- 1509 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİL(E)MEDİĞİNİZ AŞK
Yürü bre yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün…
Anladım…
Anladım ki derya içre olan mahiler hakikaten deryayı idrakten yoksunlar. Ve ben, yani maşuk, sefiriyim bütün aşkların… Ne yana ne yöne gidersen git, çıktığın her yolculuk kendine, özüne seyahattir akleyle bunu ey kâmil insan! Arzı temaşa eylersin nafile zira sendedir özü âlemin. Aşk bir seferdir bilinmeyene yoktur dil koymayan ölümüne, bağlanmayan körü körüne, yalvarmayan aşkın özüne…
Bi-kusurdur ya en güzel olan; kolaydır sevmek onu zordur hatasını yol edip sevabını sadaka eylemek beşer olanın…
Aşka ne diye sıfat ararsın bre cahil?
Muhtaç mıdır sendeki sıfata?
Tarifi ezelden mümkünsüz; vadesi ebedi hükümsüz: Kundaktaki sabidir aşk, kardaki kar/delen, gündeki güneş, dildeki ateş, yaşanmadan çözülmeyen sır, Mevlana’yı döndürendir aşk; Şems’i divane eden, Hallaç’ı dara çeken, Züleyha’yı Yusuf eden, velhasıl: " Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp, bir gönül kapısına dayanmaktır aşk"
"Herkesin bir derdi var durur içerisinde " Derdim kendimedir. Derman derdimdedir. Yokluğadır menzilim. Mademki topraktı özümüz güneşe serin beni, kurutun, sonra parçalayın… Kendi toprağında parçalanmaktır aşk; benlik zannı değil hiçlik bilincine vakıf olmaktır…
Kulak verin Su ile Çiçeğin aşkına. Haddime yük eylemem kimseye söz satmayı, anladığınız kadardır söylediklerim. Aşka bir de bu pencereden bakın. Bir de bu çığlığa kulak kesilin…
Günlerden bir gün Çiçekle Su yolda karşılaşır, tanışır ve arkadaş olurlar. Gel zaman git zaman arkadaşlık ilerler aralarında. İçten muhabbetler, samimi sözler… Çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, âşık olmuştur Suya. Çiçek hayatında ilk defa âşık olmuştur birisine ve sermesttir Suyun aşkıyla. Öyle ki etrafa kokular saçmaya başlar, " Bende’nim ey Su hatır-ı aşkın için bu misk-i amber" Öyle bir zaman gelir ki, artık Su da içinde Çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Aşkın baygınlığı sarmıştır dört bir yanı… Çiçek pervanesi olur Suyun. Öl dese ölür yolunda, kes dese keser kökünden kendini. Su ise mağrur hiç oralı olmaz… Gün doğar, gün batar, ay yılı doğurur, mevsimler halinden muzdarip nedir bu Çiçeğin derdi cefası… Dayanamaz artık Çiçek bu naza, çıkar karşısına Suyun " seviyorum seni Suyum, su içinde susuzum " Su oralı bile olmaz akar gider yatağına… Çiçek bir daha çıkar karşısına Suyun, " Derdim derdindendir. Talibim ızdırabına, talibim sana, sen varsan varım ben, yoksan neyim ki ben? " Su da dayanamaz bu duruma " Ben de seni seviyorum " Der. Aradan zaman geçer ve Çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Bir ölüm bekleyişidir bu evveli ahirinden belli…
Hangi yürek dayanır aşkın denizinde yelkensiz kalmaya… Dayanamaz Çiçek rüzgârsızlığa…
Çiçek aylak, Çiçek bertaraf, Çiçek sabrına küsmüş son kez çıkar Suyun karşısına " Seni seviyorum " Der. Su, mağrur bir edayla " Dedim ya ben de seni seviyorum "…
Üç vakte kadar Çiçek düşer yataklara. Rengi solmuş, dili kurumuş, gövdesi incelmiştir: Hastadır Çiçek. Duyar duymaz yanına gelir Su, başında bekler sevdiğinin. Çaresi dünden tükenmiştir, ölecektir Çiçek, yakındır salası. Son bir nefesle dönüp Suya der ki: "Seni ben, gerçekten seviyorum."
Hekimler çağırır su, "Tabip bul çare kurtar sevdiğimi, yarsız koma beni, aşksız koma beni…" Tabip ne çare, merhem ne çare…
Sorgu sual eder Su tabibe " nedir hastalığı, yok mu çare? "
Tabip döner Su’ya ve der ki : "Yok bir hastalığı. Bu çiçek sadece susuz kalmış, suya hasret kalmış "
Derdinden dağları aşmış Su.
Derdinden taşlar parçalamış, içi oyulmadık bir tek kaya bırakmamış önüne gelen…
Öyle bir küsmüş ki hayata, içine girmediği kalıp kalmamış, gördüğü bütün kirleri temizlemiş… O günden beri diyar diyar dolaşmış nafile bulamamış Çiçeğini…
Yarsız kalmış, aşksız kalmış…
"Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde… " ( Şems)
AZİZ ÖZGÜ