YANITINI DİLENEN SUAL
Yalnız bir sualim var yanıtını bekleyen.Yanıtlanacağını bilsem çoktan kurtarmıştım kendimi bu yükten.Her şeyimin sebebi bu sual,her hırçınlığımın,her yılgınlığımın,her umutsuzluğumun ve her kanayışımın sebebi...Tüm gevezeliklerim bir yanıtla son bulabilir aslında,tüm arayışlarımın ve tüm yoldan çıkışlarımın sebebi bu sual.
Yeri geliyor her şey alışkanlığa dönüşebiliyor bünyemde; acımak,acıtılmak...Yeri geliyor,kalbimin üzerinden geçerken kabuklarını kopardığınız yaralarım bile kanamaya alışıyor.Yalnız bu sual ilerleyişini hiç durdurmuyor.Her geçen gün,bünyemde yeşile yakınlığı olan tüm tonlamaları griye kan kardeşi yapıyor.Ve yoruluyorum,en az yorgunluğundan beni mes’ul tutanlar kadar..
Ne yaparken, nereden geçerken yakalandım ben bu yapışkan suale bilemiyorum.Kim bıraktı içime bu kemirgeni çoktan unuttum.Gerçi her geçen bir yem koydu önüne,her gönlüme muhatap aldığım yahut tebessümüne eşlik ettiğim arkadaş en az bir kere bastı o düğmeye.Oysa ben hep tersini umarak koyuldum yola.Olmadı,olamadı...
Yalnız bir sualim var yanıtını bekleyen.Lütfen verin bana artık cevap anahtarını.Her şekilde yakabilirsiniz canımı,yeter ki söyleyin bana artık,NEDEN!...
Neden,koparıyorsunuz çiçeklerimi,üstelik sulamak vaadiyle girmişken bahçeme.Neden, sıkı sıkı kilitlediğim kapıları bana tek tek ellerimle açtırıyorsunuz...
Yalnız bir sual ve yalnız bir cevap...Sonrası her istilaya açık,gezin,çalın,acıtın...dönüp tek kelime etmem...Sadece söyleyin bana,sadece bileyim neden...Nedir beni bunca soytarılığa hedef eden...
Çok mu zor bir sual bu ki yanıtlayacak diller sus pus olur. Çiçeklerimin değeri bir tek yanıt etmiyor mu?Toplayıp,toparlayıp sonra da dönüp gideceksiniz öyle mi?Bu denli değersiz miydi bağımda gördükleriniz.Öyle ise neden bırakmadınız her şeyi yerli yerinde.Neden yağmaladınız.Tek dileğim nedenini söylemeniz,artık neden buna maruz kaldığımı bildirmeniz ve beni bu yükün hamallığından azat etmeniz.
Gerisi mühim değil,inanın umurumda değil.Sonrasında ömür boyu susabilirim.Yalnızca yanıtlayın ve gidin.Sesimi çıkarırsam adam değilim.
YORUMLAR
Öncelikle hoş geldiniz sayın hocam...
Bir zaman aklımda kader bahsi ile ilgili bir soru takıldı kaldı. Nereden peydah olduğunu bilmem, hamdolsun şüphede etmem ama takıldı işte. VErilen cevaplara amenna diyor fakat dolu dolusuna yetinmiyordum aldığım cevaplarla. Bİr gün Olmadık bir zamanda hiç tanımadığım bir şahsın küçük bir konuşmasına adeta yoldan geçerken şahit oldum.
Bakınız sayın hocam...
Hz ali ra. efendimizin yanına bir adam elinde elma ile geliyor. Adam münafık, meramı ise hz Ali ra. bir sınava tabi tutatcak. Elindeki elmayı namz çıkışında cemaatin önünde hz Ali'ye göstererek diyorki. Ya Ali bu elma benim nasibimmi.
Hz Ali deseki nasibin, o zaman yemeyecek adam
AMa derseki nasibin değil inadına yiyecek..
Hz alinin cevabı okadar kısa ama benim kader bahsimdeki soruların cevabını aydınlatacak kadar engin oluyor.
"yersen senin nasibin, yemessen değil" diyor.
Kader işte, iradem ile yapabileceklerim var.
Ne alaka dedirtim size anlamadım sandınız belki, ama okuyacaksınız eminim yazdıklarımı.
Ben size değer veriyorum Allah için, saygı duyuyorum. Rabbim hamdımızı arttırsın.
Neden sorusuna cevabı irdeliyelim hocam. Neden sizin başınıza bu haller vukuu buluyor. Hiçmi bir şey yapmadık, hiçmi yanından geçmedik gül bahçesinin ki kokusunu almadık. Rabbim bizleri nasıl yarattı, nelere zaafımız var, nelerde kabiliyetli, nelerde zayıfız. ve en önemlisi imtihansırrını bildiğimiz halde, hayatımıza idame ettiremeyişimiz...
dahada sadeleştireceğim inşallah..
İçki kullanırmısınız hocam, yada kumar oynarmısınız?
eğer cevabınız hayırsa , bilinki sizin imtihanınız bu ikisi üzerinden olmaz. Yani içki içmeyen bir insan, kumara zaafı olmayan bir insan kumar ile imtihana tabi tutulmaz. onun zafı ne ise ona yönlenir. Para mesela parayı çok severseniz, en çok sadaka ve zekat ağrıtır başınızı, herkes bir verirken sizin bin vermeniz gerekir, vermezseniz imtihandan geçemezsiniz sayın hocam.
şimdi gelelim biraz daha size, koparılan çiçekler, gül bahçesinin solan gülleri, hep size hep size öylemi. Bİr tesadüfmü?
Tesaadüf diye bir şey yok hamdolsun. Bu yürek bu denli coşmak ister, bu yüreği coşturacak ateşi gören gözler kimin eseri.
Ama en başta anlattımım küçük kıssayı aklımızdsan çıkarmayalım.
Yanmak marifet ister aşk ile, yakmak da marifet, ama asıl marifet herkesi yakmayıpta bir kendini kavuran ateşte hamdı bulabilmek.
Bakın etrafınıza , binlerce insan var, kız erkek, yüzlerce. Ama en çok iki sevgili birbirini seviyor.
En güzel anne kimin annesi?
Sizinki mi benim kimi?
Ateşi görmek marifet dedik, Ama aşkıyla yanabilmek o ap ayrı marifet. Şimdi başınıza gelen bütün bu hezimeti kadere bağlarsak yırtarmıyız, Asla!
İstemeseydik olmazdık. ve hakka yanaşır bir kul olsaydık buda başımıza gelmezdi.
BEn hakka yanıaşır bir kulum, yanlış hiç birşeyde yapmadım ama hala başıma bunlar gelir.... sorusunun cevabı?
Ee Önemli olan, hezimetin başa gelmeden yapılan şükürlerin, hezimet başa gelince ve hatta hezimetten sonra devam etmesi değilmiydi.
Bir zatı muhterem , bir hoca efendinin yanına gidiyor ve diyorki: hocam Kaç zamandır okuyamıyorum , zikrimi edemiyorum dünya işleri başımdan aştı diyor.
Hoca efendi gayet sakin ama emin bir şekilde; Vallahi o dünya işlerinin seni bu denli bunaltması, yorması, maneviyattan uzakl kaldığın içindir diyor.
Neden ?
neden?
Bir kula bağlanmak herbirimizin yakalanabileceği yüksek olsılıklardan biri. Lakin Haddimizi aştığımız zaman kendimizden geçtiğimiz zannediyoruz. Oysaki İnsana duyulan en büyük aşk, kalbin dış zarından içeriye girmez deniliyor. Gİrdiği anda manevi alemde yolculuğa başlarmış insan. Leyla leyla derken mevlasını bulmadımı mecnun. Demekki gerçek aşk Leyla yı gördüğünde sende kimsin dercesine aramaya devam etmekti.
Hem birde bırakalım kendi halimize figan etmeyi, Aşk acıtır, özünde acı vardır. Bu yola girildiyse ki giren kendimiz oluyoruz, ceremesine eyvallah denilecek.
neden?
İranlı bir şair derki AŞK"A uçarsan kanatların yanar." Bu söze cevaben Mevlana diyor ki; "AŞK"A uçmazsan kanat neye yarar
Rabbim gönlünüze gelenleri hayırlı eyleyip, sonumuzuda bahtiyar kılsın.
saygım ve dualarım ile.
hobbit
tekrar tekrar okunası şeyler yazmışsınız..yazdıklarınız bu yazının altına sıkıştırılamayacak kadar derinlikli şeyler...oysa benim yazdığım yalnızca basit bir can havli idi .Demek istediğim "neden hep bunlar benim başıma geliyor" şeklinde (haşa) bir feveran değil idi ondan ziyade...direk yanıtlanması umulan basit bir suale karşılık bulamıyor olmanın sitemiydi...sorulan soru basittir...neden vs vs vs ye sebep oldun...verilecek cevap beklenir ancak gelen giden olmaz ...ve akabinde bünye kendini bu şekilde ifade eder.
ancak tekrarlamadan ve eklemeden edemeyeceğim; benimki öylesine basit bir iç döküş ve sizin ki öyle derin bir anlatış olmuş ki bence yazı ile yorumun yerlerini değiştirmek gerekecek.... ilginize teşekkürlerim ve şahsınıza saygılarımla