Hissetmek
Sabah erkenden kalktım, son dakika haberlerinden başlayarak bütün gazeteleri taradım. Hem olan bitenden haberdar olacaktım, hem de yazmam için bana malzeme çıkacaktı. Heyhat gelin görün ki haber bol olmasına rağmen beni cezbeden, ‘işte budur‘ dedirten bir habere rastlamadım.
Bari kutlama yapsam diye düşündüm. Aslında iyi fikirdi ama daha üstünden bir hafta bile geçmedi. Pastalar limonatalar. İyiydik böyle ama yine de demezler mi, ‘ayıp senin bu yaptığın, bari üstünden ay geçseydi‘ diye. Erteledim mecburen. Böylece bütün hayallerim suya düştü.
Bugün haftanın ilk günü. İyi haftalar diliyorum yaşadığını hisseden herkese.
Haftanın ilk, Mart ayının da son günü. İlginç bir ay Mart ayı. Soğuklar dert olmuş özellikle de Doğu’ ya. Atalarımız, ‘mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır‘ demişler. Bazı illerde bu sözün ne kadar doğru olduğu bir kez daha ispatlanmış oldu.
Vergi ayıdır Mart ayı. Vermeyip ne yapsın yurdum insanı. Zaten çoğunluğu bordrolu mahkum. Hariçten ev vergisi, arsa vergisi vs. vergileri de bu ay verildi.
Enflasyon düşüyormuş. Kişinin cebine girecek olan para bilmem ne kadar artmış. Övünerek anlatıyorlar. Sokaktaki vatandaşa soruyorlar, ‘ senin cebine bundan böyle X kadar daha fazla para girecek, ne düşünüyorsun ‘ diye.
Garibim de seviniyor n’apsın, ‘ne kadar iyi çok sevindim‘ diyor. Sevinene kadar elini cebine atsa cep delik cepken delik... Bilinçli vatandaş çok daha farklı şeyler söylüyor tabii.
Nisan ayının da daha girildiği ilk günden itibaren bir özelliği var. Nisan1 denilen komik bir olay var dünyaca kutlanan. Önce garip şakalar yaparız sonra hep bir ağızdan, ‘şaka yaptııık şaka yaptııık‘ diye sevinç çığlıkları atarız. Ne saçma insanlarız...
Ne sevinçlerimizin ne de hüzünlerimizin bir anlamı var. Hepsi sahte hepsi yapmacık. Bunun sorumlusu ilk başta Polyanna denen o şaşkın kız. Nasıl sevdiysek benimsediysek, her olayda onu idol aldık kendimize. Yerli yersiz mutluluk oyunu oynadık. Gerektiğinde üzülmeyi hüzünlenmeyi beceremedik.
Bazen de bunalım yapmaktan hayatın güzelliklerini, nefes almanın inceliklerini kaçırdık. Mutsuzluktan jiletlik durumlara geldik. Kendimizi hep şarkıdaki gibi, ‘dünyanın tüm derdi toplanmış sanki, hep birden yüklenmiş omuzlarına‘ gibi hissettik.
Tanıdığımız bildiğimiz herkesi düşman kabul ettik. ‘Canım‘ diyeni, ‘canın çıksın‘ anladık.
Ne üzülmeyi ne sevinmeyi bir türlü beceremiyoruz.
’İnan ki ağlamadım hüzünlüyüm sadece...’
:) İyi bayramlar.
YORUMLAR
Hanımefendi,zamanda az birazkayma var ama,erkenden uyarıyor olmalısınız vergi mükelleflerini.Zam komedi zaten ama vatandaşın yaklaşımı yılların alışkanlığından.Kalkındık,az değil çok geliştik,semirdik diye meydanlarda böbürlenenlere maalesef (ben dahil) atma receeeep hani bizim refah payımız ,uydurduğunuz enflasyon farkıyla niye bizi avutuyorsunuz demiyoruz ki.
Güzel konuydu, tebrik eder, saygılar sunarım.
Esma KAHRAMAN
Yazı arşivden. Zamanı tutturamadım ama olsun. Mart'a, vergilere şimdiden hazırlanmak gerek.
:) Sevgiler sayın Yazarım.