- 6175 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKLERDE EHL-İ BEYT SEVGİSİ
Türklerde Ehl-i Beyt Sevgisi
Yüce Resul’ün (s.a.v) ailesine ve evlatlarına Ehl-i Beyt denir. Müminlerin annesi Hz.Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin, Ehl-i Beyt’in şerefli fertleridir. Yüce Resul’ün (s.a.v) soyu; oğulları fazla yaşama-dığı için kızları vasıtasıyla sürmüştür. Bu sebeple, onların kıyamete kadar gelecek olan evlatları, Ehl-i Beyt’in birer parçaları olarak kabul edilmiştir. Bu nadide insanları sevmek ve onların manevi miraslarına sahip çıkmak tüm Müslümanların vazifesidir.
Yüce Rab (c.c) Kuran-ı Kerim’de Ehl-i Beyt’i şu şekilde tarif etmiştir: “Ey Peygamber hanımları! Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resulü’ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah, sizden sadece günahı gider-mek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzab/33)
Ehl-i Beyt’i kısaca tarif ettikten sonra, asırlardır Müslümanların yü-reğini kanatan Kerbela Katliamı’na bilgim nispetinde değinmek isti-yorum.
Muaviye’nin oğlu Yezit, haksız ve hukuksuz bir biçimde Şam’da iktidarı ele geçirmiştir. Hz. Hüseyin ise, Yezit’in bu haksız uygulamasına başkaldırarak ona biat etmeyi reddetmiştir. Yezit’in pervasızca iktidarı ele geçirmesi sadece Hz. Hüseyin’in tepkisini çekmemiştir. Küfeliler de bu durumdan rahatsız olmuşlar ve Hz. Hüseyin’i Küfe’ye davet etmişlerdir. Bu davet üzerine, askerleriyle birlikte 680 senesinde Mekke’den Küfe’ye hareket etmiştir. İslam adına haksızlığın ve hukuksuzluğun önderi olarak tarihe geçen Yezit, Hz. Hüseyin’in Kerbela’ya gelmekte olduğunu öğrenmiş ve derhal ordusunu Kerbela’ya yollamıştır. Hakkı savunan ile haksızlık üzerine iktidar olan iki ordu karşı karşıya gelmiştir. Yezit’in ordusu, Hz. Hüseyin’in ordusunun önünü keserek onların hareket etmelerini önlemiştir. Bu durum günlerce sürmüştür. Hz. Hüseyin ve ordusu açlık ve sefalet içinde bırakılmıştır. Sıkıntı, tahammül sınırlarını aşınca; Fırat Nehri’nden su almak isteyen kafile oklanarak şehit edilmiştir. Muharrem Ayı’nın onuncu günü de Hz. Hüseyin’in henüz on sekiz yaşındaki oğlu Ali Ekber ve beşikteki oğlu Ali Asgar hunharca oklanarak katledilmiştir. İnsanlık dışı bu katliamın hemen ardından, Hz. Hüseyin savaş meydanına çıkmış; Yezit’in kırk askerini öldürdükten sonra sağ kalanlarla helalleşip yeniden sa-vaş meydanına dönmüştür. Ancak o anda yağmur gibi yağan okların hedefi olmuş ve orada şahadet şerbetini içmiştir. (10 Ekim 680) Gözü dönmüş Yezit’in askerlerinden biri, Hz. Hüseyin’in başını orada kes-miş; gövdeyi burada bırakıp, başını önce Küfe’ye, sonra da Şam’a gö-türmüştür. Hz. Hüseyin’in kesik başını önünde bulan Yezit, ne hazindir ki ve ne düşündürücüdür ki şu sözleri söylemek zelilliğine düşmüştür. “Peygamber’den borçlarımı geri aldım”
Kerbela Katliamı, Anadolu Alevilerinde her yıl Muharrem Ayında anılır ve lanetlenir. Hz. Hüseyin’in haksızlığa karşı bu cesur direnişi ve ölümüne mücadelesi; Anadolu Aleviliğinde çocuk eğitiminde haksızlığa karşı gelmek, haksızlık yapmamak, haksızlığa uğrayanların yanında olmak şeklinde çok önemli bir yer tutar. Hz. İmam Zeynel Abidin, hasta olduğu için bu savaşa katılamamış ve hayatta kalmıştır. Bu ne-denle, Hz. Ali’nin soyunun devam etmesi nedeniyle Yüce Allah’a (c.c) şükredilir.
Gerek Hz. Hasan’ın zehirlenerek öldürülmesi, gerekse Hz. Hüseyin’in ve çocuklarının katledilmeleri hem Sünnilerin, hem Alevilerin ve hem de Caferilerin ortak meselesi ve ortak acısı olmuştur. Bu olay, yüre-ğimizde çok derin izler bırakırken; İslam içine fitnelerin nasıl ustaca serpiştirildiğini de çok iyi araştırıp, öğrenmemiz gerekmektedir.
Ben ülkemin mümin olmaya çalışan bir ferdi olarak, Alevi kardeşlerimin Sünnilere ‘Yezit’ demelerini doğru bulmuyorum. Sünnilerin de Alevi kardeşlerime başka yakıştırmalarda bulunmalarını asla doğru bulmuyorum. Bu yakıştırmaların ta o zamanlarda İslam içine serpiştirilmiş nifak ve nefret tohumları olduğundan şüphemiz yoktur Elhamdülillah.
Muharrem aylarında, Alevi kardeşlerimiz gibi Sünni kardeşlerimizde oruç tutarlar, Kuran okurlar. Yapılan aşureler karşılıklı olarak payla-şılır ve ardından dualar edilir. Sünni kardeşlerimiz de Alevi kardeşlerimiz gibi Ehl-i Beyt’e olan sevdalarını yüreklerinde yaşatabilmek için oğullarının adlarını Muhammed, Hasan, Hüseyin, Zeynel, Ali, Abidin, Ekber koyarlar. Kızlarının adlarını da Fatma, Ümmügülsüm, Hatice, Rukiye ve Zeynep koyarlar. Sünni kardeşlerimiz arasında oğullarının adlarını Muaviye ya da Yezit koyanı gördünüz mü hiç? Görmek mümkün değildir. Çünkü Yezit, Alevi kardeşlerimiz tarafından ne kadar nefret edilen bir kişi ise, bilinmelidir ki Sünniler tarafından da sevil-meyen ve nefret edilen bir kişidir.
Zaman içinde dini inançlarımız farklılıklar göstererek günümüze kadar ulaşmıştır. Çeşit çeşit mezhepler kurulmuş olsa da; bu çeşitliliğin sebebinin İslam’ı anlama ve algılama farkından kaynaklandığını kabul etmemiz icap ed er. Her inanç sahibi inandığı gibi yaşar ve inandığı gibi ebedi âleme göç eder.
Fitne ve fesada geçit vermeden, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularıyla yaşamak dileklerimle…
Halit Durucan
Emekli, yazar
[email protected]
YORUMLAR
Uğur kardeşim. Ben bu tip mevzulara bizzat şahit olduğum için yazma gereğini hissettim. Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Yezit olan benim içinde sizin içinde zalimliğin adeta abidesi durumundadırlar. Şahsım adına ben, İslam içi parçalanmalara pek sıcak bakmıyorum. Her kişi İslam'ı algıladığı gibi yaşar. Müslüman olduğunu söyleyen her insan, Hz. Ali Efendimize büyük saygı duymalı ve onun izinden yürümelidir. O ki; İlmin kapısıdır. Onu anlamadan Hz. Peygamberi anlamak mümkün değildir. Bu söz Sevgili Peygamberimize aittir. Bu bakımdan Hz. Ali efendimizi ve ehlibeytimizi çok ama çok iyi bilmemiz gerekir. Onların yolu cennete giden yoldur. Buna tüm kalbimle iman ediyorum ve size saygı ve sevgilerimi yolluyorum.
Ben sünnilere Yezid denmesi meselesine açıklık getirmek istiyorum.Bilmiyorum her sünniye yezit diyen var mıdır.Bir alevi olarak bana öğretilen zalim yezidliğidir.Alevi, sünni, şu, bu farketmez.Bizim gözümüzde zalim olan her kişi yeziddir.Yani Kerbela'daki, Maraş'taki, Çorum'daki, Sivas'taki, Gazi'deki, Başbağlar'daki bizim gözümüzde her zaman yeziddir.
Güzel yazınız için teşekkürler, saygılar...
Uğur Özcan tarafından 1/24/2011 9:40:20 AM zamanında düzenlenmiştir.