PATOLOJİK AŞK
Sazların ılık bir haziran sabahı uluorta söze eşlik etmesini anlamak yetmiyordu.
Arabi edayla yüzüne baktığında kız, anlayamadı ilk başta neden öyle yüreğinin sızladığını. Oysa bunu anlamak yetiyordu.
Berfo öldü dün.
Aşkın bir cildinin yazdırıldığı adam yani.
En yakın arkadaşını bile sevdiğine kurban eden adam yani.
Ömrünü adamıştı dünya daki en çok sevdiğine..
Yetmedikçe daha da nema’landırdığı sevgisine..
Berfo’ca; Keje’sine..
Baran’ca; ömrünün müebbetine bedel üzüm gözlüsüne..
Keje’ce; ölümün suskun bekçisine...
"Gelevera deresi, iki dağın arası
Yüzünden silinmesin
Bıçağımın yarası"
....
Onunda gözleri maviydi o enstantane de. Çakırdı gözleri.
Berfo’nun gözleri yani..
Keje’ye hayatı zindan etmesini engelleyemeyen gözleri.
Bir gece yarısı candaşına kahpe bir muhbir edasıyla veda eden gözleri.
Yetim sevgisinin sahibine yakarışla çevrilen gözleri.
Ve sözleri vardı Berfo’nun...
“Neden beni ihbar ettin, neden..”
Diye sorduğunda en yakın arkadaşı Berfo’ya..
“Neden mi? Söyle bakalım Baran! Ben Keje’yi o kadar sevdim ki, onun için en yakın arkadaşımı ispiyonlayıp mahpusa attım. Söyle bakalım, sen bunu yapabilir misin? En yakın arkadaşını harcayabilecek kadar sevdin mi Keje’yi?
Diyen sözleri.
Matine de seyirciyi tek hamlede mat eden, Eşkıya’ya en ağır kurşunu indiren, Baran’ın dilini kemik gibi donduran sözleri.
Konuştuğunda Keje’nin yüreğini taş bağlatan sözleri.
...
Berfo öldü dün.
Baran’a gün doğdu, aşkın gazabı ortalıkta sahipsiz kaldı. Baran’ın kucağında suskun bir hasret yetim kaldı.
Ve bir de güneşe hasret Keje kaldı geriye yalnızca. Yamaçlardan aşağıya akan suskunluğun gölgesinde ömrünün tükenilmesine ses çıkarmayan, daima susan, ve sevgiye aynı zamanda susayan, ama deli gibi sevilen bir keje yalnızca.
Hatta deli gibi iki sevilen bir Keje yalnızca...
....
"Sevdiğim senin aşkın
Ciğerlerimi dağlar
Hiç mi düşünmedin sen
Sevdiğin böyle ağlar..."
Herhangi bir Fırat suyuna hasret kalmaklık ölüm işte.
Patolojik bir sevginin kaybını geçti dün haber bültenleri. Yalnızca sevmenin ihanete yetebileceğini ifade eden sözleri okudu haber spikerleri.
Ek yapmadılar Keje’ye dair. Sevgiyle ilgili herhangi bir şairin makes bulan röportajı da yoktu ekli haberlerde.
Mesela; Attila İlhan’ın “ben sana mecburum”unu kaynak olarak gösteremedi hiç biri.
Enderun alfabesine has bir edayla vtr siz bir haberdi sadece.
Spikerin makyajının etkisiyle girdi kulaklara o ses.
Berfo öldü dün.
“Dünyanın en kahpe aşığı; sevdiği uğruna arkadaşını satan adam, dün öldü.
Sevdiği ama sevilemediği, yaptığı açıklamada; sevilmenin en güzelini yaşadığım bu adamın cenazesine, mutfaktaki yoğun işlerim hasebiyle katılamayacağım” dedi.
“Neyine böyle sevmek be balacan”.
...
Keje dul kaldı.
“Koyumtrak renklerin çekim alanı, hafif mahsun tonların figüranı, fırat’ın tüm hanecivarlarının aşık olduğu kürt kızı, güzelliğiyle iki insanın canına mal olan Keje, dün dul kaldı.”
Yine de “Keje Baran’a kaldı” diyemedi ilgili kanalın anchorman’ları.
...
Sevgiye çıkan girizgahlarla ne kolay yüzleşiyor insan işte. Ne kadar seven varsa günaydınlığında sevgilerini re-organize etmek maksadıyla yeniden toplantı masasına üşüştüler dün.
Ve yeniden muhasip gözlemlemeyle karşılaştı bekçiler bir daha.
Herhangi bir kebapcı’dan söylendi akşam yemekleri.
Kuru bir ölümün tutanaklara geçirilmesine dair prosedürle yetinmeliydi memur.
....
“Oy dumanlar dumanlar,
Hep dağları sardınız.
Yüreğimin derdini
Duysanız ağlardınız.”
Demek ki sevdiğini esir de alsan, inine aslan da koysan, evladiyelik bir sıkımlık canını dahi ona katsan, yetmiyor sevgilinin sana “sevgilim” demesine ..
Yetmiyor seni sevmesine.
Aynalar; pas tuttu yüreğiniz.
Kavalı keklik mevzide yetim oysa
Aynalar kan kusturdu derdiniz.
Güneş alnınızdan ter akıttıkça.
Berfo öldü dün...