- 513 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Elçisine İtaat-I
Hidayet lütfeden, doğru yola ulaştıran Yüce Allah elçilerini hep insanların arasından seçmiştir. Tarih boyunca tüm insanlar, Allah’ın elçilerine uyup uymamaları ile denenmişlerdir. Bu nedenle elçiye itaat, önemli bir ibadettir.
“Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik...” (Nisa Suresi, 64)
Akledemeyen bazı kimseler ise kendi aralarından çıkan veya fazla zengin olmayan bir insana itaat etmeyi kavrayamamışlardır. Oysa Allah elçilerini seçmiş, Kendi Katından her yönüyle güçlendirmiş, onlara ilim ve hikmet vermiştir.
Kur’an’da anlatılan kıssalardan, Peygamberlerin ve elçilerin son derece güvenilir, asla kendi çıkarını gözetmeyen, yalnızca Allah’ın rızasını hedefleyen ve O’nun emriyle hareket eden insanlar olduklarını anlıyoruz. Kavimlerini Allah’a kulluk etmeye davet ederken öncelikli olarak güvenilirliklerini vurguladıklarını görmekteyiz. Örneğin, Ad kavmine gönderilen Hz. Hud, kavmine şu sözlerle seslenir:
“...Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz. Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?” (Hud Suresi, 50-51)
Hz. Nuh ise, kendisine “… Biz sizi yalancılar sanıyoruz...” (Hud Suresi, 27) diyen kavmine ,“…Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız? Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir...” (Hud Suresi, 28-29) sözlerini söyler.
İnsanlar, içinde yaşadıkları cahiliye toplumunda, çok fazla sayıda ‘zararlı’ ve ‘tehlikeli’ kişilerin bulunması nedeniyle, karşılarındaki her insana kuşkucu bir bakış açısıyla bakar ve mesafeli davranırlar. Bu nedenle, uyaran elçinin kendilerine zarar verebileceği gibi çok yersiz bir düşünceye kapılabilirler. Oysa Rabbimiz bir Kuran ayetinde, “Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir.” (Yasin Suresi 21) buyurarak, uyarıcı ve müjdeci olarak yolladığı elçilere uyulmasını emretmektedir. Ve elçiler, Şuara Suresinin 107,125,143,162,178. ayetlerinde, “Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.” şeklinde ifade edildiği gibi güvenilir insanlardır. Bir başka ayette elçinin üstün ahlak özellikleri, “(Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir. Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir.” (Tekvir Suresi, 20- 21) ayetiyle açıklanmaktadır.
İnkarcıların kavrayamadıkları önemli gerçek, seçimin Allah’a ait olduğudur. İnkarlarının nedeni de genellikle, “Bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?..” (Tegabün Suresi, 6) diye düşünmeleri olmaktadır.
Oysa samimi bir kişi, Allah’ın seçtiği insana gönülden itaat eder, ona gönülden bağlanır ve saygı duyar. Elçinin sözüne uyan mümin, aslında Allah’a uyarak itaat ettiğini bilir, elçilerin aldıkları her kararı, yaptıkları her işi hayır ve hikmet gözüyle değerlendirir. Allah’a ve dine teslim olanlar, Allah’ın elçisine de teslim olur itaat ederler. Allah’ın ayetlerinde de bildirdiği gibi, elçiye itaat edenler hidayet bulacaklardır.
De ki: “Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir.” (Nur Suresi, 54)
Devam Edecek...
Fuat Türker, Haber Hilal