- 823 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ACI HATIRALAR
Çeyrek, asır aşmış koskoca bir ömrün biriktirdiği ,ağaran saçlar, tende kırışıklıklar yaşamın acı tatlı getirileri çalışıp didinmek birilerinin hayatını muhteşem kılma çabası...
Ya kendi payına düşenler?
Zaman içinde boşa yitip gittiğini farketmek, ancak hala öz benlik için ısrarla gayret göstermemek...
Huzurdan yoksun pansiyon gibi kullanılan adına yuva denilen çatı
kinaye bakışmalar, acımasız eleştiriler, kırık dökük zaruri sohbetler
oysaki ne hayallerle kurulmuştu aile denilen ortaklık.
Anne baba sıcaklığı bilemeden çocukluktan eş olmaya uzanan hazin yıllar
baba kavramının ne olduğunu çözemeden baba olma telaşesi...
Gençliğin serde olduğu zamanlarda bazı olumsuzluklara gözünü kapatabiliyormuş insanoğlu
yaş kemale erince sindiremez olunuyormuş maruz kalınan haksızlıkları
eşim dediğin can verdiğin canan olmak istediğin insanda bulamadığını gün
gelip bir başkası sunmaya kalkınca yaşamın tezat kurgulardan
ibaret olduğunu anlamak sarsıyormuş …
Tesadüf eseri tanıştım şu sanal dünyada.
uzunca sohbet ardında öğrendik ki aynı göğün altında uzunca yıllar aynı havayı solumuşuz.
üstelik ortak tanıdığımız bile var.
Konuştukça şaşkınlığımız arttı çünkü ortak tanıdığımız olan insan benim rahmetli babam,
onunda tanıdığı ve hatta samimi görüştüğü arkadaşı imiş.
Belki bu ortaklığımız bizi yakınlaştırdı ,güven tohumlarını ekti. Kısa zamanda çok iyi anlaşan aynı frekansta hayata bakan,birlikte zamanı paylaşmaktan olağan üstü keyif alan iki dost olduk.
Her gün saatlerce telefon görüşmeleri,akşam olunca msn de yaptığımız sohbetler,oynamaktan zevk aldığımız tavla
( ha bu arada sürekli yenilirdi çünkü nette tavla oynamak zor geliyordu ona)ve gece yarılarına kadar ikimizin müzik ziyafeti.
Gününün büyük bölümü bana aitti artık.30 yılını verdiği, çocuklarına anne olan eşiyle bile bir saatlik sohbeti yokken benimle konuşmak,yüzümdeki tebessümü izlemek hatta yeri geldiğinde çok ciddi bir yapıya sahip olduğu halde sırf kahkaha atarken ki halimi görebilmek için çeşitli şakrabanlıklar yapmak hayatının en büyük hazzını veriyordu ona.
Çünkü hayata gözünü açtığı günden beri gülen yüze,sıcacık samimi bir insana hasreti vardı.bazen benim yakınlığım, onu anlıyor olmam, onun için endişelenmem hüzünlü bakan gözlere bahar yağmurlarından damlalar konduruyordu sessizce.
Çağlayan yüreğinden dökülüyordu belli etmemek için sigara dumanına atıyordu tüm kabahati.
iyiden iyiye alıştık birbirimize sesimizi duymadan, yüzümüzü görmeden yapamaz olduk.en kötüsünü yaşamaya başladık sevdik birbirimizi her şeyimsinli cümleler kurmaya başladık.
Evet artık ruhen birbirimizin herşeyi idik.Hiç ellerimiz buluşmasada,gözlerimiz birbirinde kaybolmasada,tenimizin kokusunu bilmesekte...
Başlangıçta dostane duygular olsada sevgimizle pekiştirdik yüreğimizle,ruhumuzla harmanladık dostluğumuzu.yasak sevgiydi yaşamaya hakkımız yoktu. ben iki çocuklu bekar bir anne o pansiyonculuk oynayan sözde evli bir eş ve baba bana ve yavrularıma olası birliktelikten zarar gelir endişesiyle bir çay muhabbeti yaşamak için bile yaklaşmadı şehrime .halbu ki eski dostları, annesi akrabaları benim yöremde yakınımdalar bana ulaşma arzusuna engel olamaz diye onlara bile gelemedi.
Uzak diyarlarda ki can dostum,herşeyim, şimdilerde çok daha zor günler yaşıyor üzülüyorum çaresizlik dehlizinde debeleniyorum lakin elimden birşey gelmiyor.tüm kalbimle diliyorum ki yüce rabbim onu feraha ulaştırsın içinde bulunduğu mutsuz,huzursuz ortamından ya kurtarsın ya da mecburi ortamında sözde evliliği huzur makamına ulaşsın...
İLKNUR AKSOY
YORUMLAR
**-Lale-** tarafından 5/11/2011 2:41:11 AM zamanında düzenlenmiştir.