SEVGİLİ "DEFTER" II.
Sevgili Defter,
Her sabah uyanır uyanmaz korunaklı sınırlarına dahil olan tüm sevenlerin gibi yine sana koşuyorum. Kimi zaman apaçık görünür ismim kimi zaman görünmeden usulca izlerim bir misafir gibi.
Biliyor musun en çok neyi seviyorum sende? Çelik bir iradeyle her gün için durmadan emeğini kelimelere dönüştüren, aklını ve gönlünü nesire kaptırmış aşıklarının, o vazgeçmeyi aklından asla geçirmeyen üretken yanlarını. Bazen işitiyorum, diyorlar ki; “o kadar çok yazı var ki, hepsini okumak imkansız”. Belki de haklıdırlar. Dünya telaşesi hepimizin başında. Aç karnına şiirlerle, nesirlerle karınlarımız doyabilseydi keşke. Ama verilen her emeğin aslında bir yaralı gönlün kanaması olduğunu düşünmesem belki bende takip edemezdim her yazılanı. Oysa, her bir satır özel ve önemli.
Kıymet gören olmayı kim istemez. Peki ya kıymet verenler olmasa kıymet görmek mümkün mü? Elbette birileri bir değer biçmeli verilen emeklere. Gün boyu Ana Sayfa’nda arz-ı endam eden o iki yazı işte bu sebeple orada karşılıyor gelen her okur yazarı.
Diyorlar ki bazen; “efenim, güne en yüksek puan alan yazılar gelmeli” ya da “hayır efenim, en çok yorum alan daha çok hak eder güne gelmeyi”. Bir de “elbette bunlar önemli ama yeterli değil, imlasıyla, orijinal oluşuyla, fark oluşturmasıyla veya gelecek vaad ediyor olmasıyla güne seçilmeyi de hak etmeli nesir çalışmaları” diyenler var.
Hangisi haklı sence? Bana kalırsa hepsi baktığı yönden dosdoğru gerçeği söylüyor. Ne yapmalıyız o halde? Gayet kolay bir cevabım var sana. Bu ve benzeri görüşlerin her birini aklımızda tutmalı ve ona göre kolaj bir seçim yapmalıyız.
Çok başarılı bir yazı, gece yarısına beş dakika kala eklenmişse gözlerimizi ve algılarımızı açık tutup gün için şans tanımalıyız ona da. Yeni üyelik alan bir üye daha kimseyi tanımadan o gün için gayet başarılı bir çalışma çıkartmışsa “tanımıyoruz efenim biz sizi, önce bir tanışın bizimle. Yazın defalarca defalarca, sonra düşünürüz güne gelişinizi” diye aklımızdan bile geçirmemeliyiz.
Sen de farkındasın, bazen güne gelsin diye hiç tanınmayan isimler gelip oturuyor Ana Sayfa’na. Hakikaten, mutsuz mu oluyorsun yeni insanların güne gelmesine ya da kızıyor musun yeni isimlere başarılı olmaları için verdiğimiz cesarete. Onların da daha çok insan tarafından okunup yorumlarla yönlendirilmeye ve bir yazı tavrı geliştirmeye hakkı yok mu gerçekten sence? Bence mutlu olmalısın. Sen de biliyorsun, rekabet seni başarılı kılar. Çukur çukura bakmış kendini tepe sanmış sözünü hatırlatmama gerek var mı sana.
Kısa bir zaman öncesine kadar, günde tek bir yazıyla endamını gösteriyordun. Artık seçilen iki çalışmayla daha zenginsin. Çok güzel yazan büyük kalemler doğsun diye yapıldı bu yenilik. Unutma, en güzel inciler, denizlerin derinlerinden çıkartılır.
Sevgimdesin Defterim…
YORUMLAR
"Unutma, en güzel inciler, denizlerin derinlerinden çıkartılır. "
Harika:)))
Ben henüz içi boş, imladan yerlerde sürünen, içinde kopukluklar bulunan, sadece yanyana getirilmiş kelimelerden oluşan anlamsız bir yazının güne geldiğini görmedim.
Güne gelen bir yazıdan daha çok beğendiğim ama güne gelmemiş yazılar da oldu ama bu kişisel bir şey.
Bir önceki yorumumda dedim ya insanları memnun etmek zor. Tutup bu bana neden filanca yazıyı güne getirmediniz deme hakkı vermez. Ya da benim beğendiğim yazı güne gelmeli hakkı hiç vermez.
Ben kurulun titizlik ve hassasiyetle güne yazı seçtiğinden eminim. Bu site bana bu güveni verdi.
Yolunuz doğru yol..( vallahi parti reklamı yapmadım:) )
Sevgimle
defterle art arda yaptığınız hasb-i halinize konuk oldum...kaleminize yüreğinize olan saygım bir kez daha arttı ..evet emek harcanıyor üretiyor insanlar yeniler eskiler bazen yazmayı tutku haline getirenleri görüyoruz..öyle çok şey buluyoruz ki bu yazılarda..kimi gün hayatın içinden kimi gün bir arkadaşımızın düş dünyasından bazen sevgi bazen inanç bazen vatan bazen de aşk ...aslında yok yok her yazıda biraz kendimizi ,biraz genel kültürümüzü arttıracak bilgileri, bazen ufkumuza tutulan bir meşale gibi aydınlığı buluyoruz..kimi tebbessüm ettiriyor, kimi ben de yazabilsem dedirttiyor..bir pazar burası metası dostluk güzellik emek paylaşımı olan bu pazarın getirisi asla maddiyatla ölçülemez değer görmek beğenilmek elbetti güzel şeyler hiç olmadı kendi dünyamla paylaşımlarımı yazıya döküp ürettim diyebilmeli insanlar...
güne gelen eserlere bazen çirkin yakıştırmalar yapılıyor seçki kurulu bu konuda zan altında bırakılıyor yazı yada yazarına yada hayat felsefesine olan düşmanca duygular seçki kuruluna da yöneltiliyor..peki herkesi dediğiniz gibi memnun etmek mümkün mü...benim gibi düşünmeyen ya da tarzı bana uymayanı görme deme lüksümüz var mı .
yada seçki sırasında yorumu çok alan yada çok tıklanan adına ölçü koyabilir miyiz ?ben ce olmayacak bir iş çünkü maalesef ki taraflar var akraba ziyaretine güne gider gibi bu gün ben de yarın sendeyiz zihniyeti ile edebiyatı sınırlı bir alanda tutanlar var
ben çok yoğun çalışan biriyim ve üzülerek belirteyim ki hemen hemen yoruma hiç fırsat bulamıyorum ..buna rağmen bir ders arasında da olsa evde koştururken de olsa güne gelen eserlere göz atıyor okumaya çalışıyorum...
bu güne kadar bu da nesi ,nasıl seçmişler bunu diyebileceğim bir yazı görmedim yepyeni kalemler gördüm...Etme bulma dünyası yazılardan kendime pay çıkardım çok aykırı bir düşünce yazısında aklımın bana yönelttiği acabalar sebebi ile bana ters ama farkında değilsem doğruysa diye araştırmaya yönelten yazılar okudum eksiksem giderdim ve yine de iyi ki seçilmiş sayesinde öğrendim dedim..
İyi ki var defter ve iyi ki bu kadar yürekli bunca yazıyı ince eleyip sık dokuyan ve hakka dair en ufak bir yanılgıya düşmeme çabasında olan bir ekip var
her yazı düşünce olarak beğensekte beğenmesekte farklı renkleri ile bize bir şeyler katıyor..ve bu konuda bu ekip en iyisini yapmaya çalışıyor...
edebiyat dünyasına kalemini geliştirmek isteyen tüm dostlar adına tüm ekibe sevgilerimi saygılarımı yazınız aracılığı ile gönderiyorum
asran
Vallahi işin aslı, sorumluluğumdan kaçacak kadar korkak olamıyorum. Halbuki ne kolay çok yorum alan çok okunan ya da çok puan alanı ardı ardına güne getirmek. Bir farklılık oluşturmak ve bir misyon üstlenmek her zaman risktir. "Ateşten gömlek"se de giydik artık. Dönmek yok.
Bende sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
BEN ELİMDEN GELDİĞİNCE ŞİİRLERİ YAZILARI OKUMAYA ÇALIŞIYORUM YAZMAKTAN DAHADA ÇOK .VE HER ŞİİRDE YAZIDA DOSTALRIMIN DUYGULARINDAN BİR PARÇA ALIYORUM BEĞENEREK . DÜŞÜNCELERİNİZ ÇOK ANLAMLI VE TAKDİR ETTİM SEVGİLERİMLE HEP BERABER DAHADA GÜZELE DİYORUM
asran
Çok teşekkür ediyorum. Hep birlikte yürüyeceğiz güzelliklere.
Sevgim ve saygımla...
Sevgili Asran, yazdıklarınıza aynen katılıyorum. En çok yorumu alan yazıyı ve şiirleri güne seçmek kimseye bir şey kazandırmadığı gibi yorum çılgınlığının önüne de geçemeyiz.
Yazılarda çok fazla imlaya takılmamalı, çünkü buradaki arkadaşlarımızın birçoğu amatörce yazıyor. Zaman içerisinde hepimizin öğreneceği düşünülmeli. Bir öğretmenle bir işçi aynı kalitede yazıyı elbette yazamaz. Amaç güzel paylaşımlarda bulunmak, bilmeyenleriz ki, ben de bu bilmeyenlerin içindeyim. Bilenleri okuya okuya öğrenmek.
Bazen öyle yazılar okuyorum ki, bir tek yorum bile yok ama yazı usta bir romancının kaleminden çıkmış kadar düzgün ve anlaşılır. Ya da aramıza yeni katılan arkadaşlar kimseyi tanımadığı için ne yorum, ne de puan alıyorlar. Bence yazı her haliyle güzelse ben ce hiç puan almasa bile güne gelmeli, yazan arkadaşımız yazmaya teşvik edilmeli, böyle yazıları gün yüzüne çıkarıp okuyamayan arkadaşlara sunmalı. Tıpkı bugün güne gelen U ADaM gibi.
Zaten yönetim son zamanlarda bunu yapıyor. Ben buna katılıyorum. Yalnız diğer arakadaşların fikirlerine de yer yer katılıyorum. Bazı yazılar da şiirler gibi böceke almalı, böylelikle tanınma fırsatı ve yazarını teşvik yoluna gitmeli. Zaman zaman yönetim olarak fikirlerinizi bu yazı da olduğu gibi biz üyelerinizle paylaşmanız çok güzel bir oluşum, bence devam etmeli. Çalışma hayatınızda başarılar dilerim. Yönetimin işinin kolay olmadığını biliyorum.
Selam ve sevgiler...
asran
Sevgi ve saygımla...
Sayın Asran, öncelikle böylesi dupduru, içten bir yazı hazırladığınız için size sonsuz kere tşk ediyorum.
Değindiğiniz noktalar yabana atılır değil, hatta tam 'taşı gediğine koyar' cinsten. Çok sesliliğin getirdiği bir sonuç olarakta, yaşananlar da ortadadır. Benim anlamadığım şu;
-Bir defter sakini olarak, sözüne inanıp güvendikleriniz bile kendisi ile çelişir şekilde eylem içinde olmakta ve fikrini beyan etmekte. İnsanı üzen de budur aslında.
Öncelikle insanlar yaptıkları ve söyledikleri ile çelişmemelidir...
Puan ya da yorum adedi ile güne düşülmesi edebi niteliğini gölgeler bir şiirin. Öyle ki, bu defa bir yorum ve puan çılgınlığı başlar...Çok okunmak çok iyi demek olmadığını herkes çok iyi biliyordur eminim. Bir çok sayfa da görüldüğü gibi hatra binaen yorumlarda yapılmakta...
Ama;
-Seçki de öncelik şiirin metası, edebi değeri ve imla kuralları deniliyor. Lakin güne düşen bir çok şiirde görüyoruz ki, imla hataları mevcut şiirler ya da yazılar da güne düşmekte. Sanırım öncelikle, dikkat edilmesi gereken bizlere de hep dile getirilen, bir takım kurallar ise işlerliği ve inandırıcılığı adına bunların olmamasına da fırsat verilmemelidir diyorum...
Seçkinin işi zor biliyoruz. Ben bir öneri de bulunmak istiyorum;
-Seçkiye giren yazı sadece iki ile sınırlı kalmamalı bence. O yazılar adına da uğur böceği uygulaması getirilmelidir. Zaman içinde öğrendiğimiz şey çok oldu. Bunlardan biride (zamansızlıktan olabilir) bir çok üyenin sadece seçkiye bakıyor ve yazıyor olmasıdır. Eğer yazılar kısmında da uğur böceği uygulaması yapılırsa bence o yazılan yazılar da şans elde etmiş olurlar.
Kaleminize yüreğinize sağlık.Saygımla.
asran
Uğur böceği uygulamasını Yönetim Kurulu toplantımızda gündeme taşıdık ama şartların yeterince olgunlaşmadığı ve şimdilik bu uygulamaya geçemiyoruz.
Yine de Sayın Habib Dağ'a bu konuyu yeniden düşünebilir miyiz diye dileğinizi ileteceğim.
Sevgim ve saygımla...
sevgili asran ,
Her iki yazıyı okurken ,diğer yazınızı da deftere girmeden okumuştum.Ve okurken şunu düşündüm ,bu göreve getirilen arkadaşımız seçilirken sabrına ve yaklaşım tarzına bakıldığı kesin .Sabır ve detaylı bakmak ,doğrusu hayranım bu anlamda size ,ben galiba biçme noktasına gelmiştim çoktan..bu da ayrı bir yetenek sanırsam ,evet.Bu anlamda teşekkürler.
Uzun süre yazı eklemedim ve eklemeyi hiç düşünmedim ,bu köşeyle ilgili şöyle gözlemlerim olmuştu.Belki doğru belki yanlış gözlemler olabilir bunlar ,en önemlisi de bu güne seçilen yazılarda ,yani sadece puanlama sistemi olduğu zamanlarda ,seçici arkadaşlarımızın olaya el atmadan önceki durumlarda ,kafa kol arkadaşlıklarında yaz bana yazayım yorum sana ,ver bana puan vereyim sana puan gibi ilişkilerin olduğunu sanıyorum ,en azından karşılıklı yorumlar bile bunu gösteriyor,bunu şunun için diyorum ,bazen güne gelen yazıları okuyorum,güne gelen yazının bir tanesi 40 yorumu bulurken diğeri üç yorum bile almıyor ,çünki yorum sayısı sıfır ,
Elbette herkesi memnun etmek imkansız ama bazen o kadar güzel yazılar varken bir bakıyorum ,dizi filimin bir bölümü güne gelmiş mesela 50 ci bölüm ,allah alah diyorum ne alaka şimdi ,ve anlıyorum ki üyeler basmış puanlamayı ,ben açık sözlü biriyim hiç lafımı kıvırmadan söyleyen biriyim ,bana kızabilirler ,ama şunu diyorum, lütfen üyelerin puanlarıyla seçilen yazılara buradaki üyeler sessiz kalmasınlar ,okusunlar yazıları diğer üye arkadaşlarımız ,hep aynı kişiler yazıları okursa ister istemez bir gruplaşma mı diyeyim oluşabiliyor yazılarda .
Seçici kurulun seçtiği yazıları ve üyelerin seçtiklerini çok iyi gözlemliyorum ben ,işiniz zor anlıyorum sizi ,ama bir kararlılık buluyorum aynı zamanda yazdığınız her iki yazıda ve yeni kalemleri bize tanıtma kararlılığını destekliyorum ,ve şunu diyorum ; eski üyelere veya her an yazı ekleyen arkadaşlarımıza ,yeni kalemlere yer açsınlar onları desteklesinler ,bana yaz , ben de sana yazayım anlayışından vazgeçsinler.
hislerim bunlar ,kızan olursa da kızmış olur yapacak birşey yok / teşekkür ederim.
asran
Her gün kendi yazın tavrıyla eser veren tüm arkadaşlarımız için bir küçük notla yorum bırakırken bu samimiyetle düşünmeliyiz kanaatindeyim.
Sevmediğim bir üsluba ise suskun kalarak yinede saygımı gösteremez miyim mesela.
Uzun yıllardır bu sitedeyim. Elimden geldiğince herkesi çok sevdim ve aynı gayretle ahbap olmamak için özen gösterdim. Zira, yaptığım yorumlarda objektif değerlendirme yapamamaktan çok korkuyorum.
Kimse kimseye kızmasın. İddia ediyorum; "Bu siteden büyük kalemler yetişecek ve bu ülkenin okur yazarları, onların yeni bir eseri çıksın diye bekleyecekler"
Ben de teşekkür ediyorum Sevgili Lacivertiğnedenlik.
Her kelimesi yerli yerinde ve çok çok değerli.
Biz defterimizi çok sevdik.
Nifak bizden uzak olsun.
İşlerimin yoğunluğundan dolayı biraz sınırlı giriyor ve yorumdan uzak kalıyorum.
İnsan ailesinden uzak düşer ama ayrı kalamaz.
Hasretlik çeker ya, hasret düşüyorum aileme.
Fedakarca ve sebatlı çabalarınızdan dolayı sizleri tebrik ederim.
İyi ki edebiyat sevdalısı bu güzel insanların diyarına uğramışım. Çok şanslıyım.
Defter hakkında ne kadar övgüde bulunsak azdır.
Eksik ve yanlışlar düzeltilmek ve daha gelişmek içindir.
Marifet iltifata tabidir.
HER ŞEY İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.
Selam ve sevgiler.
10 numara yazıyı kutlarım.
asran
Her arkadaşımızın varlığı ve verdikleri eserleri için asıl biz teşekkür ederiz.
Sevgimle.
(Engin Bey, Site yönetimi olarak; "Nesir yöneticisinin yazıları seçki sıralamasında "etik sebeplerle" yer almayacaktır" kararı aldık. Yinede teşekkür ediyorum puanlamanız için)
Yazdıklarınıza aynen katılıyorum, günün seçkisi gün içinde kaçırdığımız yeni ve değişik kalemleri bizlere tanıtması açısından önemli.
Olumlu olumsuz saygı çerçevesinde eleştirilere her zaman açığım.
Eleştirilerin olumlu gelişimimiz için önemi çok fazla.
Sadece yorum yapmış olmak için yorumlamak bir fayda sağlar mı, inanmıyorum.
Çok uzatmayacağım, bana göre, yazınız doğruları dile getirdiği için önemli.
Selam ve sevgiler...
şu an 1136 kere okunmuş.....6 yorumla kalmış......neden direk yazmıyorlar neden düşüncelerini artıyı veya eksiyi dile getirmiyorlarki.......neden çekiniyorlar....ne bekliyorlar....unutmamak gerekirki....kimse sözcün olamaz.... söyle..... içini dök dökkü..... yetkilide bilsin....sen yazmaz söylemezsen.... durum aynen devam eder.... hep başkalarının sözcüsü olmanı beklemek görüşlerini.....sıkıntılarını ifade edemezki....pekte üzülme asran hanım.... yaptığınız çok hemde çok doğru..... okuma oranına göre yorum adedi hayret verici.....pes doğrusu....saygılar
Sevgili asran,
Sevgili defter serinizin ikisini de okudum. Seçkilere yönelik eleştirilerin sizi ne kadar üzdüğü aşikar ki bunu anlamamak ve de hak vermemek bencilce bir tavır olur. Açık konuşmak gerekirse benim de seçkilere bakış açım sizinkinden çok farklı değil. Yani bir eğitimci gözüyle de baktığım zaman -ki bu tarz yaklaşımlarda ister isteemz bu kimliğim ön plana çıkıyor- çok normal karşılıyorum ben seçkileri. Yani güne en layık olma özelliğinden çok isimleri ve de kendi çıtalarını yükseltme grafikleri ve hatta farklı isimler farklı tarzları ön plana almak siteye tanıtmak vs gibi yaklaşımların olması da çok doğru geliyor bana zaten. Bu anlamda seçkilere her daim desteğim sonsuz.
Fakat her ne kadar da seçkilere laf edilmesine kızsak da bazen düşünmek gerektiğine inanıyorum. Çünkü farklı sesleri susturmak kimseyi bir yere taşımaz. Elbetteki burada üzüm ve bağcı meselesini gözönünde bulundurmak gerekir. Yani yapılan eleştirilerin gerçekten içerik kaynaklı olup olmadığı hassasiyetine varabilmeliyiz.
Tabiki kalbim keşke hiç seçki gündeme gelmeden eleştiriler yapılabilse diyor. Ama söyler misiniz bu kadar büyük ve çok sesli bir site ortamında bu ne kadar mümkün? Mümkün olduğunu söyleyelim hadi. Ne kadar gerçekçi olurdu?
Ben kendi adıma bir öğretmen olarak elli kişilik sınıflarda bile bunu uygulamıyorum. Yani kendi alanımda uzman olduğum halde ve iyisini yaptığıma inandığım halde çocuklardan dersin işleyişine yönelik karşılaştıkları güçlükleri ve önerileri mutlaka dillendirme imkanı veriyorum. Hatta bu öneriler değerlendirme kriterlerini bile kapsıyor. Yani demem şu ki; önemli olan neyin konuşulduğu değil nasıl konuşulduğudur. Ve çözüm odaklı olup olmamasıdır. Önemli oaln verilecek cevaplar ve karşıyı inandırmaktır diye düşünüyorum ben.
Ve nacizane seçkiye alınacak yazılardaki içeriklerin özellikle didaktik yanı olan içeriklerin (bunların içerisinde siyasi yanı ağır olanlara bilhassa) daha hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanıyorum ben. Aksi halde orada demokrasiden söz etmemiz imkansızdır. Çünkü doğal olarak belli fikirleri ön plana almak bir anlamda destek sağlamaktır. Bırakalım desteği yazının kendisi kendi etki gücüyle başarsın ve de kimseyi rahatsız etmeden.
Eminim bu herkesin yapmak istediği şey. Hani içinizde bastırdığınız bir çığlık gibi. Peki şöyle düşünelim. Herkes bu şekilde çığlık atmaya kalkarsa anlamsız gürültüye dönüşmez miydi?
O nedenle yazı ve şiirlerde dini inanç, ırk, siyasi düşüncelere atıfta bulunulmasına ben kendi adıma karşıyım. Yani elbette kişi kendini bu anlamda ifade etmelidir. Fakat seçkiye alınırken karşı fikre/kişiye/tebaya bir saldırı bir rencide sözkonusuysa bence seçkide olması topluluk anlayışı açısından etik değildir.
Eminim bu yazının altında da genelde duyacağınız alkış sesidir. Oysa her zaman alkışlayanlar bize doğruyu gösterenler değillerdir. Bunu da hep belleğimizin bir yerinde tutmamız gerektiğine inanıyorum ben.
Sevgi ve selamlarımla.
asran
Bu serinin yazılma amacı "şu şu konulardan rahatsızız" demek değil doğrusunu isterseniz.
Bize iletilen şikayetler ve bunlara toplu cevaplarımızı tüm üyelerimizle birlikte değerlendirmek ve muhasebeden geçirmek amacıyla yazma kararı aldık. Zira iletilenlerin dışında da aynı soruları aklında tutan arkadaşlarımız olabilir.
Önümüzde iki konumuz daha olacak hatta içlerinden biri sizinde yorumunuzda "rahatsızım" dediğiniz bir mevzuda. Sonrasında da gerekirse devam ederiz.
Biz neyi neden yaptığımızı anlatmaya çalışıyoruz naçizane. Her şey daha iyi olacaktır zamanla inanıyorum.
Teşekkür ediyorum, sevgi ve saygımla...
Sen de biliyorsun, rekabet seni başarılı kılar. Çukur çukura bakmış kendini tepe sanmış sözünü hatırlatmama gerek var mı sana.
HAKLI BİR PAYLAŞIM.
BEN DE KISACA DİYORUM Kİ;EDEBİYAT OKYANUS GİBİ!..YÜZ YÜZEBİLDİĞİN KADAR. YÜZME BİLMEYENLER DE ZAMANLA YÜZME ÖĞRENİYORLAR. BEN,HALA BOTLA YÜZMEYE DEVAM EDİYORUM.BİR GÜN KENDİME GÜVENİM GELDİĞİNDE CAN SİMİTİNİ ÇIKARACAĞIM!
EEBİYAT DEFTERİMİZ,KAKAFONİ KALABALIĞI DEĞİL. GİZLİ KALMIŞ EDEBİ DEĞERLERİNİN ORTAYA KONULDUĞU EN BÜYÜK ÜNİVERSİTE...AZMEDEN, ÇALIŞAN SINIFLARINI GEÇİYOR. "YAN GEL YAT OSMAN" DÜŞÜNCESİNDE OLAN KOPYE ÇEKENLER DE OKULU ŞÖYLE BÖYLE BİTİRDİKLERİNDE İLK DARBEYİ YAŞAMDAN YİYORLAR.HEM DE ACIMASIZCA...
SELAM VE SEVGİLERİMLE ASRAN!..
asran
Türk Edebiyatı Dünyasına kazandıracağımız çok iyi isimler çıkacak aramızdan diye düşünmekten hiç vazgeçmiyoruz.
Uzun zamandır yazan arkadaşların okuyucu kitlesi bellidir artık. İsim olarak, tarz olarak bilinirler az çok. Ama yenilere, ya da sitede çok fazla görünmeyenlere de şans verilmeli -ki zaten böyle oluyor.-
Düşünüyorum da eskiden hergün yazı eklerdim. Birgün eklemesem içim daralırdı. Oysa vakit geçtikçe anladım ki, yazılanları okumak, yazı eklemekten daha faydalı bir şey. Böylece kendi çizgilerini çiziyor, demleniyorsun. Düşünceye sevk ediyor seni yeni ufuklar.
Şu ana kadar hatırlayabildiğim sadece bir günün yazısına tepki gösterdim, onu da siz biliyorsunuz. Tepkiden kastım sert eleştiri manasında...Ama diğerleri genel olarak beni mutlu etti. Farklı isimler farklı kahramanlar, farklı yaşanmışlıklar ya da yaşanması olası olaylar...Ben bugün "U ADAM" ı tanıyamayacaktım günün seçkisi olmasaydı. Gecenin bir vakti öyle doğal bir şekilde gülümseyemeyecektim. Oysa ona da pek az eleştiri yapılmıştı ve okunma sayısı da azdı.
Malumunuzdur ki artık okuyucular da kimin günün yazısı seçileceğini tahmin edebilir oldu. Çoğu zaman yanılmıyoruz da. Aynı isimler her yazısında olmasa da kısa aralıklarla günün seçkisi seçilebiliyor. Buna kendim de dahil. İnanın hergün seçilen yazı benimki de olsa büyük rahatsızlık duyardım. Utanırdım da...Çünkü ben sınırlarımı kapasitemi herkesten iyi bilirim. Allahtan en iyi yazı diye seçilmiyor seçkiler. Bu sayede mahçup olmaktan ezilmekten bir nebze olsun kurtuluyorum. Teknikten üsluptan çok iyi anlayan biri çıkacak yazımı okuyacak ve "bu da kendini bir şey sanıyor" düşünecek diye çekinmişimdir her zaman. O yüzden hiç bir seçkimde rahat olamadım ve "başarılıyım" diyemedim. Hep hatalarım da söylensin istedim. Çünkü hatasız olmadığımı biliyorum. Bence herkes bu şekilde davranmalı, yazısı güne gelmeyenler üzülmemeli, sıklıkla seçilenler de "ben tamamım" diye düşünmemeli.
Yaklaşık bir yıldır yazmaktan ziyade yazan arkadaşlarımı takip etmekteyim. Hiç yeteneği yok diye düşündüklerimin zamanla gerçekten orjinal söylemler ürettiğine şahit oldum. Bir bebeğin büyümesi gibi, yazdıkça okudukça geliştiler. Bu süreç için de hiç güne gelmediler. Ama hırsla aşkla yazdılar. Umurlarında olmadı kurdelalar...Sonra bir baktım seçkilerde onların da adı geçer oldu. Azmetmenin mükafaatını keşfedilmekle aldılar. "Çok yetenekli, kimse eline su dökemez " dediklerim de oldu. Hep kendilerini tekrarladılar. Histerik bir hırsla yazdılar. Ard arda seçkiye layık görüldüler. Bir vakit geldi, kendilerinin "yazar" olduğuna kanaat getirdiler ve eleştirilere tahammül edemez oldular. Sonra da düşüşe geçtiler. Demem o ki, edebiyat çok güzel bir şeyken, bir yaşam tarzıyken, onu kendimize çile etmek neden? Biz yazmamıza bakalım.İlköğretim çocukları gibi "seçildim seçilemedim" telaşına düşmeden, bugüne kadar okuduklarımıza ve yazdıklarımıza farklı bir şeyler daha katarak, hiç söylenmemişi yakalamaya çalışarak yazalım. Biz kendi üzerimizde çalışalım. Yazılarımızın gizli anafikri "ben nasıl daha başarılı olabilirim" olsun.
Biraz uzattım sanırım, bu konuda dolu oluşumu mazur görünüz. Konu yazmak olunca susamıyorum galiba.
Özet olarak: SİZE KATILIYORUM YİNE...
Sevgiler.
asran
Tüm devrik cümlelerime rağmen doğru anlaşıldığımı görmek mutlu ediyor beni de.
dün yazdığınız aynı içerikli yazının devamı vardır demiş yorumu sonra yazarım demiştim....nitekim yanılmadım...düşünülecek olursa işiniz gerçekten zor...insanları mutlu etmek....kolay bir şey değildir. iyiyi anlamak bilmek hissetmek bir birikimin neticesidir. kişi yazıyı yazar yayına verir güne düşmeyi bekler çünkü onun gözünde yazdığı en iyidir. diğer yazılara baksa bile çok güzelde olsa biraz dudak büker biraz hayıflanır...benimki bundan güzel der ve gece yirmi dördü bekler...seçilirse seçki kurulu gökte...seçilmezse yerlerde....başlar yermeye sınırsızca....rastgele...yazanlardan bazı arkadaşlarında çok önceden yazdığı güzel yazılarını bir iki cümlesini değiştirip tekrar yazmalarınaki...hoş olmayan bir durum seçki kurulu yanılıp tekrar günün yazısı diye seçebilir. ve hiçte etik değildir. bu bölümde başka yazılarında yayında olduğuna....her kalem ayrı bir içerik ayrı bir güzellik taşıdığına....okumadın diye başkalarının okuduğuna
kurgusuna....verdiği mesajına bilmesen anlamasan anlayanların olduğuna kendini inandırır kabullenirse can sıkıcı polemiklerin olmayacağı gün gibi aşikardır. zor bir görev çok özveri isteyen bir durum....saygılar
asran
Güzel bir yazı..Öncelikle teşekkürler..
Çok puan ya da yorum alan yazılar güne seçilsin!
Bu bence çok saçma...
Zira yıllardır buradayım(beşinci yılım) siz de öyle .Artık şunu herkes biliyor ki Yorum alabilmek için her şiire ya da yazıya 'Harika' yaftası yapıştıran bir kesim var.
Maalesef bu tuzağa düşüp aman ayıp olmasın ben de onun yazı ya da şiirine yazayım diye düşünenler de az değil..
Böyle olunca her şiire ya da yazıya yorum eklemeyen,adil davranan, seçiçi olan insanların çok güzel bir şiir ya da yazılarında üç beş yorum bulunurken,yukarıda bahsettiğim insanların hiç bir özellik bulunmayan şiir ya da yazılarında otuz kırk yorum görmek mümkün.Puan da cabası.
Bu sebeple Kurul en doğrusunu yapıyor...Kaçırmış olduğum bir çok güzel şiiri kurul sayesinde yakalayıp okuyabiliyorum..
Hem gün seçkilerinde hem de uğur böceğinde..Bu çok adil bir uygulama..Verdikleri emek için hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim..
Selam ve Saygımla...