyleyse seyredin. (Kaval çalmaya başlar. Sümbül müzik eşliğinde dans eder. Bir süre sonra Keloğlan, hareketleriyle çok sıkıştığını ve tuvalete gitme ihtiyacı olduğunu anlatmaya çalışır. Kaval çalmayı bırakır.) Şey Sümbül... Ben çok sıkıştım. Sen arkanı dön de şuracıkta rahatlayayım. (Sümbül Keloğlan’a sırtını döner. Keloğlan da sahnenin bir köşesine gidip şalvarının uçkurunu çözmeye çalışır. Yan gözle şaşkın şaşkın Keloğlan’ı izleyen Sümbül Keloğlan’ın ne yapacağını anlamıştır ve birden bire anırmaya başlar. Keloğlan korku ve şaşkınlıkla…) Ne oluyor Sümbül? Ne var? Ne bağırıyorsun? Bakma, dön arkanı. Terbiyesizlik etme. (Sümbül arkasını döner. Keloğlan uçku­runu çözmüştür. Sümbül yine anırır. Keloğlan düşmek üzere olan şalvarını tutarak Sümbül’ün yanına gelir.) Ne oluyor Sümbül? Ne bağırıp duruyorsun? Bırak da işimizi görelim. Nerdeyse şalvarımı ıslatacağım. (Sümbül Keloğlan’a seyircileri göstererek ayıp olacağını anlatmaya çalışır.) Sus diyorum sus. Çabuk dön arkanı. (Keloğlan sonunda Sümbül’ün ne demek istediğini anlamıştır. Çok utanmıştır. Seyirciye dönerek…) Aaaa ben sizleri unutmuştum. Şeey... çok özür dilerim (Utanmanın verdiği telaşla ellerini bırakınca şalvarı düşer. İç donu ile kalmıştır. Sümbül gülercesine anırmaya başlar. İyice utanan Keloğlan koşarak sahneden çıkar. Gülercesine anıran Sümbül sahnenin bir köşesine gidip yatar.)

2.SAHNE

(Sümbül, 1. ve 2. Hırsız)

(Yorgun ve karamsar görünüşlü iki kişi sahneye girer)

1.HIRSIZ = Of... of. Yorgunluktan ölüyorum.

2.HIRSIZ = Vay, vay, vay ayaklarım. Yürümekten nasıl da şiştiler. Daha fazla yürüyemeyeceğim.

1.HIRSIZ = Benim de, benim de. Hadi şuracıkta biraz dinlenelim.

2.HIRSIZ = (Sümbül’ü göstererek…) Şuna da bak, nasıl da yatmış.

Galiba o da bizim gibi işsiz. (Keloğlan’ın kaval ve tefini görür.) Aaa bak, bak ne buldum? Kimin acaba?


Telif hakkı nedeniyle tamamı verilememiştir.

İnternet üzerinden kitap olarak alınması ricasıyla.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Keloğlan'ın becerikli eşeği Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Keloğlan'ın becerikli eşeği yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KELOĞLAN'IN BECERİKLİ EŞEĞİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.