- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sorular
kargalar şiir söyler bazen, biraz bizim dünyamızdan biraz öteden...duymak için dinlemeyi bilmek gerekir, tıpkı bi insanı anlamak gibi.söylediklerinden çok söylemediklerini işiterek...
saat-gece-karanlık falan derken kelimeleri tüketen adamlara dönüşmek, kargayı da kavgayı da hayatın otobanında şerit yapar.kavganın da adı var, kendisi kafada tepişen filler...
parça parça konuşmak mı marifet, birden kusmak mı derdini?yoksa öğle vaktine kadar uyumak mı geceden, alır bizi kurtarır geceden?
sorulacak sorularımız kadar söylenmeyecek sözlerimiz var aslında.biz diye bahsetmemiz de sırf bizim gibi söylemedikleri olanlar olduğuna inanmamızdan değil mi zaten?
fuzuliye bile ortak oluruz yelkovan akrebi yakalamak üzereyken; "söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil..."
e şimdi ben bizi bıraksam da sadece akreple yelkovanı anlatsam ya, dediğimde de şarkılar bırakmaz yakamı.ille de ille sevmelerinden bahsetme diye.
bu gece çok şair anıp, az şiir anımsadım.az şeytan düşünüp daha çok melek gülümsemesi saymak istedim.ama yok mu ki temiz olmak için pisliğin içinden geçme şartı.en çok o kısma alışmak yoruyor adamı...
yazmak da yaşamak da aynı teldendir.kendin pişir kendin ye cümleler kurarsın, kendin yazar kendin okursun, kendin yaşar kendin olursun...işte sırf bu yüzden hikayelerin her zaman senin hikayen olur...
tüm bunları söylerken bi detay var ki en çok insanın kendi kendisini kırmasına sebep olan, o da şöyle söylenir ancak; bir önceki cümleyi hatırlamadan yazmak...ne zaman biteceğini bilmeden, bazen de niye kendini tuta tuta yazdığını anlamadan.
küfretsem kim küser, ya da isyan etsem kim kızar?asıl ben burda üç nokta koysam kim gerisini anlar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.