Kırıntılarım...1
Ansızın gözlerimi açıyorum sabahın telaşına .Pencereden dışarı baktığımda ilk düşündüğüm İstanbulun sisli bir sabaha uyanmış olmasıydı.Uyanmanın en şaşkın ilk dakikasını henüz atlatmadan sis sandığım şeyin ,karşı komşunun sıva kurusu duvarı olduğunu farkettim.Kafamın şeklini almış vefakar yastığıma bırakıyorum yeniden kendimi "Şaşkın şey .."diye mırıldayan bir gülümsemeyle.Sıcak sobanın önünde kıvrılan miskin kedicikler gibi, bir o tarafıma bir bu tarafıma savuruyorum uykumu .En sonunda yatağımı gün boyu özlemek üzere kalkıyorum.Sonuçta karpuz yata yata büyür doğru da ,karpuzla aramda bir fark olmalı diye düşünüyorum .Hem büyüme hormonlarım istirahate çekileli epey olmuş benim .Bütün bu düşünceler içinde karpuzla ortak bir noktamın olmaması gerektiğine kani olarak demli bir bardak çay hayaline düşüyorum.İşte mutfağım .Küçük çaydanlığım ...Çok sürmedi çayım elimde ,kulağımda sevdiğim ezgiler, klavyenin ucunda sabah antremanı olarak kendisine sataştığım dostum ...Kısaca harika bir başlangıç .Biraz iç dekorasyon önerilerine göz gezdirip ,çocukların eve dönüş saatlerini de hatırlayarak günceme akşama ne yemek hazırlasam derdi düştü.Elde ki verilere bir göz gezdirip, kafamda kısa bir menü hazırladım .Günü planlamak ,ruhuma sekinet verdi sanki ..Telaşı sevmediğimi farkediyorum .Bundan olsa gerek süpriz işlerden ,emrivakilerden de pek hazetmiyorum.
Az sonra kapı çalıyor .İri gözlü ,küçük ama olgun tavırlı ,lokma dudaklı bir kız çocuğu çıkıyor karşıma.Hımm..Tanıyorum onu ...Benim küçük kelebeğim ,Sena’m ...Okul cantasını girişe bırakmasıyla, banyoya gitmesi bir yandan da o günün kendine yaşattığı şeyleri anlatması aynı ana denk geliyor.Bir arkadaşı ödev yapmaya geleceği için bir elimde tuttuğum keyif çayım, diğerinde süpürgenin sapı ,misafire hazırlık eve düzen tutturmaya başladık Sena hanımla ...Genel bir düzenlemeden sonra nefes alan ve de aldıran Sena hanımın arkadaşı ,kucağında bir yazıcı ile çıkageldi.Bizimkinin kartuşu arıza diye kendi yazıcılarını komple söküp getirmiş cici kız .Epeyce bir yazıcının nazıyla uğraştıktan sonra naz çekmekten vazgecip,internet kafeden renkli çıktı almaya gittiler.Güle - oynaya döndüler 5 dakika sonra.Serçe kuşları gibi ..Pır orada ,pır burada...Saat 15.54 ...Radyoda "Trabzon Yeşili" ,Allah’ın bir guesti ve çok sayın yayıncımız" Ya leyl" var ...Yani manzara aşina sayılır.Şimdi,biraz mola ..Sonrasında gündeme düşen hayat enstanteneleri ile Ya leyl yine klavyenin başında olacak...