Saygıya Mektuplar
Senin varlığın yada yokluğun kimsenin umurunda değilse senin varlığında tartışılır. Var olmayan bir insanın başka insanları varlığı ile terbiye etmesi ise mümkün olmaz
Senin değerin değerlerini bildiğin değerlere değerli olduklarını söyleyerek değerli olursun. Yok, olan değerlerin ise ancak onlara değer verenlerin varlığının yanında olması ile ile mümkündür. Sen bir tabu olacaksan tabular yıkılır oysa sen tapu olacaksan her kes seni elde etmek için çırpınır.
Canlarından can katanlar ve sokulup çıkarılanlar yinede bu âlemde adını ananlar ise anılmak kötüde olsa bir değer yargısımıdır ki senin için önemsiz olduğunu düşündüğün o zavallılar belki seni sen edenlerdir.
Ancak tanrı kendi içinde kendine yeter, yetkinlik içine soktuğun yada çıkarttığın boşluklar içinde kaybolan uzantılar olmaktan öteye geçemezler. Çünkü peşin satış hükmü ile ilk değerini kafanda belirlediğin bu varlıklar, zaten senin için elinden gelenin en iyisini de yapsalar ancak senin onlara biçtiğin kaftan kadardırlar.
At gözlüklerinin çıkarılıp konulduğu her kenarda bir manzara vardır ama bu manzara ancak ve ancak sana görünür. Çünkü sana uzatılan, senin sandığın değilse ve gerçekleri gördüğünde bir fincan dolusu sevgi ise sen bununla fala bakamazsın. Baktığın fallar ancak ve yalnızca senin kızgın kalbinde buhar olacaklardır ki sonuç soğumayan ve ebediyen suyunu arayan çöl fareleri gibi ayakların yanmasın diye oradan oraya koşarken aslında üstüne basıp geçtiğin su kaynaklarının farkında bile olmazsın çoğu zaman ve sonuçta kısa ömürlüdür çöl fareleri. Hızlı atan kalpleri ile alabildiğine koştukları kumlarda koklayamazlar suyun şefkatli damlalarını. Şefkatini kilitlediğin kasanda durduğu sürece tedavülden kalkar bu şefkat. Kapı kollarının seslerine dikildiğinde kulakların işte o zaman sonu gelen bu koşuşturmacanın çığlıkları duyulur uzaklardan ve gerçekler gri renkleri ile kasvet vermeye devam ederler. Pembenin yok olduğu bu odalarda gürültüler sessizliğe bırakır yerini.
Saatlerin seni gösterdiği anda artık önemi kalmamışsa eğer bu dostlukların bir çan sesidir senin için at arabasının arkasındaki bir uzun kutu. Ama artık uyanmak vakti geldiğinde zamandan zaman kalan kısmı ile sana koşar ve yavaşlar birden seni bekler kaybettiğin o sevgileri ve senin için verilenleri almana yardım eder, hatta toplar kır çiçekleri gibi sevgileri topraktan ve sana uzatır yıllar sonra bulduğun unutulmaz sevgilin misali. Ve avucunda tuttuğun bu bir demet sevgidir belkilerden uzak ve sensizliklerden ırak.