6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
829
Okunma
Kaç gün kifayet eder akıl yoksunlarına. Kaç gece ibrettir ölümün varlığına.
Bir anlamsız savaşın silahşorları karşımda. Serde delikanlılık var. Bir anlamaktan yoksunluk, bir anlatmaya acziyet. Aptal bir didişme, havayı germe. Benlik, kibir, enaniyet zamanları yeniden. Bu kadar iddialı bir emeklilik hikayesinin yalan olduğu o kadar aşikâr ki yaptıklarına bakılınca. Yaptıklarına baktığında toy delikanlıların bile uğraşmayacağı boş işlerin peşinde görmek yetiyor yaşını tahmine. Uğursuz bir çıban gibi sürdürüp gidilen can sıkıcı bir tepeleş oluş. Rahatsız etmenin keyif veren kısmı var mıdır? Olmasa devamı gelmez böyle sırnaşıklılıkların.
Muhabbetin alası edeple gidenidir. Muhabbetin edepsizi er veya geç kendi aslını aşikâr edecektir elbet nasılsa. Tıpkı bırakılan lüzumsuz internet postaları gibi. Edep kişinin aslının asaletinin göstergesidir.
Kartvizite lüzum duymayan insanlar tanıdım. Ben şuyum ben buyum demeye lüzum hissetmeden baktığınızda bilirsiniz ne kadarlık bir kılık olduğunu. Bir adam kendini gizliyorsa yüzü yoksa karşınızda sadece sözleriyle sizi bir yerlere sürüklemeye gayret ediyorsa bir defa değil çok defa düşünmelisiniz ne kadarlık biri olduğunu. Gizlenecek bir şeyleri olmayanlar saklanmayacaklar sizden. Bir zamanlar bir adam tanımıştım. Adamın dürüstünü gözünü kaçırıp kaçırmamasından tanırım diyen. Kendimi düşündüm sonra. Hiç kimseden bakışlarımı kaçırmadığımı bu sebeple bu kadar patavatsız çok zamanda ukala bulunduğumu gördüm sonra. Patavatsızlığa diyecek bir şeyim yok zira uzun zamandır doğruyu söylemenin cesaret isteyen bir yalakalık karşıtlığı olduğuna kaniyim. Ukalalığa gelince aslı akıl olan bir iltifattan başka bir şey algılamıyorum bu yakıştırmayı duyunca.
Devler ve cüceler. Kibrinin esiri olmuş insanlar. Aynaları düz aynalardan değil besbelli. Tümsek aynalar takmışlar kendilerini izleyecekleri zamanlara. Düz aynalarda kendilerini gördüklerinde, gördükleri boyutları yetmemiş belli ki kendilerine. İlle de olduğundan büyük görmek hoşlarına gitmiş. Kendi dışlarındaki herkesi cüce görmek onları biraz daha kibre sürüklemiş.
İçi dolmayan felsefeler geliştirmişler hâsılı konuşacakları kısıtlı birikimlerinin tatminsizliği belki de sağa sola huzursuzluk rahatsızlık vermeye kalkışmalarına sebep. Uyduruk oyunlarında “oldum” zannederek tüketilen ömürleri yakışmış üzerlerine. İçlerinde çürükler, dağılan çürük kokuları ve kurdukları hayali kahramanların içlerinde kendilerini buluşları.
Ahhh zaman, ne kadar kıymetlisin oysa ki. Bomboş zihinlerin, içi dolmaz sohbetlerinden uzak durmak ne doğru bir karar. Anlamaktan yoksun hastalıklı zihinlerden, öğrenmeyi kibrine kurban etmiş insanları defetmek ne kadar isabetli bir yaklaşım.