büyümek:)
Şu film,fragmanı neler düşündürdü bana neler..aşk tesadüfleri sever...Sever mi sevmez mi,karşılaşmadım..Ama filmin ankara’da çekilmesi,benim de orda ilk aşk gibi sandığım ama,hala pişmanlığını yaşadığım, ilk biranın tadına baktığım,ilk iş çıkışları ankara’nın meşrutiyet cd,sakarya cd.’snde gezdiğim vs vs...birçok anı işte..İlk aşk sa,ve aşk da içini çeke çeke kavuşamamaksa, aşık olmuş hatta ölmüş bitmiş daha 19 yaşında genç bir kızken, acaba yaşasaydım nasıl olurdu diye hep özlemle,kızgınlıkla,öfkeyle,yani karmaşık duygularla andığım bir yer işte.. Kendimi soktuğum saçma baskılar, para kazanma telaşı ne acelem vardı ki, işte zaten hayat da böyleymiş.. Hep yaşama kavgası ve hep yalnız olduğunu yüzüne çarpa çarpa vuran gerçekler...İlk çocukluklar,ilk aşklar,ilk hayal kırıklıkları,ilk bitişler değil mi herşeye bizi hazırlayan..Son çırpınışlar hiç olmayacak elbette, öleceğimiz ana kadar.. Herşeyin farkında olarak yaşamak için,sanıyorum tökezlemek,düşmek, dizlerinin parçalanması gerekiyormuş..Gerçek güç de,o parçalanan yerleri onarırken ortaya çıkıyormuş..Ne tuhaf ki, anı öyle anlatılmaz bişey ki, birini hatırlarsın hem nefret ettirir,hem tebessüm ettirir, hem ağlatır...Aynı an da mimimklerini değiştirir velhasıl.Kendini farkettiğinde,kızarsın ağlattığı için,yine kendini farkettiğinde aslında ağlatırken, ne kadar çok şey öğrettiğini görürsün,iyi ki canıma okumuş dersin..Aşk iyi bişey olsa, herkesi aptallaştırır mıydı?.. Aklını başından alır mıydı..yaşamak için aklımızın başımızda olması gerekmiyor muydu?..
Yaşadıklarımdan öğrendiklerim, ertelememeyi, dersler almayı, bile bile yanlışlar yapmaktan vazgeçmeden sonuna katlanabilmeyi, ayakta kalmanın erdemini, istemediğinde ve istenmediğinde gitmeyi, gidince dönersen kendine ihanet edeceğini, yalan söylemenin yanlış olduğunu bile bile yalan söylemeyi, terazinin dengesi bir kez şaştığında neler yaşabileceğini, hem sevip hem sevmemeyi, gitmekle kalmak arasında durmayı, duygu denen meretin ne boktan olabildiğini, bu dünyanın herkese bazen dar geldiğini, çocukça telaşların ne kadar güzel olduğunu ve bunun gibi hem eksi hem artı birçok şey...
Düştüm parçalandım, korktum. Ne yapmalıydım. Yine düştüm, parçalarımı yapıştırmayı öğrendim.Yürekteki mertliğin parçaları yapıştırdıkça büyüdüğünü ayağa kalktığını gördüm.. şimdi artık düşsem de hem korkmuyorum hem de yapıştırmak için uğraşmıyorum. Çünkü artık onlarla yaşanabileceğini biliyorum...:)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.