bütün dünya dinlesek..
merak...
emma shaplin’in ,spente le stelle(yıldızlar gitmiş) namı diğer, la noche(gece)adlı şarkısının giriş bölümü..
bir kalp ritmi ile başlar ..bu sanki ilk dinlediğimiz şarkının,yani annemizin ana karnında duyduğumuz yürek sesi hatırlatmasıdır..ve devam eder şarkı...
uzmanlar, çok sık dinlenmemesini tavsiye ederler..özellikle gençlere..
uzmanlara göre, ana karnına dönme isteği yaratıyormuş...
düşünüyorum da, nesi kötü ? adına,"white noise" (beyaz gürültü) da denen, ana karnın sıcağına,yüreğin güzel ritmine dönmenin..
dışarının top,mermi,kavga,sevgisizlik,yüreksizlik,savaş naralarının nesi iyi ?
uzmanların istediği hepimizin cengaver olması mı?
dışarıyla mücadele, yürek seslerine kulak tıkamak mı ?
oysa, yürek sesini sık dinleme ;
tekrar ,yeniden güven,sevgi,huzur ortamı oluşturma isteği de uyandıramaz mı ?
merak ediyorum! şehrin sesini dinleyip kayd eden teknoloji..
topluca insan kalplerinin seslerini de kaydedemez mi?
bir isimsiz kahraman çıkmaz mı? ismi aşan..ismin özeline sıkışmayan..
içinde sen de yapabilrsin hatırlatması taşıyan..
düşünsenize;
kadın, erkek..
yorgun,hasta,olgun,kırgın,öfkeli kalpler..
neşeli,umutlu,atılgan genç kalpler..
pürüzsüz,saf kirlenmemiş çocuk kalpler..
ritmi"bozuk" kalpler..
ana kalbi..
sevgili kalbi..
sizin kalbiniz...
buz tutmuş ve karanlık kalpler hariç tabii...
beethoven ilk kez klasik müziğe 9.senfoniyle insan sesini katmıştı..
kimbilir belki biri çıkar..dünyanın "yaşayan" en büyük orkestrasını kurar..
hem de bu orkestranın maestrosu yok..kendiniz bile değilsiniz kalbinizin yöneticisi..
hani eskilerin irticalen dedikleri.. yani ,doğaçlama..
yani ,"kendiliğinden" ...
"o" oraya çıkan biri,oluşan müziğe de ,"yüreklerin senfonisi" dese..
ilk duyduğumuz ses ..ve "son" duyacağımız da kalp sesi..
sadece kulaklarımızla değil ,bütün vücudumuzla...
kalbimizin şarkısı bitmeden,
yeter bu kakofoni ...desek
"yüreklerin senfonisini" bütün dünya dinlesek ...
elbette biliyorum !
bu bir, deli* dilek...
şebnem
* yazının son bölümündeki dilek’ e ilâve "deli",
sevgili Yıldız A. Batkitar’ın
delilik üzerine güzel hatırlatmasına atfen :)