- 845 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜK BEKLENTİ
BÜYÜK BEKLENTİ
Uzun bir yolculuk sonucu büyük şehre ulaşmıştı, geceydi, ama şehir çok kalabalıktı, hayat devam ediyordu, hareket halindeki araçların ardı arkası kesilmiyordu, her taraf aydınlıktı, yollar uzayıp gidiyordu, pencereden bakınca gündüz nasıldır? Acaba diye düşündü.
Sabah erkenden kalktı, masmavi gökleri kıskandıracak bir şekilde alabildiğince yükselen binaların arasında sessizce yürüyordu, peş peşe dizilmişti renga renk apartmanlar, bu insanlar nasılda koşuşturuyorlardı, vitrinlerde sergilenmiş giysileri düzeltmeye çalışanlar, camları gazetelerle silenler, süslü kızlar ne kadarda hareketliydiler, bahar bitmişti haziran ayındaydılar, genç kızların giymiş olduğu kıyafetler dikkatini çekmişti, süveterleri kısacıktı göbek kısımları dışarıdaydı, birde göbeklerine yüzük takmışlardı, ablasının yüzükler parmaklarındaydı, kızların küpeleride farklıydı annesinin, köydeki ve kadınların küpeleri birer taneydi oysa burada yolda karşılaştığı kızların kulaklarında peş peşe sıralanmış dört, beş küpe takılıydı, bir an düşündü televizyonlarda gömüş olduğu giyim şekilleri demek ki gerçekti, hiç kaybolacağı endişesini duymadan ağırlandığı yerden bayağı uzaklaşmıştı ne kadar yürüdüğünün farkında değildi, acıktığını his etmişti, restaorantların önünde kızartılan piliçlerin kokusu eskisi gibi etrafa yemek kokusu yaymasada görünüş itibarı ile açlık hissini uyandırdığı için oda durup içeriyi seyir etti, onu fark eden garson buyur etti,oda içeri girdi bir yemek söyledi, yedi yedi çünkü çok acıkmıştı,fark edilmenin burukluğunu yaşamıştı ,yemekten sonra kalkıp hesabını ödedi ve çıktı.
Kaldığı yere geri dönmek üzere tekrar yola koyuldu, tanıdıkları onu bekliyorlardı, şehri beğenip beğenmediklerini sordular,oturup biraz sohbet ettiler yemekler yendi çaylar içildi.
Ona ayrılan odaya geçti, yer yatağında yatıyordu elbiselerini değiştirip uzandı, biraz düşündü, ailesini köyde kalanları hatırladı, annesinin kendileri için tandırda o mis gibi pişirdiği ekmekleri özlemişti, annesinin yorgun yüz hatlarını hatırladı, kendileri için nasıl çaba sarf ettiğini hatırladı, ablasının otlardan yapılmış süpürgeyle avluyu süpürürken oluşan toz bulutunu özlemişti,irili ufaklı hayvanların ağıllarına bir an önce varma çabası içerisindeki didişmelerini özlemişti, babasının hayvanların akşam yemeleri için avludaki yalaklara serpiştirdiği yemleri düşündü, dokuz kardeştiler kendisi dördüncüydü,kardeşlerinin hayvanlarla oynamalarını ağıla girmelerine babalarına yardımcı oldukları sırada hayvanlara dokunurken çıkarmış oldukları sesleri özlemişti.Annesinin güleç sureti gözlerinin önüne geldi ve uykuya daldı,sabah erkenden kalkması gerekiyordu.
Misafir olduğu yerde onun için bütün hazırlıklar yapılmıştı, bu devasa kentte işleri olup erken kalkmayanlar, trafiğe yakalandıkları zaman yerlerine geç ulaşıp işleri yarım kalıyordu
Oda öyle bir durumla karşılaşmamak için erkenden kalkıp, iyi bir kahvaltı yapmalıydı, biraz heyecanlıydı,bir seçe kuşu gibi yerinde duramıyordu ,kalbi çok çarpıyordu ,köyde yaşayıp, yakın bir beldedeki liseyi birincilikle bitirmişti,annesinin gururu, babasının aynası olmuştu,büyük şehre sınava girmek için gelmişti ,onbir yıl boyunca ona öğretilenler üç saatte ona sorulacaktı ÖSS’ye girip iyi bir puanla gelecek vaat eden tıp fakültesine girip doğup büyüdüğü yerde hastaları iyileştirecekti ,ailesinin ondan büyük bir beklentisi vardı. A.AKKAYA