16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1329
Okunma
Zeynep Hanım, küçük bir şirkette ayak işlerine bakıyordu. O gün, vücudunda kırıklık, ateş, başında da müthiş bir ağrı vardı. Dayanma gücünü yitirmişti. Ayakta durmakta zorlanınca, eve gitmek için Müdür Bey’den izin istemeye gitmişti. Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. “Gel” sesini duyunca odaya girdi ve:
—Müdür Bey, ayakta duracak halim kalmadı; izin istiyorum. Eve gidip yatacağım.
—Geçmiş olsun Zeynep Hanım; yalnız, birkaç parça alış-veriş var onları da alır mısın gitmişken?
Diyerek, Zeynep Hanım’a şartlı tahliye gibi izin vermişti. Vakit zaten ikindiye yanaşmıştı. Zeynep Hanım kızından yardım istemiş ve birlikte alış- verişe çıkmıştı. Manavdan biraz patates, biraz da soğan almış, parasını vermek için elini çantasına attığında, cüzdanın yerinde yeller estiğini görüp dehşete düşmüştü. Elindeki poşetleri manava uzatarak:
—Ben bunları alamayacağım; cüzdanım çalınmış.
Manavdaki insanlar, panik halinde sağına soluna bakıp hırsızı ararken, manav, eliyle karşı köşeyi işaret ederek Zeynep Hanım’a:
—Bak şu karşıdaki direğin dibindekiler sivil polis, git derdini onlara anlat.
Zeynep Hanım zaten bitkindi, çaldırdığı para şirketin parasıydı. Yardım istemek için polislerin yanına gelince, polisler Zeynep Hanım’ım konuşmasına fırsat vermeden:
—Neden geldiğini biliyoruz Hanım. Hemen yanındaki şu yaşlı kadın aldı senin cüzdanını. Bir yıldır peşindeyiz kadının. Biz buradan gördük onun aldığını. Bir yılda biz yedi kere yakalayıp kanuna teslim ettik. O, delil yetersizliğinden her seferinde dışarı çıktı. Biz bu kadından bıktık usandık! Birçok garibanın parasını çalıp, canını yaktı. Ne olursun davacı ol ki, bu defa içeri sağlama girsin. Bir müddet insanlar soluk alsın bari.
Zeynep Hanım durdu düşündü. Ayakta güçlükle duruyordu.
—Tamam. Davacı olayım ama ben çok hastayım, eve gidip yatmak istiyorum.
—Sen hiç merak etme… Korkma da… Biz seni evine kadar götürürüz, yeter ki davacı ol.
Zeynep Hanım “tamam” deyince, kadını yakalayıp polis otosuna aldılar, tabii Zeynep Hanım’ı da. Önce karakola gittiler. Yaşlı yankesiciyi gören polisler hep bir ağızdan:
—Yine mi sen! Bu defa kimin canını yaktın bakalım? Diye sorduklarında kadın “ben yapmadım!” diyordu da başka bir şey demiyordu. Kendini yerden yere attı. Ortalığı birbirine kattı. Sonunda ifadeleri alınıp işlerinin bittiğinde akşam ezanı çoktan okunmuştu.
Zeynep Hanım’ım ateşi iyice yükselmiş, titremeye başlamıştı evine getirdiklerinde. İki ay sonra, Zeynep Hanım, davalı olarak mahkemeden çağırılmıştı. Mahkeme koridoruna geldiğinde tüyleri ürpermişti şaşkınlıktan. Kendisi yalnız olmasına rağmen, hırsızın bütün akrabaları ve üstelik avukatı da orada bekliyordu. Mübaşir isimlerini bağırınca, mahkeme salonuna girdiler ve dava başlamış oldu. Hâkim, Zeynep Hanım’a, adını soyadını, adresini sordu. Sonra davayla ilgili sorularına geçti:
—Paranı bu kadın mı çaldı?
—Evet, Hâkim Bey.
—Kaç paranı çaldı?
—Yüz elli lira.
—Paranı buldun mu?
—Evet. Polisler kadından cüzdanımı alıp bana verdiler.
—Zararın var mı?
—Yok.
—Davacı mısın?
—Evet.
—Zararın yok da neden davacısın?
—Benim zararım yok ama bu başkalarının da olmayacağı anlamına gelmez. Bu ona ders olsun, kimsenin parasını çalmasın.
—Allah Allah! Sana ne başkalarından!
_…/…
Zeynep Hanım sustu. Hâkim bu kez davalıya döndü:
—Sen bu kadının parasını çaldın mı?
Davalı, karakolda “almadım” diye bangır bangır bağırırken, mahkeme de adeta kuzuya dönmüştü. Avukatı tarafından iyi hazırlandığı çok belli oluyordu:
—Çaldım Hâkim Bey.
—Neden çaldın?
—Evde beş tane çocuğum var. Kocamın işi yok. Çocuklarım aç. Perişan. Çocuklarıma patates alacaktım. Onun için aldım kadının cüzdanını ama pişman oldum. Tam cüzdanı geri verecektim ki, polisler geldi. Çok pişmanım Hâkim Bey, çok!
Kadın konuşmasını bitirince avukatı söz aldı:
—Müvekkilim doğru söylüyor Hâkim Bey. Çocukları perişan. Ben müvekkilime kefilim. Kefaletle tahliyesini talep ediyoruz.
Hâkim kâtibeye döndü:
—Yaz kızım: Davalının beş bin lira kefaletle tahliyesine, davanın bir ay sonrasına alınmasına karar verilmiştir.
Zeynep Hanım, şaşkındı. Önce Hâkim’e baktı, sonra suçluya, avukata, arka sıralarda oturan akraba sürüsüne baktı sırayla. Sonra çığlık atıp bağırmak istedi. “Be kadın, yaşın altmışa dayanmış, hangi çocuklarından bahsediyorsun? Hangileri aç? Madem çocuklarına patates alacak paran yoktu, peki bu avukatı hangi parayla tuttun?
Diyelim ki, devletimiz mağduru değil de suçluyu koruyup sana avukat tutuyor, peki beş bin lira kefalet parasını nereden buluyorsun? Şimdi tahliye edildin. Sen bir aya kadar kaç beş bin lira yürütürsün zavallı insanlardan diye sormazlar mı adama.” Dedi içinden ve “imdatttt! Adalet kayboldu, yerini bilen varsa insaniyet namına bildirsin” diye bağıracaktı ama bağıramadı.
Çünkü, mağdurken suçlu durumuna düşer, hâkime hakaretten içeri atılır, o kaybolan adaleti bir türlü bulamaz ve yıllarca mahkeme kapılarında sürünürdü.
Sahi, adalet kaybolmuş. Yerini bilen veya gören varsa, insaniyet namına en kısa zamanda bildirmeleri rica olunur. Bir gün hepimize lazım olabilir. Zeynep Hanım’a olduğu gibi
13/01/2011
Emine UYSAL