- 2434 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
MUTLUYUM BEN, MUTLUYUM…
Akşam saatlerini hep sevmişimdir. Herkes yatıp da el ayak çekildikten sonra, evimin sessizliğini sevmişimdir. O sessizlik ve yalnızlık içinde kendimle kalmayı, sohbet etmeyi, dertleşmeyi sevmişimdir.
İkinci çocuğumun doğumundan sonra, gün içinde, kendime zaman ayıramadığım yıllardan beri sevdalıyımdır; akşamın sakin saatlerine.
Şimdi, bir ana-kız kalmış olsak da evin içinde, kendime ayıracak saatlerim eteklerimden dökülecek kadar çok olsa da hala sağdığımdır, sevdalım saatlere.
Yine öyle bir zamanda, kuruldum koltuğuma, seyre daldım, gerdanlık misali şehrimin geceyi aydınlatan ışıltılarını.
“ Gece, aynı dün gece gibi “ diye düşündüm. Uzun zamandır, pek çok şey dün ile aynı değimliydi? Günler, birbirlerin kopyasıymışçasına geçip, gidiyorlardı. Tek yapabildiğim; sabah kalkış saatimi değiştirebilmekti. Sonrası… Sonrası, aynı bir önceki gün gibi yaşanıyordu.
Çok şikayetçi olmadığım bir durum olsa da, yine de, içten içe bir huzurluğum vardı, farkındaydım. Hani bazen, içinizde garip bir his oluşur? Her an bir şey ya da bir şeyler olacakmış gibi gelir? Farklı bir duygudur. Bir yürek çarpıntısı, nedenini bilemediğiniz? Bir heyecan, adını koyamadığınız? İşte, aynen öyle bir his vardı içimde, günlerdir.
Sanıyorum, asıl ismi Panik’ti o duygunun. Günler, geçip gidiyor ve ben sadece izliyordum. Kendimi her yokladığımda, akıl ve beden gücü olarak, kocaman bir liste oluşturuyordum: Yapabileceklerimin Listesi. Ama her seferinde, bu hayali listeyi yırtıp atıyordum, hayalimde. Sonuç; yine aynıydı. Hayat, böyle mi geçecek? Düşüncesinin karamsarlığı, alıveriyordu beni kollarına.
Güzel yanı hiç mi yok? Tabi ki var.
Endişeniz olmuyor. Ne olabilir ki? Nasılsa dünün tekrarı olacak.
Canınız yanmıyor. Kim yakabilir ki? Gününüz içindeki insanları tanıyorsunuz. Onlardan hiçbiri canınızı yakmaz.
Heyecan, yok.
Şüphe, yok.
Korku, yok.
Yok, yok… Hiçbir şey yok. Dönme dolap gibi. Hep aynı yöne, dön babam dön.
Bir motor sesi ulaştı kulaklarıma. “ Balıkçılardır “ dedim. Yasak olduğu halde, gecenin karanlığına sığınıp, avlanıyorlardı. Ses yaklaştı. Hayır, balıkçı teknesinin sesi değil. E, ne bu? Kuvvetli bir ışık yaladı yüzümü. Doğruldum. Daha dikkatli bakmaya başladım, geceye. Bir uçak. Evet, bir uçak. Denize doğru alçalarak geliyordu, karşıdan. Alçaldı, alçaldı. Aman Allahım! Düşüyor. Heyecanla fırladım yerimden. Neden bir dürbünüm yok ki? Nereyi arasam? Kime haber versem? Telaş içinde olduğum yerde zıplarken, uçağın denize düşme sesine kabartmıştım kulaklarımı. Patlama sesi? Yok. Neler oluyor? Işık, tekrar yaladı yüzümü. Ve uçak, havalanmaya başladı. Tam o sırada altından sallanan “şey’i” gördüm.
Bir su tankı!
Benim düşüyor sandığım uçak, yangın söndürme uçağıydı. Körfezden su almak için alçalmıştı.
Uçak, bana yaşattığı panik ve korkudan habersiz, söndürmesi gereken yangına doğru, hızla uzaklaşarak gözden kayboldu.
Açık kalan ağzımı kapatmayı akıl ettiğimde, aradan ne kadar zaman geçti? Bilmiyorum. Kalbim, deli gibi çarpıyordu, hala.
“ Heyecan arıyordun, değil mi? Al sana heyecan. Ne kadar sakin, tekdüze bir hayatım var diye şikayet ediyordun, değil mi? Aha da sana hareket.”
Salonu toparlayıp yatak odama doğru giderken, dünün tekrarı bir güne uyanacağımı bilmenin mutluluğu ile ceylan gibi sekiyordum, koridorda.
Eser Akpınar
03.02.2011
İzmir
YORUMLAR
Eser Akpınar
Sevgili Eser, ne güzel heyecan gelmiş gece gece hayatına.
Hele sekerek yatak odasına gitmen, mutlu olduğun anlamına geliyor bence.
Yanılmıyorum değil mi arkadaşım?
Sevgimle... Hep mutlu ol.
Eser Akpınar
Sevgilerimle.
şİİR GİBİ YAZIYDI, YORGUN RUHUMA VE VÜCUDUMA ÇOK İYİ GELDİ CANIM. eVDE OLMAK VARDI YA , ŞANSIMA KÜSEYİM. TEBRİKLER BİR TANEM. SEVGİLERİMLE
Eser Akpınar
Sevgiler, yüreğine arkadaşım.
bir görüntü......bir nesne......bir kelime....basit bir olay.....varsa elinde bir kalem o görüntüyü ölümsüzleştiren kurgu sıkıntısı olmayan dolu bir kalem.....yine bir güzellik saygılar
Eser Akpınar
Akşam saatlerini hep sevmişimdir. Herkes yatıp da el ayak çekildikten sonra, evimin sessizliğini sevmişimdir. O sessizlik ve yalnızlık içinde kendimle kalmayı, sohbet etmeyi, dertleşmeyi sevmişimdir.
bu sözler bana ait diye düşündüm bir an..çünkü bana o kadar aşina ve o kadar içimde ki hissediş ki..
kendimle kalmak ve kendimi özel hissetmek..
benim içinde çok önemli ve haz aldığım saatlerdir..
hele birde kocaman kupamla bir bitki çayı veya bir neskafe yapmışsam sigaramı da yanıma koymuşsam değmeyin keyfime..
rutinliğe gelince..evet bazen sıkılıyor insan belki dünün tekrarından ama geçmişte yorulan zihininde sanıyorum bu çok ihtiyacı var..
paylaşan yüreğini öpüyorum Aysel cim.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Hatice. Sevgilerimle.
Aynı tekdüzeliği bende yaşıyorum Eser Hanım...Ama ben sizin kadar güzel anlatamam tabiii..Bir gün herkes için 24 saat... Bana 30-40-50 saat geçmek bilmiyor...
Allahtan bu site varda okuyup yazıyoruz...Evim ana caddeşe bakıyor. Geçen gün yolda hafif bir kaza oldu. Üç gündür önüme gelene onu anlatıyorum...
Yazınızdan en fazla tadı ben alacağım heralde....
Selam ve Saygıyla...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Selamlar, saygılar.