- 1305 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
İMDATTTT! ADALET KAYBOLMUŞ GÖREN VAR MIII?
Zeynep Hanım, küçük bir şirkette ayak işlerine bakıyordu. O gün, vücudunda kırıklık, ateş, başında da müthiş bir ağrı vardı. Dayanma gücünü yitirmişti. Ayakta durmakta zorlanınca, eve gitmek için Müdür Bey’den izin istemeye gitmişti. Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. “Gel” sesini duyunca odaya girdi ve:
—Müdür Bey, ayakta duracak halim kalmadı; izin istiyorum. Eve gidip yatacağım.
—Geçmiş olsun Zeynep Hanım; yalnız, birkaç parça alış-veriş var onları da alır mısın gitmişken?
Diyerek, Zeynep Hanım’a şartlı tahliye gibi izin vermişti. Vakit zaten ikindiye yanaşmıştı. Zeynep Hanım kızından yardım istemiş ve birlikte alış- verişe çıkmıştı. Manavdan biraz patates, biraz da soğan almış, parasını vermek için elini çantasına attığında, cüzdanın yerinde yeller estiğini görüp dehşete düşmüştü. Elindeki poşetleri manava uzatarak:
—Ben bunları alamayacağım; cüzdanım çalınmış.
Manavdaki insanlar, panik halinde sağına soluna bakıp hırsızı ararken, manav, eliyle karşı köşeyi işaret ederek Zeynep Hanım’a:
—Bak şu karşıdaki direğin dibindekiler sivil polis, git derdini onlara anlat.
Zeynep Hanım zaten bitkindi, çaldırdığı para şirketin parasıydı. Yardım istemek için polislerin yanına gelince, polisler Zeynep Hanım’ım konuşmasına fırsat vermeden:
—Neden geldiğini biliyoruz Hanım. Hemen yanındaki şu yaşlı kadın aldı senin cüzdanını. Bir yıldır peşindeyiz kadının. Biz buradan gördük onun aldığını. Bir yılda biz yedi kere yakalayıp kanuna teslim ettik. O, delil yetersizliğinden her seferinde dışarı çıktı. Biz bu kadından bıktık usandık! Birçok garibanın parasını çalıp, canını yaktı. Ne olursun davacı ol ki, bu defa içeri sağlama girsin. Bir müddet insanlar soluk alsın bari.
Zeynep Hanım durdu düşündü. Ayakta güçlükle duruyordu.
—Tamam. Davacı olayım ama ben çok hastayım, eve gidip yatmak istiyorum.
—Sen hiç merak etme… Korkma da… Biz seni evine kadar götürürüz, yeter ki davacı ol.
Zeynep Hanım “tamam” deyince, kadını yakalayıp polis otosuna aldılar, tabii Zeynep Hanım’ı da. Önce karakola gittiler. Yaşlı yankesiciyi gören polisler hep bir ağızdan:
—Yine mi sen! Bu defa kimin canını yaktın bakalım? Diye sorduklarında kadın “ben yapmadım!” diyordu da başka bir şey demiyordu. Kendini yerden yere attı. Ortalığı birbirine kattı. Sonunda ifadeleri alınıp işlerinin bittiğinde akşam ezanı çoktan okunmuştu.
Zeynep Hanım’ım ateşi iyice yükselmiş, titremeye başlamıştı evine getirdiklerinde. İki ay sonra, Zeynep Hanım, davalı olarak mahkemeden çağırılmıştı. Mahkeme koridoruna geldiğinde tüyleri ürpermişti şaşkınlıktan. Kendisi yalnız olmasına rağmen, hırsızın bütün akrabaları ve üstelik avukatı da orada bekliyordu. Mübaşir isimlerini bağırınca, mahkeme salonuna girdiler ve dava başlamış oldu. Hâkim, Zeynep Hanım’a, adını soyadını, adresini sordu. Sonra davayla ilgili sorularına geçti:
—Paranı bu kadın mı çaldı?
—Evet, Hâkim Bey.
—Kaç paranı çaldı?
—Yüz elli lira.
—Paranı buldun mu?
—Evet. Polisler kadından cüzdanımı alıp bana verdiler.
—Zararın var mı?
—Yok.
—Davacı mısın?
—Evet.
—Zararın yok da neden davacısın?
—Benim zararım yok ama bu başkalarının da olmayacağı anlamına gelmez. Bu ona ders olsun, kimsenin parasını çalmasın.
—Allah Allah! Sana ne başkalarından!
_…/…
Zeynep Hanım sustu. Hâkim bu kez davalıya döndü:
—Sen bu kadının parasını çaldın mı?
Davalı, karakolda “almadım” diye bangır bangır bağırırken, mahkeme de adeta kuzuya dönmüştü. Avukatı tarafından iyi hazırlandığı çok belli oluyordu:
—Çaldım Hâkim Bey.
—Neden çaldın?
—Evde beş tane çocuğum var. Kocamın işi yok. Çocuklarım aç. Perişan. Çocuklarıma patates alacaktım. Onun için aldım kadının cüzdanını ama pişman oldum. Tam cüzdanı geri verecektim ki, polisler geldi. Çok pişmanım Hâkim Bey, çok!
Kadın konuşmasını bitirince avukatı söz aldı:
—Müvekkilim doğru söylüyor Hâkim Bey. Çocukları perişan. Ben müvekkilime kefilim. Kefaletle tahliyesini talep ediyoruz.
Hâkim kâtibeye döndü:
—Yaz kızım: Davalının beş bin lira kefaletle tahliyesine, davanın bir ay sonrasına alınmasına karar verilmiştir.
Zeynep Hanım, şaşkındı. Önce Hâkim’e baktı, sonra suçluya, avukata, arka sıralarda oturan akraba sürüsüne baktı sırayla. Sonra çığlık atıp bağırmak istedi. “Be kadın, yaşın altmışa dayanmış, hangi çocuklarından bahsediyorsun? Hangileri aç? Madem çocuklarına patates alacak paran yoktu, peki bu avukatı hangi parayla tuttun?
Diyelim ki, devletimiz mağduru değil de suçluyu koruyup sana avukat tutuyor, peki beş bin lira kefalet parasını nereden buluyorsun? Şimdi tahliye edildin. Sen bir aya kadar kaç beş bin lira yürütürsün zavallı insanlardan diye sormazlar mı adama.” Dedi içinden ve “imdatttt! Adalet kayboldu, yerini bilen varsa insaniyet namına bildirsin” diye bağıracaktı ama bağıramadı.
Çünkü, mağdurken suçlu durumuna düşer, hâkime hakaretten içeri atılır, o kaybolan adaleti bir türlü bulamaz ve yıllarca mahkeme kapılarında sürünürdü.
Sahi, adalet kaybolmuş. Yerini bilen veya gören varsa, insaniyet namına en kısa zamanda bildirmeleri rica olunur. Bir gün hepimize lazım olabilir. Zeynep Hanım’a olduğu gibi
13/01/2011
Emine UYSAL
YORUMLAR
Örnek güzel bir olayı konu almışsınız.
Suç ne hakimde ne avukatta,
hakim,savcı ve avukat yargılamanın sujeleri
yasa ne diyorsa onu uygulayacak,ona göre talepte bulunacaklardır.
Esas övülecek ya da eleştirilecek olan yasa koyucudur.
Söz uzun ben kısa keseyim.
Sizi tebrik ediyorum.
Gerçekten bir davanın görülmesini güzel anlatmışsınız.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
tebrik edrim.....
tuhaf ülkenin....
tuhaf hikayelerini .....
kaleme alan......yazarımızı kutlarım..
çok beğendim......
akıcı ve hoştu....
devamı lütfen....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
güldürdün beni canım
yıllar önce eşim bir beşibiryerde çaldırmıştı karakola gidince tanıdık polisler abi önce bir bardak soğuk su iç demişler bulsakta sane gelene kadar onutursun iyimi boş ver sen hiç şikayetti olma işte senin yazın bana bunu hatırlattı ne yazıkki adaletimiz hırsızdan yana polis yakalıyor bir kapıdan sokuyor diğer kapıdan savsı salıveriyor
saygım sonsuz güzel yazımdı
sevgimlesin hayırlı cumalar
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sanırım en kötü şey, adaletin adaletini kaybetmesi olur. Dilerim ki adalet gerçekten adil insanların komutasında ve vicadanında işlev görsün.
Kalem usta olunca her yazı zevkle okunuyor.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim. saygı ve sevgimle...
Evet, onbir yıl bitmeyen ve on beş yıl tutuklu yargılama süresi tanınsın denilen bir ülkedeyiz.
Bir kaç kişi bozuk düzenden şikayet etse de sisteme neşter vurulmaya gelince yüz binler savunmaya geçiyor.
Adaletsizlik ve çirkin düzen kabullenilmiş ve nemalananlar var.
On yıl boyunca bekleyip zarfı açılmayan dava dosyaları rafları doldurmuş.
Adliye arşivinin yandığını hatırlayın.
Evet on yıl bekleyen ve arşivleri dolduran dosyalardan en kestirme kurtulma yolu her halde arşivleri yakmak.
Merak etmeyin.
Hükumet durumu düzeltmeden arşivleri yakmaya başlarlar belkide. Kazara oluyordur tabii ama
sorun kökten çözüldüğü için kimse de ilahi adalete bir şey diyemiyor.
Her şey cuk diye yerine oturuyor.
Yazınız ibretlikti.
En fazla iki veya üç celse süren ve üç ayı geçmeyen yargılama süresi olmalı.
Üç ayda bir kişiyi yargılayamıyor sanız sistem çöker zaten.
Geç tecelli eden adalet adalet değildir.
Bir düşünür mahkeme kararlarını yüzde ellisi adaletsiz ve ya yanlıştır demiş.
Mahkemeye düşenleri ayrı hücrelerde bir hafta tutsak zaten bir hafta sonunda kendiliğinden anlaşıp giderler.
Yargı sistemi tepeden tabana kadar bozuk.
Partizanlık yapmaya gerek yok.
Her şey yenilenmeli.
ANLATIMINIZ GÜZEL AMA İÇERİĞİ CAN SIKICIYDI. YANİ DAVALI ADINA ÜZÜLDÜK.
TEBRİK VE TEŞEKKÜRLER.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bence suçun büyüğü küçüğü aynı olmalı, birinin milyarlarının diğerine ne faydası var. Suç suçtur. Adalet yerini bulmalı herkes için.
saygımla...
Sayın Emine45,
Bu konuda aynı fikirde olmadığımız kesin.
Siz "Adaletin kaybolduğunu" zannediyorsunuz .yanılıyorsunuz.
Bizim ülkemizde "Adalet" 'in ahvali, işleyişi böyledir.
Bunu anlayamayanlar "Adalet yitik" zannederler.
Değil !
Adalet spastik !
Üniversitede okurken kaldığımız yurttaki arkadaşlarla takım kurdum.
Açık cezaevine maç yapmaya giderdik her hafta sonu.
mahkümlardan çok şey öğrendim.
Bir gün bir yaşlı amca bana hukuk sitemi hakkında sordu.
Sohbete başkadık .
O yaşlı amca bana " Oğlum bu hukuk sistemi gözlüğü göz'e tercih eden sistemdir. Adamın gözünü çıkartırsın altı ay yersin.Gözlüğünü çalarsın on dört yıl yersin".
Yazınızı çok beğendim.
Hayatın hakikatlerinden bir kucak dolusu taşınmış sayfaya...
Biz de bu adaletsizliğe vatandaş olarak "bin yıl yaşasın yılanlarımız" diyerek seyirci oluyor,destek veriyoruz.
Tebrik ve teşekkür ederim.
Saygılarımı sunarım..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Değil !
Adalet spastik !
erolabi, beni hem güldürdünüz hem düşündürdünüz inan.
Adalet spastik ha. güzel bir benzetme, sen çok yaşa emiii.
saygımla...
Bulursak kime bildirelim. Polise mi, jandarmaya mı, kime...
Çok doğal ve samimi bir dille yazılmış güzel bir öykü okudum. Yanlız hakimin "Sana ne başkalarından" ya da "zararın yoksa neden davacısın?" gibi sorular sorması, memleketimiz gibi, adaletin çok farklı şeylerle ilişiklendirildiği bir yerde bile "abes" olur.
Öykülerini okumayı seviyorum Emine Abla. Ama artık eskisi kadar sık yazmıyorsun.
Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Daha sık yazamadığım konusunda haklısın, şimdilik kızımla vakit geçirmeye çalışıyorum sonra tekrar yazarım inşallah.
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Hikayende gerçekten kanayan bir yaramızı yazmışsın
usta kalemin kalemi öpülür
ama şunuda demeden geçmeyeyim; ergenekoncu falan diye de seni tutuklamasınlar :)))
adaletin bitirildiği ülkemde herşey olabilir :)))
savunmanı hazırla, cebinde hazır bulunsun , ne olur ne olmaz :)))
yürekten kutlarım Eminemizi
korkma arkanda ben varım, ''beni asın'' derim mahkemeye :)))
selam ve saygıları tebessümlerle yolluyorum gecenin bu vaktinde.. dışarısı ayaz ama umarım selamlarımız ulaşır sana :)))
direnis tarafından 1/14/2011 12:45:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
ayhansarıkaya
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Savunmama gelince, suçlular mazlumlardan daha çok korunduğuna göre belki bende korunurum ne dersin:))) Sözümüz latife tabii, Allah kimseyi adaletsiz bırakmasın.
saygı ve sevgimle kardeşim.
Şimdi gel kurgu de, şimdi gel hayal ürünü de. Şimdi gel yok daha neler de.Şimdi gel abartı de.
BU tip durumlar birebir olan, olabilen olacak bir şey.
Peki biz mağdurken bizi kim koruyacak?
En çok yazıda kafama takılan ( bilmiyorum doğru mu hiç mahkemede blunmadım ve umarım bulunmam) davacının açık adı adresi vs sorulması ve bir dünya davalı akrabanın orada olması.
TC kimlik numarası falanda sorsaymışlar. Belki o da soruluyordur. PTT de bile soruluyor ya da kargo yollarken.
Offf ben anlamıyorum bu nasıl bir zihniyet. Her zaman her yerde.
Tebriklerimle sevgili Emine. Düşündürücü bir öykü.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Adres kısmını ben ekledim sadece. Belki sorulmuyordur ama sizinde dediğiniz gibi her yerde sorulduğu için orada da soruluyor diye düşümdüm.
Fakat diğer yazdıklarım gerçektir. Herkese adaletli bir dünya diliyorum.
Sevgimle...
Şükran AY
Merhabalar Sevgili Banu,
Sorulmaz mı hem de nasıl ananın adı, babanın adı diye bir başlandı mı ...
Hatta sormaya bile gerek yok yeni Uyap sisteminde bütün nüfus bilgileri elektronik ortamdan anında dosyaya intikal ediyor zaten.
Sevgimle.
Adalet'i hepimiz arıyoruz ama bulamıyoruz, ne yazık ki. Git gide daha da kuytulara saklanıyor gibi. Yüreğine sağlık Emine. Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Duygularımı paylaştığın için çok teşekkür ederim sevgimle...
Haklısın Emine! Adalet kaybolmuş. Var olanı da yanlı davranmaya devam ediyor...
İnşallah öykünden gerekli yerler kendilerine düşen payı alırlar...
Kalem,her zamanki gibiydi...Bir solukta okuttu öyküyü.
Tebrikler.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve sevgimle...