- 2066 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ANKARA'NIN DÜŞSEL KARE KÖKÜ!
Önce Brooklyn Funk Essentials’dan İstanbul Twilight şarkısıyla gülümsedim güne.
Alışkanlık üzere hemen Edebiyat Defteri’ni açıyorum her sabah. Kahvemi yudumlarken
şiirlerle başlıyorum günüme.
Karakterine kurban olduğum Ankara. Her gün bir eylem, her gün polis kalabalığı sokaklarda.
Kızılay’a inince bugün de etraf polis kaynıyordu. Yüksel’den saptım ve
dershanemin olduğu sokağa gelince sola döndüm ve bir baktım ki, dershanenin
önünde polis ve insan kaynamakta! Unutmadan yazayım: İki tane de kamera.
“Allah Allah! ne alaka ya!” dedim kendi kendime. Bunlar da kim ve niye toplanmış?
Biraz Atatürk’e biraz da Muhsin dayıma benzettiğim babacan polis amcaya sordum:”
Ne oluyor, nedir bu kalabalık?” 90’larda yani Ankara’da öğrenci olduğum yıllarda
olsaydık, muhtemelen o polis amca elinde cop beni kovalıyor, ben kaçıyor olacaktım.
Babacan polis dedi ki:” Bu insanların işi gücü yok herhalde. Protestoya gelmişler. “
“Peki ben içeri nasıl girecem yaaa” diye sesli hayıflanırken babacan polis sordu: “
Sen niye geldin?”. “Protesto yapılan kursun öğrencisiyim de!”...” İyi o zaman” dedi.
Kalabalığa yanaştım. O ara alkış eylemi başladı. Derken kapıdan Özden hocanın kafasını
gördüm. Kalabalığa bir şey anlatıyor ama ne dediği duyulmuyor. Offf! Ne oluyor ya?
Biraz daha öne yanaştım. Bu sefer göstericilerden birine sordum. Tamam, protesto var da
neyi protesto ediyorlar? Hani destek falan lazım mı? Yok ya, ne desteği! Ayılamadım daha!
Hem ben bu kursun öğrencisiyim!
Yarı uyanık beynimin anladığı kadarıyla: Devlet 20.000 TL kredi veriyormuş yeni iş yeri açanlara.
Onlar da paralarını almak için bu özel kursa gelmişler. Bir izdiham sormayın.
20.000TL iyi para.
Ben de düşsel bir atölye açmayı düşünüyorum. Devlet Baba bana da para verir mi?
Düşsel atölyemde imgeler işçi, ilham perileri usta başı, harfler demirbaş, ben de üretici.
Bir de tüketiciler buldum mu tamam!! Aldığım matematik derslerinin yardımıyla da,
açmayı düşündüğüm atölyeden kazanamayacağım paraları parmak hesabıyla sayardım.
Kasadaki sermayemin kalan eksi 2/5’i , geriye kalanın kare kökünün kümesi gibi.
Bakın, aldığım dersler hemen işe yaramaya başladı.
Tatlı tatlı hayallere dalmışken Özden Hoca ile göz göze geldik. Ben gözlerimle
“ hâlâ ders var mı, yoksa iptal mi?” diye umutla sordum. O’da gözleriyle “ iptal” dedi.
Sevindim. Hani insan 7’sinde neyse 37’sinde de aynıymış ya! “Ohh be dersten yırttım!”
sevinciyle artık tamamen uyandım. Bu arada soru sorduğum kişi halâ beni yanıtlıyormuş.
Ne dedi acaba? Ben 20.000TL’den sonrasını duymadım da!
Adının Ziya Gökalp Caddesi olduğunu yeni öğrendiğim caddede yürürken Ankara’da
öğrenci olarak geçirdiğim 4 yılım geldi aklıma. Ben böyleyim işte: Bir yeri sevmezsem
yıllarca da kalsam iki günlük turist gibi gezinirim etrafta. O zamandan bildiğim yer isimleri:
Sakarya, Yüksel, Kızılay, Batıkent, Beşevler’di. Sürekli de her yeri gezerdik ama bu isimleri
bilmem yeterliydi benim için. Geçenlerde de Güven Park’ın içindeki koca heykeli yeni
fark ettim.
Ben mi şehri sevmiyorum yoksa o mu inatla kabul etmiyor beni, orası halâ muallâkta.
Aslında bugün seviyorum şehri. Güneş var çünkü. Ticarete bile atıldım!
Merhaba Ankara!
Banu Uludağ
YORUMLAR
ben anlamıyorum ankarayı nasıl seviyorlar iye ama ankaradan doğapda büyüyen gerçektende ankaradan ayrılamıyor bir arkadaşım anlattı kpss için dersanye giderken sınıfında oddü yü bitiren biri sınav için hazırlanıyormuş aslında değil türkiyenin dünyanın her yerinde iş bulabilir ama illa ankara olsun diye sınava hazırlanıyor garip denizde büyüyen balık gibi oluyor karada yaşıyamıyor karada büyüyen ise ne oluyorda deniz kenarında yaşayamıyor anlamıyorum
Ahmet Arif'in dizelerindeki gibi Hasretin nazlıdır Ankara... Pek çok şehir gördüm pek çok yer gezdim. Pek çok şehirde yaşadım. Ama Ankara'nın hasreti bir başkadır...
Yazıya gelince öncelikle samimi ve içten bir anlatım. Nerde eylem varsa destek olmak lazım. Hayat öyle ilginçliklerle dolu ki; bir başka nedenle bir zaman burun kıvırdığı o protestoculardan biri oluyor çıkıyor. Yüksel dedinde canım Ankara simiti çekti, yanında çay peynir fena olmazdı hani.
Emeğine sağlık, yeni keliemelrde buluşmak dileğiyle.
BANU ULUDAĞ
Haksızlığa boyun eğmeyen onurlarıyla mücadele eden herkese gönülden desteğim sonsuz.
Ankara'nın simidi gerçekten yediğim en güzel simit:))
Saygılarımla
bir an karaya çaldığını görsen de
her an, içinde bir an karaya vurmuşluktur
Ankara..
sevgiler..iki senem geçti Ankara'da..
sakal sahaf kafe..belki bilirsin..yıkılmış şimdi..
BANU ULUDAĞ
"bir an karaya çaldığını görsen de
her an, içinde bir an karaya vurmuşluktur
Ankara.."....teşekkür ederim.
dediğin yeri ise maalesef bilmiyorum:)
(:
Ankara benim gözlerimi dünyaya açtığım şehir....
merhaba Ankara....sevgiler....dua ile....
BANU ULUDAĞ
vee....Merhaba Ankara
:)
sevgimle
BANU ULUDAĞ
sevgimle
Banu cugum yazini buyuk bir keyifle okudum cok hos yazmissin dersi kirmalara sevinmek bir suru guzel anilar canlandi gozumde.
Bu arada'da ben de yazmadan gecemiyecegim kac kereler gitmisligim olsada boguluyorum sandim etrafda daglarin varligini hissedince
ayni sekilde baska yerlerede gittim yine oyle kimse darilmasin ama Istanbul ve suan yasadigim yerde rahatca nefes alabiliyorum o deniz
o su yokmu bana canlilik sagliyor.Ictenlikle kutluyorum bu guzel yazini.
BANU ULUDAĞ
Evet benim de 2 memleketim var açıkçasi: Biri Istanbul, diğeri size yakın:)
Size sevgilerimi yolluyorum.:)
Ankarayı İstanbuldan daha çok seven biri olsamda
orda yıllarca kalmış olsamda
hala ziya gökalp caddesi neresi karıştırıyorum
beşevler ile sakarya arasında okursam olacağı bu tabi :))
Atelye işi gayet iyi bir fikir
güzel yazıydı sevgili Banu güne Ankara ile başladım
özlemişim ...
BANU ULUDAĞ
atölyemde çalışacak ve bol ücret ödeyecek biri lazım.
monopol paraları geçerli
beklerim:)
Ben bu yazıyı usulca okurken ansızın, Yılmaz Erdoğan ' nın ''Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep '' dizeleri aklıma geldi ve birbirini tamamladı adeta.
Ankara'ya kar yakıştığı kadar,isyan bayrakları da yakışıyor sanırım...
Hoş bir yazıydı, Ankara'da yaşanan olayları da öğrenmiş oldum/k bu vesileyle...
BANU ULUDAĞ
Teşekkürler Yılmaz Erdoğan'ın bu güzel şiirini anımsatan değerli yorumun için
Çok az bir zamanım vardı ve bu yazıyla harcadım.
Beğendim emeğinizi.
Kışın doğan Ankara güneşi gibi.
Güzel anlatımınızdan dolayı teşekkürler.
Selamlar yazar kardeşim.
Düş atölyen hayırlı olsun.
BANU ULUDAĞ
Hoş geldiniz düşsel atölyeme.
Saygılarımla
Düşsel atölyende bana da yer var mı?
Allam ya protesto varmı ben neden yokum:)))
Ankara çocukluk anılarımın şehri...Dinleyince anlattığın yerleri gezmiş kadar oldum....Desrten yırttın ha:)))
Hım bir kafeye gittin ve oturdun yazdın bunları demi:))
Çok hoş çok güldüm vesselam..
Sevgiler meleğime...
BANU ULUDAĞ
bu gelişimde ankarayı bir iyice öğreneyim dedim.....oğlumda burada yerleşirim demiştim....toynakla buluşunca bu fikrimden hemen vazgeçtim......amannnnnnnn toynakla ankara....hanımla karar verdik......hakkari yüksek ovaya yerleşeceğiz....orada ne toynak olur nede düşsel atölyesiyle banu.......hadi....hanım....kiralarda ucuzmuş.....elektrik bedava sular kar eritmesiyle.....her zaman silah sesleri....olan yere toynak gelemez.....banuyuda zaten coplamışlar....biz sakin sessiz yerdeyiz..... buyrun misafirimiz olun....biber gazı molotoflarla karşılar tazyikli suyla yıkarız....bedava...yazınla ankara biraz not aldı...ama..yinede yerleşmem sevgili banu toynak sana yeter.....saygılar cano
tacettin yıldırım tarafından 1/13/2011 6:20:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
BANU ULUDAĞ
Şehirlere ait yazıları çok seviyorum. Her şehir bir hayat yaşar. Yaşadıklarımız da sanki o şehre siner. Bazen aşk, bazen hasret kokar sokakları. Yazınızı çok beğenerek okudum. Doğdum doğalı Ankara'dayım artık burayla özdeşleştim gibi. Ama İstanbul'da doğup büyüseydim burada kesinlikle yaşayamazdım. Çünkü İstanbul beni büyülüyor.
Yazınızı beğenerek okudum. Bugün biz de Kızılay'daydık. Kurtuluş'a doğru ilerken acayip bir kalabalık gördük. Bunun uzun bir kuyruk olduğunu farkettik. Ama inanılmaz uzun bir kuyruktu. Bir bayana sordum işkur'un dedi. İnan ne olduğunu anlayamadım. Dediğiniz gibi Ankara bazen çok hareketli bazen durağan..
Teşekkürler paylaşımınız için. Sevgilerimle..
BANU ULUDAĞ
Bugün ben 20.000TL yı duyduktan sona düşsel atölyemin hayalini kurarken bir ara "iş-kur" dendiğini de duymuştum. İşte ben de o kalabalıktaydım:))
Her şehrin bir karakteri vardır. Yaşar soluk alır şehirler. Kimi gri renktedir kimi gökkuşağını kıskandırır. Güzellik akttınız sayfama ..Teşekkür ederim.
varlığınla her yer ışıl ışıl...:)
kutladım hayata kattığın pozitif eşsiz erdemli güzelliklerimi sevgili Banu..
iyi ki varsın bi tanesi..:)
sevgim saygımla hep selamlar...
BANU ULUDAĞ
Sevgi ve saygılarımla.
İyi ki siz de varsınız.
ben demiştim güneş açtı diye dimi vardı bildiğimiz :)
koştur koştur gri bir kent içim dışım.
Toynak
zabıta yakalayınca görürsünüz:)))
BANU ULUDAĞ
Toynak abim, ben deneyimliyim beni zabıta polis yakalayamaz. Eskiden de eylemlere makyaj, iyi giyim ve topuklu ayakkabıyla giderdim ki polis eylemci olduğumu anlamasın diye. Gerçi bir kaç cop'tan sonra bu fikir aklıma gelmiişti ama olsun..Zararın neresinden dönersek dönelim:)
lacivertiğnedenlik
düşsel atölye iyi fikir
seni bilmem ama ben iki günde tamam,iflas topu atarım.
oldum olası bu para hesabını iyi yapamadım.
ne okulda babamın verdiği harçlığı yettirebildim
nede maaşa geçince maaşımı...
daima bir ay sonra ki maaşımı da yedim...varsa harcayacaksın ...
seksenli yılların sonun da geldiğim ankarayı ilk başlarda bende sevememiştim
deniz olmayan yer memleket mi derdim
sonra yirmi küsür yıl geçince bir akşam bir baktım alışmışım
alışkanlıklarımı severim dedim kendi kendime
hayatın hangi alanı dayatma ve mecburiyet duygusu ile geçmedi ki?
koyverdum gitti
güven parkta havuza maya çalan asiler sizmizmiydiniz yoksa
geçenlerde iki güzel bayan havuzun suyuna bir şeyler attılar diye dedikodu vardı
yanındakide lacivertiğdenelik miydi?Sizi gidi sizi haylazlar:)))
hayalindeki şehirdeki yaşaman dileğiyle kardeşim...
bak bu sefer tacettinden önce yazdım.görünce çatlar o:)
sevgiler kardeşime
BANU ULUDAĞ
Tacettin Bey çatlasın vallahi! Sen daha önce geldin. Hatta ilk önce geldin Toynak abim:))
Ben ne bankada kaç param olduğunu bilirdim ne cüzdanımda. Hala da öyleyim ya! Para oldumu harcayacan. Ana fikir bu bende de!
Ancak düşsel bir atölyeden kazanırım ben- ki o da para olmaz!!
Bak görürsün, ben Ankara'ya alştığım günün ertesi taşınıyor olacağım. Şans işte!
Sevgimle:)