- 1456 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
NEYİNİ BEĞENMEDİN ÇOCUĞUN ? SENİN AMACIN NE ?
Ne zor meziyet anne baba olmak .Her anne baba çocuğunun iyi olmasını ister.
İyi okullarda okusun,iyi işlerde çalışsın,iyi bir insan ile aile olsun.Bunları düşünürken de
çocuklarının ne düşündüğü, ne hissettiği bazen ikinci planda kalır.
Geçenlerde bir genç arkadaşım annesiyle yaşadığı bir olayı anlatınca bayağı güldük.Gerçi ağlanacak halimize güler olduk ama sizinle de paylaşmak istedim.
Şöyle başladı söze cici kız;
‘’-Yahu abla sorma hayatımda birisi vardı.İyi bir insan, maddi durumu iyi ,avukat aynı zamanda.
Ama bir türlü anlaşamıyorduk.Adam hiç bir şeye itiraz etmeden kabul ediyordu.Yahu bir konuda da sorun çıkar dimi .Yok her konuda benimle mutabık .Resmen daraldım.Eğer ciddi bir şey yaşasak ben kesin mutsuz olacaktım. Bende ayrılalım dedim ve ayrıldık.’’
‘’-Yahu ne var bunda çok normal bir şey’’ dedim.
Oda gülümseyerek ekledi.
‘’-Tabiî ki bir şey yok. Ama sen gel de bunu anneme anlat.İlk sorusu şu oldu .
‘’-Neyini beğenmedin çocuğun? Gül gibi çocuk hem de avukat…’’
Ben aslında bu geçici bir şeydir diye düşünüyordum ama maalesef yanılmışım.
En ufak bir sorun yaşasak,ya da mutlu bir olay annem nasıl yapıyor ve bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama konuyu buraya bağlayarak,yine aynı soruyu soruyor bana.
İkimizde aynı anda gülümseyerek bağırmaya başladık
-Neyini beğenmedin çocuğun ?
-Aslında dedim belki de bu senin için geçici bir durum .Mesela iyi bir evlilik yaparsan emin ol annen bu avukatı unutacaktır.Ama ben annem istemediği halde bir evlilik yaptım ve boşandım.Ne mutlu dünya tatlısı bir kızım var.Ama annemin sorusu asla değişmiyor.
Eminim ben ölecek olsam son nefesimde bile annem bana aynı soruyu sorar.
-BENİ DİNLEMEDİN NEDEN EVLENDİN O ADAMLA?:)
Biz böyle tatlı tatlı sohbet ederken ,bir genç arkadaşım yaklaştı yanımıza ve o da anlatmaya başladı.Meğer ne dertliymiş genç kardeşlerim.
-Abla dedi ben bir kızla tanıştım net üzerinden.ve birbirimize aşık olduk.Aynı şehirde yaşamıyorduk.Ama ben onun ailesiyle tanışmak için yaşadığı şehre gittim.Bizim için sorun olmayan, ama başkaları için sorun olan tek şey belki de tenimizin rengiydi.
Hiç unutmam kızın annesi beni görünce ‘’-Ah be oğlum bir de rengi tuttursaydınız.’’ Dediğinde bayağı gülmüştük.
Anneme ve babama da kız arkadaşımdan bahsettim.Onlarda oldukça sevindiler ilk başta .
Derilerimizin farklı rengi bile, onları etkilememişti.Anneme onun benden dört yaş büyük olduğunu söylediğimde annemin yüzünü görmeniz gerekirdi.Alı al moru mor.
‘-Bak oğlum baban bunu duymasın .Senden dört yaş büyük bu kız aman iyi düşün.’’diye de ekledi.
Siz asıl akşam babamın benimle yaptığı konuşmayı duymalıydınız İlk soru tokat gibi patladı yüzümde.
‘’-Oğlum senin amacın ne?Ne işin var senden dört yaş büyük kızla?Bak oğlum kadınlar erken çöker.Asla senden büyük bir kadınla evlenmene müsaade etmem.’’Ve defalarca yinelenen o söz.
-Oğlum senin amacın ne?’’
Oysa sevmenin ne amacı olabilirdi ki?Sevilmekten sevmekten haz almaktan başka.
Ve tabi ki kız arkadaşım bana ;
‘’-Ailen senden büyük olmamı nasıl karşıladı ?’’diye sorduğunda;
‘’-Sen benden erken çökecekmişsin’’ diye cevap verdim.İlişkimiz yürümedi ve arkadaş kaldık.:(
Örnekler o kadar çok ki .Bize sunulan yaşamları yaşıyoruz bazen.
’’-Mücella teyzenin bir torunu var.Ay parçası maşallah.Hani bir tanışsanız .Bir çay içersiniz bir yerde.’’Diye iyi niyetle bize sunulan.Sonra da dayatmalarla içine atıldığımız o kadar çok yaşam var ki.
Hiç kimsenin anlamadığı ise şu;iyi ya da kötü kendi seçimlerimizi kendimiz yapmalıyız.
Hayata bakışımız,duruşumuz,kendimizi ifade edişimiz bazen verdiğimiz kararlarda gizli.
Her acı hikâye, hayatımızda bize tecrübe olarak geri dönüyor.Ve kendi verdiğimiz kararlardan
dolayı ,yaptığımız yanlışlarla mücadele etmek çok daha kolay oluyor.Hayatta yaşanması gereken her şey er ya da geç bir gün mutlaka yaşanacaktır.
Ve ;
-Neyini beğenmedin çocuğun ?
-Oğlum senin amacın ne?
-Beni dinlemedin ve neden evlendin o adamla?
Sorularına defalarca galiba büyüdük diyorum.
18/01/2010
Canan Ekinci
Şiirlikız
YORUMLAR
Tabi konu insanlar olunca, hele ki evlilik gibi çok ciddi bir konu olunca benzer durumlarla çevremizde karşılaşmak da olağan hale geliyor. Sorun büyüklerde mi, yoksa hayatta hiç bir tecrübesi olmayan şıpsevdi, ya da daha açık bir ifadeyle -gel git akıllı, dediğim dedik- diyen gençlikte mi? Mesela bir zamanlar bizlerin anneleri, babaları da gençti. Onların anne ve babaları da. Yani bir devir daim var, bunun yanında kuşaklar değişiyor. Çağ değişiyor. Düşünceler, hatta duygular değişiyor. Gelişen zamana ayak uydurmak zor. çağ atlamışız, bir tuşa basıyoruz taaaaakkkkk elimizin altında her bir şey. Netten kurulan arkadaşlıklar kısa zaman sonra bir de bakmışız ki evliliklere doğru yol alıyor. Genç ise bu kişiler, yaşamamış ki yok ki hayat tecrübeleri, ilerisini düşünemiyorlar bile. Kolay mı öyle pattttttttt diye birisine sevgi duymak? Adı da aşk olmuş hoşlanmanın. İç içe girmiş kavramlar. Bizler hoşlanmak ile aşkı karıştırıyoruz. Mesele burada başlıyor. Yani konu aslında çok da karışık değil. Ama üzerinde durulmuyor. Kestirilip atılıyor. Üç saat geçmiş aradan, '' hoşlanmış. '' üç gün sonra '' sevgi '' duymuş. Üç aya kadar da '' aşka '' dönüşmüş, evlenmişler... Sonra? Neyse, burada bırakayım meseleyi.
Güzel ve anlamlıydı yazınız. Kutlarım efendim.