- 613 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SUSKUN YÜREKLER- 10
Günler kendi halinde, akrep ve yelkovanın birbirini kovalamasıyla geçiyordu. İkisi de işlerine iyice alışmışlardı. Musa, mutfakta ustalaştı iyice. Becerisi ve dikkati sayesinde, bilmediği bir sürü yemeğin ustası olma yolundaydı. Melike’ de iyice alışmıştı çevreye ve işine…
Mustafa, önce İzmir’ e İzmir’ den de Güzelbahçe’ye geldi ve adresi buldu.Adresteki lokantaya girdiğinde, zarfın üstündeki adı sordu. Onunla görüşen garsonlardan biri öyle bir kimsenin olmadığını söylediğinde, çaresiz kaldı. Van’ dan buraya kadar boşu boşuna gelmenin üzüntüsünün yanında, içindeki bir his doğru yolda olduğunu söylüyordu. Yol yorgunuydu. Yakınlardaki pansiyonlardan birinde oda kiraladı. Araştırma yapacaktı. O gece deliksiz bir uykudan sonra ertesi sabah dinç bir şekilde uyandı. Sahilde biraz yürüdü. Bir taraftan da, etrafına dikkatlice bakıyor, Musa ve Melike ile her an karşılaşabilmeyi umuyordu. Ayakları onu yine bir önceki gittiği restorana götürdü. Bahçedeki bir masaya oturdu. Denizden kıyıya vuran firari dalgacıkların sesi kulağında, o güne kadar duymadığı tarz da bir huzur verdi. Çok ilgisi olmayan kan davasına, bu sayede ortak olmanın ezikliğini hissetti. Hiç onaylamadığı kan davası, sosyal yaşamlarında yıllardır hüküm sürüyordu. Barışın, huzurun dinginliğini tadamamışlardı o yüzden de. Melike’ ye çok kızıyordu. Diğer bir yanı da özlemle doluydu. Babadan kalma gelenekti, kadınlara –kızlara değer verilmeyişi… Onlar, sadece çocuk doğurmaya, kocalarına karılık yapmaya yarayan varlıklardı. Yüzyıllardır süren bu gelenek yüzünden, erkek çocukları da büyüdüklerinde aynı şekilde davranırlardı bacılarına, karılarına…
Hemen yan tarafındaki masaya bir kadınla erkek oturdu. El ele tutuşmuşlardı. Kadının üzerindeki askılı tişörtüyle, şortuna baktı. Hiç alışık olmadığı giyim tarzını garipsemişti. Garsonun masaya gelmesiyle bakışlarını ona çevirdi. Siparişi alan garson gittikten sonra ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. En doğrusu, Musa’ yı aramaktı. Elbette birileri tanıyordu.
Yemeğini yedikten sonra kalktı oradan. Garsonla kapıda karşılaştığında ona ;
- Ben birini arıyorum. Akrabam. Buraya gelmişti. Tam adresi hatırlayamadım. Adı Musa. Uzun boylu, bıyıklı, esmerdir. Tanıyor musun ? Buralarda bir yerde çalıştığını söylemişti.
Garson biraz düşündü, anımsayamadı.
- Ben öyle birini tanımıyorum. İçeride patron var. Ona bir sorun. Bu çevredeki restoranlara da bakın. Mutlaka bulursunuz.
- Sağ ol. Patronun adı ne ?
- Mete Bey. Bak tam karşıdaki masada oturuyor.
İçeriye girdi. Masaya yaklaştı.
- Mete Bey !
- Benim buyurun.
- Ben bir akrabamı arıyorum. Adı Musa, uzun boylu, bıyıklı… Burada çalıştığını söylemişti bana. Tanıyor musunuz?
Mete biraz düşündüğünde hemen anımsadı. Kemal’ in mutfağındaki aşçı yardımcısıydı. Kendi halinde birisiydi. Kemal’ in ona yakınlığı nedeniyle akrabası olduğunu düşünmüştü. Birden boşta bulundu ve ;
- Ha Musa’ mı? Ya o yandaki restoranda çalışıyordu. Fakat epeydir görmüyorum. İstersen onlara sorun.
- Sağ ol Mete Bey. Yan taraf mı ?
- Evet orası. Onlar bilgi verirler.
Yüzündeki sinsi gülümsemeyi saklayarak oradan çıktı, hemen yanındaki restorana girdi. Kasanın başında oturan adamı görünce, dikkatli davranması gerektiğinin ayrımına vardı. Sert bir görünüşü vardı. Ona yaklaştı ve ;
- Selamün aleyküm ! Bir şey soracaktım size.
- Ve aleykümselam, buyur sor !
- Ben bir akrabamı arıyorum. Burada çalışıyormuş. Kendisi öyle söylemişti. Adı Musa, Van’ dan… Uzun boylu, bıyıklı, esmer birisidir.
- Yok hemşerim, öyle biri çalışmıyor burada. Kendisi mi dedi sana burada çalıştığını?
- Evet kendisi dedi.
- Hımmm bir Musa çalıştı ama o Karadenizli… Kendisi akrabamdır. Memlekete geri döndü zaten. Yanlış bilgi almışsın. O Musa’ yı niye arıyorsun sen?
- Uzun hikaye…
- Dinlerim anlatırsan.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Yıllar önce tv. de "Kaçak Kimbıl" diye bir dizi vardı. Tam yakalanacağı sırada kaçıp kurtuluyordu,dizi kahramanı.
Şimdi Musa da öyle olacak sanırım.Heyecanlı yerinde kaldım ya. Valla sen de amma yaptın ha. Ben şimdi ne yapacam yarın akşama kadar.
Kalemin yine kıvraktı.Helalın var. On pıanı yine kaptın benden.
Selamlar.