- 805 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÖĞLE YEMEĞİ
Güneşli, pembe bir gün.
Arkadaşlarımla öğle yemeğinde Bağdat Caddesinde buluşmak üzere sözleştik ama ben her zaman ki gibi restorana bir saat erken geldim.
Bu restoranın sevmemin birinci nedeni; bazen Barok bazen klasik ve Latin müziği çalması.
Bugün şansıma latin müziğ çalıyordu.
Hele günün ortasında çalan müzik benim ruhumu alıp çok uzaklara götürür.
İkinci nedeni ise restoranın tüm bahçesi en sevdiğim sıklamenlerle kaplı .
O kadar sevgiyle bakılıyorlar ki hepsi gülümsüyor ve başlarıyla her gelen müşteriyi karşılamak için birbrirleriyle yarış ediyorlar. Özellikle beyaz sıklamenlerin yaydığı sakin ve huzurlu ortam insana mutluluk veriyor.
Hemen, bana sevgiyle bakan sıklamenlerin tam karşına oturdum .
Yüzümü güneşe vererek gözlerimi kapadım çalan Latin müziğin ritmiyle kendimden geçtim ve yıllar önce yaptığım karayip gezimi hatırladım.
İlk durağımız Miami. Bu güzel şehirde birkaç gün kaldıktan sonra gemimiz hareket etti.
Merak içinde Haiti limanına varmayı bekledim. Adada yaşayan yerlilerden özel hediyelik eşyalar aldım ve Christoph Colombos’un Amerikay’ı keşif esnasında neden bu adayı dinlenmek için seçtiğini anladım.
Jamaika limanına vardığımda heyecandan yerimde duramıyordum çünkü botanik bahçeye uzun bir yürüyüş turu yapacaktık
Önce kendimi zencilerin arasında tumba çalarken ve daha sonra elimde marakaslarla onların arasına dans ederek karıştığımı gördüm.
Ama garsoun yanıma gelerek:
- Ne içmek istersiniz? Canan hanım demesiyle irkildim ve gözlerimi açmadan :
-kırmıız şarap olsun lütfen diyerek başımdan savdım.
Daha sonra tekrar gezime kaldığım yerden devam ettim.
Botanik bahçedeki tüm yeşilin tonları ve o büyülü ortam mükemmeldi. Hele iri
kocaman sarı , mavi ve yeşil konuşan papağanlar ...
Muz ağacına yaslanmış , zencinin boynuna dolanmış büyük iri yılanı gördüm ve ben nasıl oldu da adamın yanıbaşında ve yılan boynumda... bilemiyorum.
O sıcağın ortasında buz gibi serinliğin boynumdan aşağıya kaydığını hissettim.
O sırada omuzumda bir el
-Canan! Bu ne uykusu uyan!
-Biz geldik..Arkadaşların..
Gözlerim açtım ve kızları görünce çok sevindim. O iri yılanın boynumdaki serinliğini ölene dek unutamam.
Keyifle yemeklerimizi yedik ve ben onlara Karayip maceralarımı anlatarak akşamı bulduk
şimdi bu güzel sıklamenler için mini dizeler
SIKLAMEN
Kapı çalındı tık tık..
Karşımda sıklamenler,
aldılar yanlızlığımı.
bir beyaz saksı sıklamen
saf dünya, çoçuk dünya,
odamı süsledin.
Ocak ayında
dünyamı renklenirdin.
Sakın gitme, sakın ölme
beyaz sıklamenim
saf dünyam...
canan demirel
YORUMLAR
BAYILDIM BU OYKUYE:) CANAN HANIM COK COK GUZELDI SIZ KITAP YAZIN BENCE BANADA ILK BASKISINDAN GONDERIN UNUTMAYIN EMIII
TEBRIKLER
canandemirel
çok teşekkür ederim, sevgilerimle..
bir gün öyle bir yerde tüm edebiyatı sevenlerle......neden olmasınki....yazınız içimizi ısıttı.....aydınlattı....saygılar
canandemirel
SEVGİLER..
Canan Hanım sayfanızda hep içim aydınlanıyor ve ruhum dinleniyor. Hayat dolu yazılarınız. Sevgilerimle...
canandemirel
Sanki sizinle birlikte ben de latin müziğinin o eşsiz efsununa kapıldım...
Muhteşem bir manzara, alıp götüren müzik...
Size arkadaşlarınızla afiyet olsun ama biraz kıskandım galiba :)))
Şaka bir yana her gününüz o gün ki güzellikte geçsin. Sevgilerimle...
canandemirel
En iyi derin anılara kokulara ait olduğu söylenir. Sonra sesler gelir. Burada da yazarı alıp götüren bir latin ritmine borçluyuz her şeyi. Biraz daha kalabilirdik o sahilde (Nedense Karayiplerde bir ada denince bana sanki her şey sahilde yapılırmış gibi gelir).
Biraz imla hatalarına özen gösterilse okuması çok daha keyifli olacak bir yazı. Saygılarımla.
canandemirel
sevgilerimle..