- 622 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RUM'UN ÇİFTE STANDARDI!
RUM’UN ÇİFTE STANDARTI
KKTC gazetelerinde çıkan iki haber Kıbrıs sorunun da hangi tarafın daha kötü niyetli, hangi tarafın çifte standart uyguladığını ortaya koymaktadır.
Birinci haber. BKP Genel Sekreteri İzcan Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas tarafından İngiliz Okulu’nun Yönetim Kurulu’na atanmasıdır.
İkinci haber ise, Rum tarafındaki "Kıbrıs Üniversitesi" akademisyenlerinin, KKTC’deki üniversitelerle işbirliği yaptıkları, KKTC’deki üniversitelerin etkinliklerine katıldıkları iddia edilmesi üzerine Rum Eğitim Bakanlığı bu tür faaliyetlere karşı olduğunu açıklamasıdır.
Alithia gazetesi; "İşgal Bölgeleri İle Üniversite Akademisyenlerinin İşbirliği... Eğitim Bakanlığı: ’Bu Tür Durumlar Sınırlı ve Şahsi, Ancak Mücadelemizi Yaralıyor’ " başlıkları altında vermiştir haberi.
Evet, kısaca değindiğim bu iki haber den neyi anlıyoruz. Rum tarafı KKTC’ye ihanet içinde olan, Kendini Türk değil “KIBRISLI” olarak tanıtan kendi işbirlikçilerine kapıları sonuna dek açıyor. Fakat içlerinden çıkan işbirlikçilere de ateş püskürüyor.
Aslında Kıbrıs Üniversitesinden KKTC’de ki üniversitelerle ilişki içinde olan Rum akademisyenlerin de asli görevi buradaki gençlerin zihinlerini bulandırıp, tek devlet tek egemenlik tezini yaygınlaştırmaktır. Buna rağmen Rum tarafı korkmakta ve kendi akademisyenlerinin KKTC’de ki üniversitelerle ilişki içinde olmalarını istememektedir. Biliyorlar ki o akademisyenler KKTC’de faaliyetlerini sürdürmeye devam ederlerse Kıbrıs sorununa bir de bu yakadan bakmaya başlayacaklar ve belki de yıllardır süren bu uzlaşmazlığa kimin sebep olduğunu anlayacaklardır.
Peki, İzzet İzcan’ı niçin bu makama atıyorlar. Eğer KKTC de hiçbir şey yasal değilse. Tanınmayan bir yerin parti başkanıysa bu şahıs o adamı nasıl İngiliz Okulunun Yönetim Kuruluna atayabiliyor.
Neden atandığını da İzzet İzcan’ın 28 Ocak Cuma günü İnönü Meydanı’nda gerçekleştirilecek "Toplumsal Varoluş Mitingi"ne "kitlesel olarak" katılacağını bildirdiği yazılı açıklamadan anlayabilirsiniz.
BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan yaptığı yazılı açıklamada, "mücadelenin; Ulusal Birlik Partisi (UBP) Hükümet’ini devirmekle sınırlı olmadığını" kaydederek, "Mücadelemizin esas hedefi; Kıbrıslı Türklerin gasp edilen siyasi iradesini geri alarak kendi kendini yönetmesini sağlamak, Kıbrıslı Türkleri yok oluşa sürükleyen ayrılıkçı rejime karşı, ülkemizi yeniden birleştirecek federal çözüme en erken zamanda ulaşmaktır" diyen İzcan’ın hedefinde Türkiye’nin olduğunu da anlamak zor olmasa gerek.
İzcan, "hükümetçilik oynayarak bir yere varılamayacağını, esas olanın; Ankara’daki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti’nin dayatmalarına karşı toplumsal mücadeleyi geliştirmek; kapsamlı çözüme en erken zamanda ulaşmak olduğunu" söylerken neyi kast ediyor dersiniz.
Türkiye’nin dışlandığı “Birleşik Kıbrıs” ın oluşturulmasında üstüne düşeni yapacağını vaat eden bir Haini İngiliz okulunun Yönetim Kadrosuna tabii ki alır Hristofyas.
İşte çifte standart burada ortaya çıkıyor. İzcan gibi bir vatan hainini kabul eden Rum Yönetimi, Kendi akademisyenleri içinden vatan haini olmasalar bile KKTC Üniversiteleriyle yakın ilişkide bulunan akademisyenlerini tehdit ediyor.
Peki biz İzcan için ne yapıyoruz? Ya da İzcan gibiler için ne yapıyoruz? KKTC’nin tanınması, anlaşmalarda KKTC’nin esas alınması için ne yapıyoruz? Hangi kesin kararları alıp, bu kararlardan geri adım atmıyoruz tıpkı Rum tarafı gibi.
28 Ocakta yapılacak miting sonrasında bu güne dek neler yaptığımızı göreceğiz ve de anlayacağız.
Ayla BERKİN
24.01.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.