5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3428
Okunma

Gündüzlerin gece, gecelerin zifiri karanlık olduğu günlerden bir gün daha...Aşinadır yürek bu karanlıklara.Her ne kadar karanlıklar gizlese de günahları, en büyük günahlar yine de geceleri işlenir.Geriye de kalan hüsran ve hüzünlerdir.Sebep sonuç ilişkileri diye geçiştiremezsiniz.Buruktur, kanı çekilmiş gibidir beden, buz kesmiştir, ceset soğukluğundadır..Hıçkıra hıçkıra ağlamak istersiniz, serde erkeklik var, erkekler ağlamazya...Yutkunur, düğüm düğüm olur boğazınız.Nefes almakta zorlanan bedenden ses çıkamaz.Ellerinizi yumruk yapar, cılız bedenin tüm gücüyle duvarları yumruklamak istersiniz.Duyulan tek ses "nedennnnnnn !"dir.Nedennnnnnnn?Yanıtını ne kendisi bilir ne de muhatabı.O muhatap ki uğruna can adanandı.Candan öte, can özüydü.Göz yaşı dökülendi...Yokluğunda var sayılan, yokluğunda birlikte olunandı.Önce o gelendi.O bir yana, dünya bir yana olandı.Ne oldu peki, ne değişti.Üstelik " sana öyle geliyor" denilirken.
Oysa; arkadaşlık ve dostlukların ondan daha iyisi bulunduğuna inanıldığında, öncekinin yeri doldurulamayan değil de, boşluk dolduran olduğu bilinmesine rağmen...Kabullenmek zor. Belki de insana koyan bu.Sindirememek.Görmek ama görmezden gelmek...Her olumsuzluklara bir kılıf bulmak...Onda kusur bulmamak...Olduğu gibi kabul etmek...Günahı ve sevabıyla...Böyle bir bağlılık belki de bağımlılık...Toz konduramamak...Ne varki yaşananlar ve gerçekler öylesine net ki...Bitiyorlardı.Bizler, ben’e çoktan dönüşmüştü.Ancak taraflardan biri "ben"den de öte olmuştur.Hayata bakışı, duruşu çok başkadır.Görülmesi gerekenleri göremiyor, kabullenemiyor, bardağın yarısının dolu olduğunu görmeye çalışıyordur.Hayatı ve insanları olduğu gibi kabul etmek doğasında vardır.Vaz geçemez bu alışkanlığından.Eskitilmişliği görse de kabullenmez.
Hoş görünün de bir sınırı vardır.Bu sınır netleşmediğinde ve tavır konulmadığında, gerisi sadece saflık, aptallık belki de enayilik olarak görülecek, öyle algılanacaktır..Bilmedi bunu.Sonunda da hüsran ve hüzün kaçınılmaz bir gerçek olarak geçer karşınıza ve tüm heybetiyle sırıtır.Bitirirsiniz yüreğinizde, beyninizde.Öyle zannedersiniz.An gelir en basit bir olayla , beklenmedik bir zamanda çıkıverir karşınıza ve "buradayım" der.Hatırlamakta zorlanmazsınız.Unutulan hatırlanır.İçiniz ürperir.Titrersiniz. Her ne kadar psikolojide insanın çektiği acılardan zevk almasının bir hastalık olduğu söylense de, o; izahta zorlanır.Yürek sancısının değil, göz yaşı sorunu olduğunu...
"Doymayacağını bildiğin yerde, açlığını belli etme " der ve açar gözlerini...
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
"Sevgi ile tanışmış olanların, yüreğinde sevgi tomurcuklarının açmaları, ve hiç solmaması için gerekli özenin gösterilmesi dileklerimle, sevgililer gününü kutlar, bir gün değil, her gün, aynı tazeliğinde korunup, geliştirilmesi temennilerimle, saygılar sunarım..."
Aydın
Ist.12 Şubat 2011