- 1253 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EYLÜLE SİTEM / VEDA ...
hüzün,
bütün dönüşlerimsin benim
bütün gidişlerimde ...
***
son kırlangıçta göğün mavisinde yitip kaybolduğunda
geriye kalan bir kere daha
sönmüş iki mum koyuluğuyla
bakışlarım..
birde,
içimde dibi yırtık bi boşluk
ve takvimlerde yine
eylül …
hüzün,
hiç saklanma boşuna
gözlerim kapalıyken bile
varlığını görüyorum …
ve sahibine sadık bir sır gibi
serin alevlerinle içimde
yine sana sokulup
hayata üşüyorum …
oysa öğrendim ben
öğrendim
bir dal kaç kere kırılırmış daha
kırılıp düştüğü yerdeyken bile
kaç parçaya daha bölünürmüş
öğrendim
ve küstüm kendime dönüşlerimde
ve başkalarına
gücendim …
……………
zamanıdır nasılsa
bu sabah uyandığımda
penceremde bi yağmur sesi uyandırsın beni istiyorum.
istiyorum
üstelik bi sağanak çoktan sel olup kaplamışken içimi
ve ben çoktan boğulup boylamışken o suyun hayal kırıklarıyla dolu dibini
olsun..
olsun..
o yağmur yağsın yinede,
yağsın
istiyorum..
ve biliyorum
ben yine en güzel yalanlarımı
en masumlarını
hala
kendime söylüyorum …
………….
zamanıdır nasılsa,
içimde uyuttuğum umutlar gibi
ağaçların da içinde de uyur yakında hayat, biliyorum..
yine bir bir bırakır dallar büyüttükleri yeşilleri solunca
yine bir bir çözülür küçücük elleri yaprakların,öyle günden güne halsiz kalınca
ve ben yine duvarlarına bakarım ömrümün, ki taş eskimez
ki parmak izlerim üzerlerinde çığlık çığlık,bilirisin ya sende, taşlar sır vermez
sonra ben yine duvarlarımdaki o çatlakları
koca koca pencereler yaparım hayalimde gözlerimi kapayıp
ve ben yine o duvarın çizgilerinden yollar tutarım içimden dilek diye
ki belki bir damla çaresizlik taşar belki de taşmaz
hem nasılsa yalnızım taşsa da hiç değilse kimse görmez
ve sonrası zaten kaç ezberin tekrarı en iyi ben bilirim
sonrası hangi çocuğun korkulu telaşı, tanırım o geçmişi..
ardından aceleyle yine bir kuşa
olmadı el yordamı bir rüzgara
veya solgunda olsa bi gün ışığına
tutunup kaçarım yine ne varsa içimi burkan gerçeklerinden adı mucize olan bu hayatın
ve yine girerim kendimin koluna
ve yine kendi elimin şefkatine bırakırım yanağımı
hem olur ya
belki saçlarımı hayır sever bi esinti okşayıp
belkide bi yağmurun ıslaklığı yıkar ve temizler yaralarımı bu arada
ve sonra ben yine her sabah yalandan aynalara gülümser
ve ben yine konuştururum içimden insanları ve duymak istediğim incelikleri
yani bildik şeyler kısaca hiç biri yeni değil, yine kandırırım
kandırırım
hem bunlarda kimi zaman,bir kalbin ihtiyaçları değiller mi ..?
………….
zamanıdır
güneş saklanır artık sık sık,
gölgeler bile silinir, yedeğinde bir boşluk öylece bi başına yürürsün yollarında
sonra soğur havalar yavaşça
mesela iki düğme daha kapanır gömleklerden
ki zaten hepsi bu değil mi,
işte halloldu, kalplerimiz hiç üşümez artık ne güzel
hep sıcacık kalır o düğmeler öyle kapanınca..
sonra gündüzler kısalır ki gecelerimiz dehşet mutlu
sonra hafiften hastalanırız ya ara ara
olsun neyse ki sıcacık bir kase çorba uzatan sevdiceği var değil mi hepimizin yanıbaşında..
ve işte eğer tüm bu yalanlar da avutmayınca
en son bir camın yağmur damlalarına en yakın kenarında
yine alırım hatalarımı ben kucağıma
ve sererim şaşkınlıklarımı bir bir
ve özlemlerimi ki hangimizin yok
sonrada oturur seyre dalarım işte
karışırım anıların
ve hasretlerin
ve sızılarımın üzerine düşen yağmur damlalarına ...
…………………….
şimdi gözleri izlerime değen ey ismi meçhul
söylesene senin de yüreğin eylül eylül akıyor mu bazen böyle büküle büküle
ve seninde sarılıp bi ağaç gövdesine
sormuşluğun oldu mu hiç
“kabuğundaki yaraları sen nasıl iyi ettin ?” diye..
sonra senin kalbinde de bir yalnızlık
her gün yanan bi tütsü gibi kaplıyor mu içini hani kokusu köşe bucak
yada sabahlarında hafif bi serinlik ve içinde derin bi sessizlik hissediyor musun
sende birden bire
veya ruhunun çıplak ayaklarına batıyor mu ömrüne saçılmış düş kırıkların,
her adımda kanıyormusun bazen ..
öyleyse,
eğer öyleyse,
boşver ..
boşver takvimler ne derse desin
başlı başına bi mevsimdir eylül biz biliyoruz ya ikimiz
önümüzde sarı yaprakları
ve ömrümüzün solgunlukları gibi
hüznü de aynı zamanda içimizin
ve birde ruhumuzda ay ışığı
gözlerimizde yakamoz birde
hani efkarlı gecelerimizin ...
hüzün,
bütün dönüşlerimsin benim
bütün gidişlerimde ...
ve bakmasaydım da bilirdim
sen benim hem anılara hem de pişmanlıklara gelgitlerimsin..
ve hem bulutsuzluğun sonu içimin
hem de ilk damlayı özleyişi kalbimin..
ve eylül,
dökülmeyen tek yaprağısın yüreğimin
eylül ki
hiçbir zaman mutlu yakalanamadığım mevsimim benim...
tut elimden hadi,
tut ne olur
ve gel çiseleyelim seninle ben
ve düşelim kalbine
başka birinin …
hüzün,
hiç saklanma boşuna
gözlerim kapalıyken bile
varlığın görünüyor
ve söz verilmiş bi sır gibi
yine seninleyim
yeminim sürüyor…
....................