- 695 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOZAĞAÇ BAHÇESİNE ZORLU BİR YOLCULUK
Hadim’e, Abdullah dayımla oğlu Ömer de gelince, ortam biraz daha eğlenceli hâle gelmişti. Çünkü akrabaların buluştuğu kalabalık ortamlar, her zaman eğlenceli olur ve bu durum, hayattan inanılmaz derecede zevk almamı sağlar. Zahide teyzem ve 3 tane kızı, ben ve kız kardeşim ve bir de Mustafa dayım, ortam hareketlenmişti işte. Harekette bereket vardır, derler.
Hava serin mi serindi. Sabah erkenden, kiraz toplamak için Kozağaç’a gidecektik. Abdullah dayım, ben ve Ömer, öncü birliktik, yani önden gidecektik. Sabah sabah dolmuşu kaçırmıştık ve yürümeye karar verdik. Nerden bilebilirdim ki, bu yürüyüşte, kayalarla, çalılarla zorlu bir yürüyüş gerçekleştireceğimizi.
Yolculuk boyunca kayalıklarla, çalılıklarla karşılaştık, bir taraftan dayım, geçtiğimiz yerleri anlatıyordu bize. Çocukluğumda buralardan çok geçmiş olmalıyım ki alışkındım yola, kayalar ve çalılar bizi her ne kadar zorlasada. Fakat aradan uzun yıllar geçtiği için fazla bir şey hatırlamıyordum.
Bazı yerlerde kayalar ve çalılar bizi zorladı, bir ara, bir dere çıktı karşımıza. O derede de, domuz izi görmeyelim mi, aklımıza kurt düşmüştü, acaba yakınlarda domuz var mı, diye. Sonuçta, domuzlara yem olmakta vardı. Bir ara dayım, bir hışırtı duymuş ve hışırtı duyduğu yeri taşlamaya başlamıştı, o an Ömerle benim yüreğimiz ağzımıza gelmişti. Olduğumuz yerde kalakalmıştık. Zaten etrafımızda çalılardan ve kayalardan başka bir şey göremiyorduk. Ayrıca domuzları korkutmak için, güzel bir silah vardı elimizde, telefonda dinlediğimiz müziğin sesini sonuna kadar açmak.
Dayım, domuz olmadığını anlayınca, bizi rahatlatan açıklamayı yapmıştı; bir şey yok, yola devam. Bir taraftan müzik dinliyor, bir taraftan da fotoğraf çekiyorduk. 55 dakika süren yolculuk sonunda, yorgun ve bitkin bir halde bahçeye ulaşmıştık. Ah bir de şu pıtıraklar olmasaydı, daha güzel olacaktı. Çünkü pıtırakların ayağıma yapışması, hayatta en sinir olduğum şeylerden bir tanesiydi. Böeyle şeylerden hayatta hiç hoşlanmam. Olsun, ben mutluydum yine de, zorlu, ama bir o kadar da güzel bir yolculuk geçirmiştik, her ne kadar domuz tehlikesi olsada.
Zahide teyzem gil ise bahçeye 4 vasıta değiştirerek, 1 – 2 saat içinde gelmişlerdi, onlar da en az bizim kadar unutulmayacak bir yolculuk yaşamışlardı.
Nedense, insanın aklına ilk gelen şey, kötü olaylar olur, öyle olunca da insan kendisini kötü hisseder. Güzel şeyleri de sıklıkla anımsayalım ki, o an yaşadığımız mutluluk duygusu benliğimizi kuşatsın. Bu yolculuğu düşündükçe, o anda yaşadığım olumlu duygular benliğimi sarar. Çünkü o an, yaşadığım anın farkına vararak yaşadığım için ve bütün duygularımı bütün keskinliğiyle o ana odakladığım için, o yolculuğu hatırlayınca, o duyguları yakalamak kolay oluyor.
Yaşadığınız anı bütün duygularınızla birlikte yaşayın ki, o anı anımsayınca, o olumlu duyguları kolay bir şekilde yakalayabilesiniz…
BÜTÜN OLUMLU DUYGULARI FARKINA VARARAK YAŞAMAK DİLEĞİYLE…
SÜNDÜS KOÇ - HADİM
18.07.2010 - PAZAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.