- 3964 Okunma
- 63 Yorum
- 0 Beğeni
İRİN DOLU YARALAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İRİN DOLU YARALAR
İkinci şark hizmetim, Erzurum’a çıktı. Sene 1981. Ülkemdeki belirsizlik tüm hızıyla devam ediyor. 12 Eylül ihtilalı her tarafı kasıp kavuruyordu. Bizim meslekte, görevini hatasız yaparsan, yükün artar eksilmez. Nerede bir aksaklık varsa komutanlık beni
Oraya koşturuyor. Yeni görevim 5 nolu askeri cezaevi müdürlüğü.
Ordu evinde kalıyorum. Mesai mevhumu yok. Gece yarılarına kadar çalışıyorum. Bazen de makam odamdaki çekyat üzerinde elbiselerimle yatıyorum.
Cezaevinin, 184 mevcudu var. Davalar birleştirilmiş. Suçlu, zanlı hepsi benim sorumluluğumda. Ailemi getirmemiş, ortalığın sakinleşmesini bekliyorum. Gecem gündüzüme karışmış, ne doğru dürüst uyuyor, ne yemek yiyor nede kendime bakıyorum. Banyo yapma zamanım bile kısıtlı.
Hapishanede çok sıkı bir güvenlik var. Ziyaretçi yasak, etraftan kuş uçurtulmuyor. Yardımcılarım yüksek okul mezunu erlerdi. Hassas ve riski yüksek bir görev, eşim ve çocuklardan uzak tüm mahrumiyetler içindeyim. Moralim bozuk elimden geldiği kadar ayakta durmağa çalışıyorum.
Erzurum’un çok soğuk günleri, odamda siyah beyaz televizyonu izliyorum. İçeri giren askerim:
“Komutanım size söylemiştim. Yine o adam geldi.
Karşıda bekliyor. Sürekli burayı gözetliyor, dünde gelmişti”
“Kim o”
Pencereden bakınca tel örgülerinin önünde yaşlı uzun boylu birini gördüm.
“Bu kişimi”
“Evet, komutanım bu”
“Ne işi var ki orada çağırın gelsin bakalım kimmiş?”
İçeriye girince altıgen şapkasını çıkardı. Çok üşüdüğü belliydi. Beyaz saçları sakalına karışmış. Altmış, yetmiş yaşlarında biri. Uykusuz ve yorgun hali hemen göze çarpıyordu. Bana bakarak:
“ Adım Nuri Cevher Ordu’luyum rahatsız ettim. Komutan Evlimisin? Çocuğun var mı?
“Evet, amca evliyim iki çocuğum var buyur otur.”
“Çok iyi Allah bağışlasın benimde dört çocuğum var. Birisi buradaymış. Epeydir haber yoktu. Onu görmeye geldim.”
“Otur bakalım amca, bu ne acelen çocuklar bize çay getirin, biraz nefes al. Oğlunun burada olduğunu ne biliyorsun olsa bile, ziyaretçi kabul edilmiyor.”
Nefes alması değişti. Elleri titremeye başladı. Tuttuğu çay dolu bardağını yarı döküyor yarı içiyordu.
Ayağa kalkarken elindekileri sehpanın üstüne koydu. Bende koltuğumdan kalkmış ona bakıyorum. Birden yere eğilerek ayaklarıma kapandı. Ağlayarak:
“Etme komutan sende bir babasın, oğlumu günlerdir arayıp soruyorum. Yemek içmek haram oldu. Gece gündüz yoldayım. Oradadır, buradadır diye arayıp duruyorum. Bak ayaklarına kapandım. Dünya gözüyle bir daha göreyim elini ayağını öpeyim. Anası çok hasta bir haber götürmezsem kahrından ölür. Seninde evlatların var. Benim yerimde olsan sende aynısını yapardın bir saniye görüp helalleşelim. Sakın olmaz deme”
Şaşırdım. İçim ezildi. Nutkum tutuldu. Ellerinden tutarak ayağa kaldırdım.
“Dur amca olur mu? Ne yapıyorsun, beni çok üzdün, lütfen otur sakin ol… Oğlum su getirin amcanın çayını tazeleyin”
Oturduğu koltuğa külçe gibi yığıldı. Bakışları donuk,
Gözlerinden yaş sicim gibi akıyordu. Ellerini yumruk yapıp dizlerine, göğsüne vuruyor. Sesi hüzün dolu nefes almada güçlük çekiyordu.
“Allah aşkına kulun kölen olayım, yalvarıyorum. İnsan evladıysan yavrumu bana göster. Bir saniyede olsa yeter. Veya beni de tutukla yanına koy”
Askerlerimle ben, bu durum karşısında donup kalmıştık. Hepimiz ağlıyorduk. İçim daralmış, dilim damağım birbirine yapışmıştı. Masada su dolu bardaktan biraz içtim. Sesimde titriyordu:
“Amca hele otur ağlama, bak hepimiz ağlıyoruz. Perişan olduk. Biraz müsaade et, elimden geleni yapacağım.”
İnsanım. Babayım. İçim ezilmiş. Yıkık vaziyetteyim. Ne olursa olsun diyerek:
“Amcayı yan odaya götürün oğlunu da bana getirin”
İçeriye yirmi, yirmi beş yaşlarında zayıf kısa boylu biri girdi. Gözlerini kısmış ne var der gibi etrafına bakıyordu.
“Adın Ali mi?”
“Evet”
“Fatsa’ lımısın?
”Evet”
“Baban ziyaretine gelmiş. Yasak ama çok ısrar etti. Kısaca görüş”
“Benim anam, babam yok. Ben onları defterimden sildim.
Ben davamım çocuğuyum. Görüşmeyeceğim.”
Gerildim. Sorularıma küstahça cevap vermesi beni çileden çıkarmıştı. Kan beynime sıçradı. Dişlerimi sıkarak üzerine yürüdüm. İki elimle koltuk altlarından tutarak havaya kaldırdım. Ayakları yerden kesilmiş, debeleniyordu. Duvara yasladım. İkimizde hızlı, hızlı soluyorduk. Gözlerim, gözlerinin içindeydi.
“Şerefsiz, bu adam aylardır seni arıyor. İki gündür bu ayazda dışarıda bekledi. Zorla buraya gelip ayaklarıma kapanarak seninle görüşmek istedi. Sen onu reddediyor, görüşmek istemiyorsun.
Bu nasıl ideoloji bu nasıl düşünce bu nasıl evlatlık sen nesin kendini ne zannediyorsun. Bu yaşına kadar ne yaptın. Sırtlarına kene gibi yapışmışsın, baban getirmiş. Anan pişirmiş. Hayatını kurtar. Eline ekmeğini al işte o zaman davana sahip ol. Savaşını o zaman ver. Bu yaşına kadar, onlara üzüntüden başka ne vermişsin, şimdide duygularını darmadağın ediyor. Diri, diri mezara gömüyorsun.
Benim asabımı bozma baban yan odada seni bekliyor. İçeri girince elini öpüp ona sarılacaksın ben yanınızda olacağım. Eğer yapmaz onu üzersen seni başka yere naklettiririm. Ve anandan emdiğin sütü burnundan fiti, fitil getiririm. Hadi toparlan beraber gidiyoruz.”
Hırsla yere bıraktım. Hiçbir şey söylemedi. Odanın kapısını açınca ayakta duran yaşlı adam, ağlayarak:
“Oğlummm”…
Diye ona bir sarılışı vardı ki, görmek gerekti.
Göğüs kafesini yarmış, yere düşen yüreğinin bir parçasını koptuğu yere yapıştırıyordu. Yeni doğmuş yavrusunu yalayan bir ceylandı. Tutuyor. Öpüyor. Kokluyor, bağrına basıyordu. Kapıyı yavaşça örterken içeriden yavrum, kuzum, oğlum, bir tanem, canım, kurban olurum sana, şükür, yaradanaki, seni gördüm, sesleri geliyordu.
İsyanım büyüktü. Yok, olup bitmiştim. İçimden peş, peşe bir şeyler kopuyordu. Bu hallere düşen gençlere yandım, kavruldum.
Öfkeyle masamdaki telefona sarılıp eşimi aradım. Sesim titriyordu. Çocukları sordum. Uzay okulda, Tolga uyuyor dedi. O, an onları o kadar çok görmek istedim ki. Yanlarında olup,
İkisinede doya, doya sarılıp, koklamak tek isteğimdi…
YORUMLAR
Diye ona bir sarılışı vardı ki, görmek gerekti.
Göğüs kafesini yarmış, yere düşen yüreğinin bir parçasını koptuğu yere yapıştırıyordu. Yeni doğmuş yavrusunu yalayan bir ceylandı. Tutuyor. Öpüyor. Kokluyor, bağrına basıyordu. Kapıyı yavaşça örterken içeriden yavrum, kuzum, oğlum, bir tanem, canım, kurban olurum sana, şükür, yaradanaki, seni gördüm, sesleri geliyordu.
İsyanım büyüktü. Yok, olup bitmiştim. İçimden peş, peşe bir şeyler kopuyordu. Bu hallere düşen gençlere yandım, kavruldum.
Öfkeyle masamdaki telefona sarılıp eşimi aradım. Sesim titriyordu. Çocukları sordum. Uzay okulda, Tolga uyuyor dedi. O, an onları o kadar çok görmek istedim ki. Yanlarında olup,
İkisinede doya, doya sarılıp, koklamak tek isteğimdi… değerli ağbeyim yine ustalığını yazınızda tekrar kanıtlamışsınız...
yazının finalide muhteşem olmuş....Alllah bütün insanlarımızı ayırmasın doğru yoldan....saygılarımla..
Diye ona bir sarılışı vardı ki, görmek gerekti.
Göğüs kafesini yarmış, yere düşen yüreğinin bir parçasını koptuğu yere yapıştırıyordu. Yeni doğmuş yavrusunu yalayan bir ceylandı. Tutuyor. Öpüyor. Kokluyor, bağrına basıyordu. Kapıyı yavaşça örterken içeriden yavrum, kuzum, oğlum, bir tanem, canım, kurban olurum sana, şükür, yaradanaki, seni gördüm, sesleri geliyordu.
İsyanım büyüktü. Yok, olup bitmiştim. İçimden peş, peşe bir şeyler kopuyordu. Bu hallere düşen gençlere yandım, kavruldum.
Öfkeyle masamdaki telefona sarılıp eşimi aradım. Sesim titriyordu. Çocukları sordum. Uzay okulda, Tolga uyuyor dedi. O, an onları o kadar çok görmek istedim ki. Yanlarında olup,
İkisinede doya, doya sarılıp, koklamak tek isteğimdi…
Şimdi ben daha derin bir idrak içerisindeyim...
Daha derinden hissediyorum insanın yüreğindeki yitik yanları...
Daha iki hafta önce şakalaştığım,terini sildiğim kardeşimi...
Yıllar önce Beşiktaş-Antalya maçını omuzumda seyreden...
Her gol'de sırtımda zıplayan o küçük adamı...
Altı kez nasıl haykırdığını anımsayarak...
Kaybettiğim ..
Ellerimle Rahmet-i Rahmana gönderdiğim en küçüğümü kaybettiğim zaman...
İnsan kolay gidiyor..
Sevdiklerimizi kaybederken içimizi acıtan yokoluşların geride bıraktığı nedamet duyguları..
Ve kambur gibi omuzumuzda kalan "keşke"'ler...
Tacettin ağabey çok görmüş...çok yaşamış ,tecrübeli bir insan..Belli.
Bizimle paylaştığın için sağol ağabey...
Bizi aydınlattığın için.
Saygı ile..
ABİM YAZAN KALEMİN HİÇ KIRILMASIN YÜREĞİNDE ASLA KIRILMASIN SAKIN OKUDUĞUM ESER SÜRÜKLEYİCİ HER SATIRINDA BİR ALINTERİ GÖRÜYORUM VE GÜNE YİNE GÜZEL BİR ESERİNİZLE DÜŞTÜĞÜNÜZ İÇİN ONUR DUYDUM SİZİ GÖNÜLDEN KUTLAR KANDİLİNİZİ KUTLAR DUA VE DİLEKLERİNİZİN KABUL OLMASINI DİLERİM SAYGILARIMLA ALLAHA EMANET OLUNUZ
SELAM ABLAM YİNE HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ YÜREĞİMİ DAĞLAYAN BİR YZINI OKUDUM ABLAM O GÜZEL YÜREĞİN VAR OLSUN MEVLAMDA SENİ BUNALTMASIN NE GÜZEL BİR YÜREĞİN VAR ABLAM KEŞKE HERKES SENİN GİBİ MERHAMETLI OLABİLSE HER YAZINI OKUDUĞUMDA SENİ DAHA ÇOK SEVYORUM ABLASININ BİTANESİ ALLAH SENDEN RAZI OLSUN EVDE YOKTUM OKUYAMADIM BU GÜN GÖRDÜM VE OKUDUM KANDİLİN VE SEVG,L,LER GÜNÜN KUTLU OLSUN ABLACIĞIM KUTLARIM GÜZEL YÜREĞİNİ SEVGİ İLE KAL
Üstadım şu yorgun halimle okuduğuma hiç pişman olmadım.Harikaydı.Günün seçkisi olması çok normal.Saygılarımla...Eren
Tacettin bey sizin anılarınızı okumak diğer arkadaşlarım gibi bana da hep keyif veriyor.
Tebrikler bu güzel paylaşım için, gecikme için özür dilerim.
Yirmi gündür eşimle birlikte dişlerimizin tedavisi, eskiyen köprülerin yenilenmesi için hastanelere gidip geliyoruz.
İşimiz oldukça uzun sürecek, o yüzden siteye istediğim zaman giremiyorum, mazur görün.
Fırsat buldukça okumaya uğraşacağım,tekrar tebrikler, selam ve saygılar.
Değerli Tacettin üstadım,
o yaşanan günleri, yılları düşününce, günün seçkisi olan yazınız sanki bir başka ülkeden bir başka yetkiliden söz ediyor gibi geliyor insana.
Koca ülkede bir Tacettin komutan çıkmış. Daha doğrusu bir İnsan tacettin çıkmış.
Keşke öyle bir Tacettin de Metris'te, Diyarbakır'da, Buca'da, Adana'da, İzmit'te olsaydı. Bir tanecik de olsa olsaydı keşke.
Rüya gibi bir şey bu okuduklarımız.
O mahkum çocuğun anne babasıyla ilgili söyledikleriyse, nasıl ki o dönemde bir tek Tacettin bey çıkmışsa, o gençliğin arasından da olabilir ki bir tek böyle düşünen biri çıkmıştır. Kaldı ki hangi psikolojiyle hangi ruh haliyle onu söylemiştir bilemiyorum. O gençliğin topluma, aileye, ülkeye, geleceğe nasıl baktığı, ne düşündüğü bilinmekteiken, henüz belki de ergenlik çağından bile kurtulamamış belki 19 belki 21 yaşındaki bir çocuğun söylediklerini genellemek çok doğru olmaz. Hele bunu bir ideoloji ile bağdaştırmak daha da haksızlık olur sanırım.
Bunlar uzun konular be üstat.
Oysa ben sadece güne düşen yazınızı kutlamak istedim.
Tebriklerimle
Saygı ve sevgiyle kalın...
tacettin yıldırım
baban getirmiş. Anan pişirmiş. Hayatını kurtar. Eline ekmeğini al işte o zaman davana sahip ol. Savaşını o zaman ver...
Evet haklisiniz hayatta henüz kendi ayaginin üzerinde duramayan birilerinin ne gibi davasi olabilir yok olmaktan yok etmekten baska neye yararlar,ancak ana babasinin yüreklerini yakarlar zarar üzerine zarara sebep olurlar insanlik adina.
Yine cok etkileyici bir ani
Yüreginize saglik ve tebrikler
Saygilarimla
türkiyede hastalık haline gelen
ama sağ ama sol ama dini ama la dini bütün yapılanmalarda
çocukları ilk önce ailelerinden kopardılar.
bir ideoloji çocuğa babasını inkar ettiriyorsa
bu planların dışarıda aynı kalemle yazıldığı çok belli
çok sevgimle
harikaydı
tacettin yıldırım
Bu yüreği nasıl korudunuz değerli dostum?Bazı mesleklere yorulmadan uyum gösteren yürekler vardır...Bazısı zorunluluğu kanayarak idame ettirir ki zamanla yaraları kapansa irinleri saklı kalır.İnsan yürekli güzel dostum,yüreğinizi en saf sevgimle öpüyorum,iyi ki varsınız.Büyük saygımla kutluyorum sizi.
tacettin yıldırım
Anneleri ve babaları Rabbim böyle olaylarla sınamasın ne zor yıllardı. O günleri yaşamayan insanlar efsunlu zamanlar zannediyor okudukları kitaplardan ve izledikleri yalan yanlış filmlerden esinlenerek.
İyi ki güne gelmiş bu anlamda kutlarım seçkiyi ve yazarı.
Olay anlatımı o kadar canlı ki her bir kahramanın nefes alışı duyuluyordu.
Yeniden kutlarım Tacettin bey , saygıyla
tacettin yıldırım
Yüreğine saüğlık ağabey.yazınız tam bizim kuşağı anlatmış.yazınız okuyunca bende duygulandım.Darağçlarında can veren insanlar gelldi gözümün önüne,Yanımızda bıçak darbeleriylr öldürülen Mehmet'LER GELDİ GÖZÜME.CAN VERİRKEN ÇARE BEKLEYEN BAKIŞLARA ÇARESİZ KALDIĞIMIZ GÜNLER GELDİ GEÇTİ GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN.YAŞA,VAR OL,NUR OL
tacettin yıldırım
Komutan bu ceza evi Kars kapı cezaevimi yoksa eğer orasıysa nerden bildiğimi sorma.
Ben olsam bu anımı kaleme almakta zorlanırdım
Eğer bu ceza evi söylediğim gibi kars kapı ise yazılacak çok anın olması gerek
Baba yüreği bu tüm babalar bilir bilmeyen çok azdır
O yıllarda kandırıldığımızı anlamayacak kadar kanımız kaynıyordu.
Kutlarım sizi.......selametle
tacettin yıldırım
Kalem de ağlar,mısralar da titrer ve akar hayat..
İşleyen kalemin olduğu odaya mezar sessizliği gelmez zaten;ağlayan ve ağlatan varsa..
Gurbet..Gurbet..Gurbet..
Arkana alsan önünden sarılır ve belkemiğin acı acı sarsılır..
Gurbet,tutunabilenler için sarsıntı değil,sabır kakülünü okşayan bir talihlinin son bestesidir..
İlkler hep geride kalmışken,
Gönlünüze sağlık efendim,bize bir gurbet tatlısı yedirdiğiniz için..
Kalem ile,
Gürsel ÇOPUR.
ne yapsak da anne babanın hakkını ödeyemeyiz ve biliyorum ki anne baba olmadan onların yaşadıklarını anlayamayız.
Teşekkür ederim abicim , bir kez daha gittim babama sarıldım.bana verdikleri , eskilerimi ve şu an da nefes almam için kurduğu dünyamı , ne yapsam ödeyemem hakkımı.
kaderci bir insan olarak yaşanabilecek her şeye alışılacağını biliyorum ama insan yüreğini hep temiz tutmalı, kin olmamalı.
ne olursa olsun bizi bu dünyaya getirmeye vesile olan insan lara borçluyuz.
diyeceğim o ki ? rabbim hayırlı evlatlar nasip etsin tüm anne babalara...
sevgi ile...
tacettin yıldırım
eMİNeYZAMAN
önemli olan burda olmak...ve hep gururla abicim :)
Komutanım, yazınla deştin yine ana yüreklerimizi. Gözlerim ıslak ıslak şimdi. Anne ve babalar nasıl düşkün evlatlarına. Evlatları okusun adam olsun diye yapmadıkları iş kalmıyor. Ama gel gör ki bazı yolunu şaşırmış evlatlar ne idiği belli olmayan idealleri için ana babasını hiçe sayıp hayatı boş veriyorlar.
Yine damardan girmişsin kutluyorum.
saygımla...
tacettin yıldırım
Oğlummm”…
Diye ona bir sarılışı vardı ki, görmek gerekti.
Göğüs kafesini yarmış, yere düşen yüreğinin bir parçasını koptuğu yere yapıştırıyordu. Yeni doğmuş yavrusunu yalayan bir ceylandı. Tutuyor. Öpüyor. Kokluyor, bağrına basıyordu. Kapıyı yavaşça örterken içeriden yavrum, kuzum, oğlum, bir tanem, canım, kurban olurum sana, şükür, yaradanaki, seni gördüm, sesleri geliyordu.
Offffffffffffff be komutanım yüreğim yandı yüreğim acıdı. Göz yaşlarına boğuldum okurken.......İşte analık işte babalık böyle birşey. Evlat için insan her şey yapılır. Kaleminiz var olsun.
süper anlatmişsınız yüreğinize emeğinize sağlık. Vede insanlığınızı tebrik eder asker selamı duruyorum. Var olun her daim.
Kalbi güzel mert insan. Saygılar Selamlar. Allaha emanet olun...
tacettin yıldırım
bir insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş...
girmesene siteye,yok nevar ne yok diye bakacakmışım..bir kaç gün daha beklesene..
Kızım bir haftadır İstanbul'da...iş peşinde ,aş peşinde ...tam da özlemişim ,burnumda tüterken,
böyle hüzünlü bir şey okumak bana zor geldi.yine boğazımda düğümlendi hüzünler, nemlendi gözlerim.
Usta yazısı çok belli oluyor kalemine sağlık. teşekkürler yine teşekkürler...sğlıcakla kal...seni de özledim yaaa...hadi buluşalım artık!!!!
tacettin yıldırım
“Oğlummm”…
Diye ona bir sarılışı vardı ki, görmek gerekti.
Göğüs kafesini yarmış, yere düşen yüreğinin bir parçasını koptuğu yere yapıştırıyordu. Yeni doğmuş yavrusunu yalayan bir ceylandı. Tutuyor. Öpüyor. Kokluyor, bağrına basıyordu. Kapıyı yavaşça örterken içeriden yavrum, kuzum, oğlum, bir tanem, canım, kurban olurum sana, şükür, yaradanaki, seni gördüm, sesleri geliyordu.
İsyanım büyüktü. Yok, olup bitmiştim. İçimden peş, peşe bir şeyler kopuyordu. Bu hallere düşen gençlere yandım, kavruldum.
VALLAHİ GÖZYAŞLARIM SEL OLDU :((( BU NEKADAR ACI VEREN BİR ÖYKÜ EVLATLARIMIZ HER ŞEYİMİZ ONLARI KİRLİ EMELLERİNE ALET EDİP ATASINI GÖZDEN ÇIKATMA DERECESİNE GETİREN İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYAN CANİ YÜREKLER KAHROLSUN.GÖZLERİMİN ÖNÜNDE CANLANDI O MANZARA ,RABBİM EVLATLARIMIZI TÜM KÖTÜ NİYETLERDEN KORUSUN.BENİ AĞLATTINIZ BEN SİZİ TEBRİK EDİYORUM , DUYARLI İNSANLIK SEVGİSİ DOLU YÜREĞİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK DEĞERLİ DOST ERDEMLİ İNSAN.ALLAH YAVRULARINIZ BAĞIŞLASIN.YENİ BİR ÖYKÜNÜZDE BULUŞMAK UMUDUYLA SELAM SAYGILAR.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
Ne zaman bilgisayardan uzak kalsam böyle harikalar çıkıyor.Edebiyat defteri hastalığı hepimizi tutuyor.Okuyupta duygulanmayan var mı bilmiyorum.Ben genelde anıları yazıyorum ve yaşanmışlıkların anlatılmasının tadını başka hiçbirşeyde bulamıyorum.
Anne baba olmak gerçekten zor.Bir yazı yazmıştım sonra sayfama koymaktan vazgeçtim.Ben bir TERÖRİSTİN ARKASINDAN ağlayan anne ile saatlerce ağladım.Hani hep lanetler yağdırırız ; şehitlerimiz için üzülürüz ve hep şehitlerimiz için ağlarız.Önce teröriste ağladığım için kendime kızdım.Sonra BEN ANNEYİM anne olarak pislik içinde ölen bir insana ağladım o an o insanın nkandırılmışlığına insanca yaşamasına izin verilmeyişine.Şimdi bu yazı bana o anı anımsattı.Evlat ne yaparsa yapsın ana baba görmüyor.
Böyle acıda olsa güzel anıların devamını diliyorum.
Selam ve sevgilerimle
tacettin yıldırım
kocakurtsoylum
tacettin yıldırım
Babaların, Anaların çoçuklarına olan düşkünlüğünü kıvrak kaleminizle çok güzel ifade etmişiniz.
Ben bir başka açıdan bakacağım.
Oğlu bu duruma düşünceye kadar, bu baba neredeymiş?
Oğlu olduğu, aklına yeni mi gelmiş?
Oğlunun bu duruma düşmesinde hiç mi kabahati yok?
.....
Çoçuklarının yetiştirilmesinde ihmali olan anne ve babaların
sonradan merhamet dilenmelerine kızıyor ve
çocuklarına düşkün olduklarına inanmakta biraz zorlanıyorum.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrikler.
Saygılarımla.
tacettin yıldırım
evet komutanım
bu hikayeyi okumaya başlayınca içim titredi sona yaklaşınca içim iyice doldu son moktanda gözlerimin yaşına hakim olmadım.
içim yandı. bir yandanda gurur duydum yaptığın insanlık taktire şayandı komutanımda bu yakışırdi
sayfana saygımı bıraktım iyiki varsın selamlarımla
tacettin yıldırım
offf
içim acıdı be arkadaşım..
hani bazen derler ya işte ben oğlumu kızım defterden sildim falan diye..
o zamn hep derim ki Abdullah öcalanın annesi bile imralı yı mekan eyledi yavrusu orada diye..
evlat hiç bir şeye benzemez..
atamassınız satamassınız onu sevgisini..
sabah sabah hüzünlü ama alınması gereken mesajlarla dolu güzel bir sayfa okudum..
ama bana bildirmemişsin arkadaşım tesadüfen gördüm görmeseydim üzülürdüm lütfen haberim olsun..
biliyorsun yazı bölümü bildirileri gelmiyor.
paylaşım için yüreğine sağlık..
sevgi ile selam olsun dost.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
bizler çok şansız bir kuşatık
Kirli odakların ülkemiz üstüne kurdukları çirkin oyunlar yaşandı
ideolojik yapılanma adına nice ocaklar söndürüldü.Kardeşin kardeşi tanımadığı hatta öldürdüğü kötü günlerdi o tarihler
evladın babaya asi olduğu hiç bir kural ve etik değerlerin tanınmadığı şartlı kafaların şartlandığı acı günler...
Tanklar bu ülkenin sokaklarında palet döndürmedi gençliğin beyninde ve boyunlarında yürüdü...Yerle bir edilen ocaklar ve 2 milyona yakın insanın etkilendiği,insanların öldürüldüğü acı bir dönem yaşadık..Gencecik insanların darağaçlarına gittiği kötü bir dönem...
Yaşadığın o kötü olayı ben biraz daha değişik yorumlayacağım:Hiç bir evlat hiç bir baba bunu yapamaz..O gencin çaresizliğidir bence..Aileme dokunmasınlar,onları mağdur etmesinler diye öyle yola baş vurmuş olabilir.Yakınlarımıza yapılan akıl almaz hadiseleri bizzat yaşamış biri olarak bunu aanlayabilirm...
sabah sabah yine şakülümü kaydırdın zor topralarım bugün...Bütün kötülüklere rağmen çektiğimiz onca ızdıraba rağmen bu ülkeyi ve bu güzel insanları çok seviyoruz...
Bu arada benim bulunduğum hapisanede sen komutan yada gardiyan olmuş olsaydın şimdi belkide edebiyat defteri tacettin yıldırımı tanımıyor olacaktı...Sıktırırdım bacaklarına iki misket:))))ama şuna inanıyorum ki benim yattığım cezaevinde sen müdür olsan, bir kedi ile çuvalın içine koymazlar,merdiven dibinde unutmazlardı...yetkili olmak başka şeydir insan omak başka şey...
kanattı bu yazı ama olsun...gerçeklerle süslenmiş yaşadıklarımızdan harmanlanmış...kalemin var olsun koca adam...
tacettin yıldırım
hocam hadi demin demiştinizya remziye hanım (Kahır Atları Salarken Gökyüzüne)şirimi okuyunca içeriği resimi beni içten titreti bu şiir üzerine baika şiir okumyacağım yorumda yapmayaçağım ki birazdaha etsisinde tadını alayım . şimdi bende diyorum ki yazığınız hihayeyi sanhi ben yaşamış gibi gözlerimin önünde canlazdı her bir dizeler boğazem düğümlendi gözlerimden yaşlar döküldü o babanın evladının feryadıyla iç yanmasıyla ayaklarınıza kapanması ve sizlerin ordaki yaşaıklarınızı ben yaşamış gibi oldum hüzünlü bir gerçek hayat hikayesş lakin sizinde kaleminiz o kadar güçlü ki bizlere içtenlikle yansıtmışsınız evet bende bu hikaye üzerine şimdilik yorum yapmıyorum içimde ki histetiğim acıyı unutanakadar ve gözlerimde ki yaşlar kuruyana kadar tebrikler çok güzeldi
sayğılar.
tacettin yıldırım
Annemle aynı mahalledeyiz
ve hergün yanına gidip sohbet edip sonra koluma takarak bir sokak ötedeki abimlere götürürüm yavaşça
ve içim rahat işyerine huzurla gelirim.
Çocuklarıma ve etrafımdaki çocuklara nasihat veya duaa olarak bazen de bedduaa olarak derim k,
Allah herkese kendisi gibi evlat versin ...
Ne yazık ki bazen biz bazen de çocuklarımız bu acımasız davranışları yapıyoruz
.Önemli olan bunun farkına varıp doğruyu anlamak.
Ellerinize duyarlı yüreğinize sağlık ne mutlu size büyük bir iyilik yapmışsınız Sn Yıldırım
tacettin yıldırım
ağlat bakalım, ağlat.. nereye kadar.. eğer bir gün ben de sizi ağlatırsam hırsımı belki bir nebze almış olacağım..yeter Koca KOMUTAN..bak ben öyle mağrur mağrur baksamda dünyaya hassas adamımdır.. neyse..Tacettin Baba..demek o yıllarda aynı yerin havasını teneffüs ediyormuşuz..biz de babamın işi gereği o yıllarda Erzurum da bulunuyorduk.. şartlar çok kötü ydü..soğuk memleket ve arananların bulunamadığı yıllardı.. daha küçüktüm ama tüp olmadığı için sobanın üzerinde çay demlendiğini hatırlıyorum..bu işin bir buudu..
diğer taraftan o yıllarda hiç de bizim olmayan, dışarıdan ısmarlanmış ideolojiler uğruna ne canlar yandı, ne canlar.. işte insan ana babasını tanımaz hale gelişin tipik örneğini okuduk sayfanızda.. bu kadar iyi niyetli bir milletten bir o kadar canavarlaşmış bir hal içine girmişiz..biz biz olmaktan çıkmışız adeta..yine de insanlığın var olduğunu da sizin davranışınızdan anlıyoruz..inşallah daha rütbelilerin hışmına uğramamışsınızdır.. zira başta şu kelimeniz ---Bizim meslekte, görevini hatasız yaparsan, yükün artar eksilmez.--- çok manidar..ayrıca çocuğun o olayın akabindeki durumunu da merak ettim doğrusu.. neyse.. büyük yazıyorsunuz, vesselam.. tebrik ve saygılarımla sayın KOMUTAN' ım..sağlıcakla kalınız...
tacettin yıldırım
Rüyamı süslerde gözün, ellerin!,
Bir bana mı ırak tatlı dillerin?
Yüzünü andıran gonca güllerin,
Beyazı, pembesi, al’ı ağlıyor!........o muhteşem şiirinin adı bile AĞLIYOR du
ben daha alacaklıyım cano.....ve inanırmısın bir kaç damla göz yaşı .....beni çok rahatlatır....ve senide.....senin yorumun olmazsa yazım eksik demektir.....sevgiler allah yardımcın olsun.....
TACETTİN ŞİMDİ İNGİLTERE'DEYİM VE KIZIMLA OTURMA ODASINDA İKİMİZDE LAP TOPA BAKIYORUZ. BEN SENİN YAZINI OKUMAYA BAŞLAYINCA HER ZAMANKİ GİBİ BURNUMU ÇEKE ÇEKE AĞLAMAYA BAŞLADIM. KIZIM GELEREK ANNE NE YAPIYORSUN NİYE AĞLIYORSUN AL ŞU MENDİLLERİ SİL GÖZÜNÜN YAŞINI DEDİ. BEN DE TACETTİN YAPTI YAPACAĞINI BENİ GENE AĞLATTI DUR SANA DA OKUYAYIM DEDİM ÇOK DUYGULANDI HELE Kİ YAŞANMIŞ HİKAYE OLDUĞUNU ANLADIĞI ZAMAN
YÜREĞİMDE BİR ACI VAVEYLAYLA OKUYUP BİTİRDİM YAZINI. YÜREĞİN KALEMİN VAR OLSUN KARDEŞİM SEVGİLERİMLE
tacettin yıldırım
Yaşlılarımızdan dinlediğim;
(Hz.peygamberlerimizden birisi ama hangisi hatırlayamadım) Babası; "oğlum seni çok seviyorum" demiş. Oğlu da dönmüş;" ben de benden olanı severim baba" demiş.
O yüzdendir ki kendinden olan, anadan babadan daha çok seviliyor derlerdi.
Analık, babalıkfarklı bir duygu abi. Rabbim evladı olmayanlara da o duyguyu yaşatsın.
Senin gibi yufka yürekli birisi asker olursa, böyle çok ağlar... Senin anılarını okumak bir zevk...
Yüreğine sağlık abim. Sevgilerimle.
Sevgi Salman tarafından 2/10/2011 1:07:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yazılarınızı okumak bir ayrıcalık. Duygu sağnağı vardı yine. Çok etkilendim. Tebrik ederim. Saygı ve selamlarımla..
tacettin yıldırım
Ülkelerle birlikte insanlar da yaşıyorlar geçiş dönemlerini. Sizlerin yaşadıklarınız, biz siviller yaşamadık. Bizlerin yaşadıklarını da siz askerler, yaşamadınız. Hepimiz için zordu. Derin izler bıraktı. O babaya ne mutlu ki evladını bulabilmiş. Üstelik sizin komutanız altında iken bulmuş. Yaşanan, çok farklı olabilirdi.
Saygılarımla.
tacettin yıldırım
Ana- Baba kıymetini bilmeyen birine ne derseniz deyin anlatamazsınız. Hele ki beyinleri uyuşturulmuşsa. Yazınızdaki gibi. Evlat ne yaparsa yapsın, ana bab affeder. Allah'ın lütfudur. Allah herkese hayırlı evlatlar, hayırlı analar, babalar versin demekten başka bir şey gelmiyor elden. Yine duygu sağanağına tutuldum sayenizde değerli ağabeyim. Her yazınız ders niteliğinde bir şaheser. Sevgi ve saygılarımla...
Yaşam çok zor sınavlardan geçiriyor bazen bizleri...
Biliyorum ki en zor olanı ALLAHIN evlat ile terbiye etmesidir bir anneyi ve babayı...
Ders alınası içinde bir babanın, bir komutanın bir insanın ruhundaki o tarifsiz sancıyı ve sorgusunu okudum...
Kutladım efendim...
Saygımla...