- 673 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kendini Yak...
Çoktandır unutttuğum yazma eyleminin mecalsiz kaldığını hissetmem, sana yazmama vesile olan takatten başka bir şey değildi. insanların uçurumlar yaşadığı bir devirde ayrılıkların acısı içimde tufanlar oluşturmaya yetiyor inan. Şu köşebaşlarını tutmuş çelimsiz çocukların oyunları, ayaklarının onları çektiği kadar, parmaklarının hayal alemini sıkıcı kavradığı oranda fevkalade tozpembe tablolar olmaya devam edecek bunu da biliyorum. Oyuncak bebeğine şefkatle sarılan, plastik arabasını elbisesi ile cilalayan, odundan atına binip özgürce yol alan umutlu çocukluğumuz kıyametini yaşadı ki özlüyoruz o günleri.
Bazen düşünüyorum da sisli bir vakitte yüzümüze vuran nemli yağışlar bizi bu hayalden uyandırabilir mi? Şüphesiz düşüncelerimizin ayyaş, fakir, garip hayalcisidir olmasını istediklerimiz, özlemlerimiz, anılarımız. Mekânı yarım yamalak bir rüyada kör topal yürüyen isteklerimiz, gerçek yaşama adım attığında dağılıveriyor. Yüksekten bırakılan cam bir vazo gibi paramparça oluyor düşlerimiz. Ağlamak gibi ulvi bir meziyetimiz olmasa rüyalar çekilir miydi. Bazen korkularla yüzleştiğimizde bizi gerçeklik dünyasına uğurlayan uykularımız sizce bizi çok mu seviyor? Bir anda gözlerimizi açtığımızda korkularımızdan sıyrıldığımızın farkına varıp "geçti" demelerimizle mi geçiştirmeliyiz rüyalarımızı. Yoksa yaşamımıza dikilmesi gereken bir başka trafik işareti midir ki kuralları ihlal etmekteyiz. Merhamet geçidinde öksüz bir çocuğa mı çarptık, fakirlik kavşağında bir garip dilenciye mi güldük. Haya tünelinde sinsice mi yol aldık, nezaket virajında kabaca dönüşlerimizle ihya kaldırımlarına mı daldık.
Yaşam bahçesinde renk veren günlüğüm,
Hissiyatıma dair aks eden cümlelerim, kalbimin dalında ha düştü düşecek yaprak gibidir. Birbakarsın üzülmelerim bu dala konan titrek kuş gibidir. Sevinçlerim bu dalda kelebek olmaya durmuş koza gibidir. Bana sirayet eden ayrılıklar bu dalın uçurumunda içten içe ağlamak gibidir. Bir anne özlemiyle toprağa dokunuşum "nedenlerin?" girift yumağı olur. Çözmeye çalıştıkça bir bir ayrılıkları, çıkmazlarım depreşir, göz kapaklarım ağırlaşır, dudaklarım büzüşür ve ben ağlarım.
Şahidim günlüğüm,
Kimsecikler duymaz beni senin kuytunda. En makus şüphelerim senin sihirli sayfalarında gizemini koruyan anahtardır. Sırlarım sınırlarını sende terkederken yeni bir dünya inşa eden bu halim, sayfalardan soğuk bir kaldırım, kalemlerden üstü çizik bir şahsiyet, kelimelerden bir yığın dert havale eder sana. Bir bakıma sürgünlüğümü sana adamamın dipnotları ince bir serzeniştir. İstersen beni oku ya da istersen kendini yak!
mehmedim
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.