YOKSULLUK GENETİK Mİ?
Ben yoksul bir bavulla gelmişim dünyaya, içi boş bir bavullun olmasına karşın çok da ağırdı yük; dünyanın tüm ağırlığı omuzlarımda sanki kendimi tanırken ve sorumluluğu hissederken anladım, bunca boş hayallerin çokça ağır olduğunu…
Yoksul bir ailenin ferdiysen büyümek belli başına bir sorunsal sorumluluktur ve büyürken seçili, elit ve besili çocukların gülüşlerini, oyun oynamalarını uzaktan izlerken, hayata eksik bir yanıyla geldiğini anlaman için bilge olmanız gerekmez. Eksiklik dedimse uzuvların eksikliği değil, varlık eksikliği demek istediğim.
Hayatta öğrendiğim kadarıyla içinde doğduğumuz zamanın belki ailemizin yoksul genetiğindendir miras olarak konacağımız. Hayat; acımasızlığın ve yokluk şartlarının ve yaşadıklarımızla ilişkilendirip yükleniveriyor; gene hayat devam ediyor olacak yol aldığımız sürece... Bazan yoksulluğun genetik olduğuna inanacağım geliyor nedense.
İlerileşimde zaman yolculuğunda bazen değiştirmeye çabalıyor olabiliriz kendi hayatımızı, kökten değişim olmazsa bu biraz zor olabiliyor
Hayat mı yoksa biz mi yaşamı değiştiriyoruz? Kaderizm diye bir olgu vardır hep bazen ne yaparsan yap hep yerindesin bazen de oturduğun yerde değişme uğrayıp kendini değişim içinde bulmuş oluyorsunuzdur.
“Yürü kulum” demişse eğer Allah yürüyorsun demektir tabi tüm hayatın nimetlerinden yararlanarak ve kolaycısından; hayat önüne sürülmüş fırsatlardır yediğin önünde yemediğin çöp kutularında. Başkaları mı? “Hayat ikiyüzlü” dersin. İnsanın insanda üstün yanı olmayabilir ama dünya malından yararlanmak eşitsizliği hep vardır, belki aklın akıldan üstün yanı vardır tüm bu eşitsizlik paylaşımlardan…
Hayatı asla ıskalama, ıskaladınsa bir kere artık kolay kolay kurtulamazsın. Herkes bir yükle adımını atar, sağ ve sağlıklı bir doğumla dünyaya.Gerisi hayat seni törpüleyip durur. Rüzgarın dağları, ormanları aşırdığı gibi zaman da bizleri aşındırırıyor...
2011/ DEĞİŞİM
YORUMLAR
Hepimiz boş bir bavulla gelip, boş bir çukura gömülüyoruz. Fark; o arada geçen zaman. Hayat, yaşam... Kimi varlıklarla sınanıyor. Kimi de yokluklarla. Kimi varlıklarının içinde yaşadığının farkına varmadan gidiyor çukura. Kimi yokluklarının arasında doğan güneşi, esen rüzgarı, öten kuşu algılayarak yürüyor yolu.
Sonuçta yol, aynı noktada bitiyor...
Saygılar.