Evet, çok acayip
Evet, çok acayip;
Çok uzun zamandır yazmaya başlamaya sebep bulamadığım bir kitabım var. Kitabın adı “….” Olacak. Hani hayat (tarih) tekerrürden ibarettir ya! Oldukça gülümsemenizi istediğim anılarımla dolu trajik komik hikâyelerimden oluşacak haliyle. Kitabın adını maalesef şu an için içimden söylemekteyim bu kıssa da paylaşmamak en doğrusu gibi geldi. Tabi o anıların her birinde acı ve öğretiyi beraber özümsedim diyelim. İsmini vermeme sebepte bu ana tema üzerine kurulu. Ama öyle bir gün geldi ki oldukça enteresan ve hatta acayip olan da bu satırları yazdıran zaten. Hayatımı henüz otuz iki yıl geride bıraktım. Ve bu güne kadarki tekerrürler ne ilginç değildir ki önceki ile aynı öğretiyi sundu. Gülümsedim, sinirlendim, affetmedim, beddualar okudum ama affettim. Beddualar ben affetsem de tuttu belki. Çok mu kötü hissettin derseniz pek bir şey hissetmediğimi de söyleyebilirim açık yüreklilikle. Çünkü birileri için hiç olunca hissiyatında pek bir anlamı kalmıyor. Bu güne kadarki ortak noktalar ortalama olarak yani koskoca otuz iki sene içinde birbirinden ilginç kadınlar tarafından meydana gelen olaylardı. Ve hep gülümsedim. Beklide bunu özümsemiştim. Çünkü gerek özel ilişki, gerek iş yaşantısında, gerek öğrenim dişilerin başka dişilere yol gösterme huyu maalesef ki yok.
Ve gelelim bunca yazıyı yazdıran hadiseye. Bu anıyı hiç unutmamak ve yazdığım kitapta yer vermek istediğimden kaleme alıyorum.
Bir süre sevgilim Ozan ve ben bir çiftin hayatında çeşitli yollardan yer aldık. Bu çifte ait canlı müzik yapılan bir eğlence mekânı vardı. Önce çiftin erkek olan kısmından biraz bahsedelim. Gitar çalıp şarkı söyleyen bir arkadaşımızdı. Ozan ise onunla beraber bu mekân da sahne alıyordu. Daha sonra çiftin dişi olan tarafı sanki kaybettiğim kardeşimmiş kadar yakın olandı. Çifti daha yakından tanıdıkça dişi tarafıyla kardeşliğimiz pekişirken erkek tarafının her gün yeni düşmanlar edinmekten başka bir işe yaramayan üstelik bundan zevk alan bir korkak olduğu izlenimini edinmeye başladıysam da aralarındaki belki azda olsa kalmış olan sevgiden bir kıvılcım doğar edasıyla hep olumlu yaklaşımlarda bulunmaya gayret gösteriyordum (duk). Onu da kaybettiğim ve bulduğum kardeşimin canı olarak kabullenmek istedim. Beklide hiç olmadığı kadar yakın olmuştu bana samimiyetime güven duyduğunu sanmıştım erkek kişinin. Ama ne enteresandır ki elim emeğim onlar için ne tutabiliyorsa verdim. Çünkü sevgisini içinde saklayabilen biri hiç olamadım ne yazık ki. Gün geldi yok yere ve yüksek sesle hakaretlerine maruz kaldım aynı kişinin. Evet ilginç olan bunun bir erkek olması. Hakaretlerin sebebi olan kişi ise benim canımdan kanımdan olan öz be öz kardeşimdi. Sebepsizdi ağırdı… Herkes işitti, herkes ayıpladı. Erkek kişi ise yaptığından emin yeni düşmanlar kazanmanın huzurunda görünüyordu işin acısı. Adalet bu mudur bilmiyorum tabi. Ben emeğim için karşılık beklememiştim. Ama en azından bunu bana yapmamalıydı dedim. Yaşadığım bu an etrafımdakileri de çok üzdü ben dâhil. E bende öğrenmiş oldum ki tek hırs küpü kadınlar değilmiş. Ama yinede her zaman derim ki kadınlardan korkun. Benden bile… Çünkü ben bile zaman zaman kendimden korkuyorum :)
Gulbin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.