- 2237 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HUKUK SİSTEMİ NEREDEN NEREYE?
Cumhuriyet rejimini oturtabilmek için Osmanlı hukuk sistemini yerden yere vurdular.
Fıkralar uyduruldu, rüşvetle iltimasla kararlar verildiği imajı halkın zihnine sokulmaya çalışıldı. Modern hukuk sisteminin halka benimsetilmesi ve rayına oturması adına…
Acı ama gerçektir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk sistemi hala yerine oturamamıştır. Olaylara baktığımızda, oturmak bir tarafa, hala santim ileri gidememiştir. Hani masallara başlarken bir tekerleme söylenir ya:
“Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, altı ay kış, altı ay yaz gitmiş, bir de arkasına bakmış ki; bir arpa boyu ancak gitmiş…”
Sanırım bir arpa boyu gitmek de abartmadır. Yerinde saymıştır.
Peşpeşe birkaç tane olay hatırltacağım, siz de aynı kanaate varacaksınız:
Cumhuriyetin ilk yılları, yani 1924 ile 1930 yılları arası…
İstiklal mahkemeleri…
Ne enteresan yargılamalar, ne enteresan kararlar var.
“Sanığın idamına, delillerin sonra toplanmasına…”
“Bu adam sanık değilse bile asalım, nasılsa bir suçu vardır… Asıl sanığı sonradan bulur gene asarız!..”
“Ne, sanık ölmüş mü? Olur mu, çıkarın mezarından asın!..”
“Suç delili kitap suç ihdas eden kanundan yıllar önce mi yazılmış!.. Hiç önemli değil, asın!”
“Bu mahkemelerle ilgili kararları ve tutanakları yok edelim ki, ilerde aleyhimize kullanılmaya kalkışılmasın!”
Maalesef belgeler yok edilmiştir. Elbette olağanüstü mahkemelerdir. Hızlı karar vermek zorundaydı ama, yukarıda yazdıklarımı fantezi falan zannetmeyin, aynıyla vakidir. Binlerce idam! Belki de onbinlerce. Dedim ya; evraklar kayıp…
Gelelim 1960 lara:
Bebek davası, köpek davası gibi komik iddianameler.
“Sizi buraya tıkan güç böyle yapmamızı emrediyor!” gibi yüz kızartıcı cümleler…
Haksız yere idamlar. 25-30 yıl sonra o gün idam edilenlere anıt mezarlar yapılıp iadei itibar muameleleri…
Aradaki garabetleri atlıyorum, 1997 yılı ve sonrasına geliyorum:
Birifingler, alkışlar, başüstüne efendimciler… Alınan emirlere göre kararlar. Yok edilen hukuk itibarları…
Baş tacı edilmesi gereken asil insanların “sahtecilik, hırsızlık, zimmet” gibi yüz kızartıcı suç isnatları ile hapislere tıkılması, haklarının gaspedilmesi.
Sonradan iptal ettikleri kanunu geriye yürüterek partilerin kapatılması. Lübnan Hizbullahı’nı ve Filistin yasal partilerini övmek, intifada hareketlerinde bulunan mazlumların yanında olmak gibi suçlardan onlarca yıllık hapis cezaları…
Üzerine vazife olmadığı halde, kanun koyucu pozlarına bürünerek ictihatlar icat ederek onbinlerce gencin hayatının karartılması…
Ve bugün:
“Bozma mı istiyorsun, onama mı, dosyanın üzerine yaz, zira ben unuturum” a kadar gelmiş ve ona uygun kararlar vermiş sözüm ona hukuk adamları…
Ne diyorduk:
Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, 90 yıl kış, 90 yıl yaz gittik, bir de arkamıza baktık ki; BİR ARPA BOYU BİLE GİDEMEMİŞİZ…
Abarttık mı dersiniz?
Ekrem Şama