- 908 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HADİM'DE BİR SABAH YÜRÜYÜŞÜ
Büyüdüğüm yer, annemin memleketi Hadim, hayatımın ilk 8 yılını burada geçirdim. Ne de çok özlemişim, Hadim’in yollarında dolaşmayı. Çocukluğumda az dolaşmadım Hadim’in yollarında. Buradan ayrılalı uzun yıllar oldu (1993’te Konya’ya geldik ve 8 yaşındaydım), fakat annemin memleketi olduğu için bağımızı koparmamıştık. Gerçi annemin teyzesiyle dayısı dışında hiç kimsemiz yok şimdi. Temmuz ayında kiraz toplamaya geliriz.
Ya çocukluk arkadaşlarım, onlardan ise hiçbir eser yoktu. Çocukluk arkadaşlarımdan sadece Seherle iletişim halindeyim. O da Ordu’nun Perşembe ilçesinde İngilizce Öğretmeni olarak görev yapıyor ve orada bir öğretmenle evlendi.
Hadim’in dağ havası, kendisini teneffüs edebilmem için beni bekliyordu tüm sabırsızlığıyla. Gerçi ben de az sabırsız değildim, Hadim’in mis kokulu dağ havasıyla buluşmak için.
Gece saat: 4.30’da uyanmıştım ve sabah saat: 6.30’a doğru, Zahide teyzeme haber vererek, evden çıkmıştım. Hadim dağlık bir ilçedir. Yukarı tarafa doğru çıkmaya karar verdim yani dağa çıkacaktım ve yukarıda kayalıkların bulunduğu bölgeye doğru yürüyüşe geçtim. Etrafımı olanca dikkatimle izliyordum ve bir taraftanda düşünüyordum. Kayalıkların bulunduğu bölgeye çıkmıştım çıkmasına da, yorulmuştum. Öyle özlemişim ki oraları, oralarda dolaşmayı. Bir anda çocukluğum gözümün önünden geçti, çünkü çocukluğumda, arkadaşlarımla birlikte, burada, kayalıklara az çıkmadım ben. Gözlerimi kayalıklara diktim ve o günlere geri gittim. Evet, insan bazen geçmişinin güzel anılarına özlem duyuyor. Yalnız olunca kayalıklara çıkmadım.
Bir kayaya oturmuş, etrafımı seyrediyordum, hava serin mi serindi. Güneş ise yavaş yavaş yükselerek etrafı ısıtmaya başlamıştı bile. Serin havada yürüyüş yapmak ve dağa çıkmak, bana iyi gelmişti. 15 – 20 dk. kayada oturdum ve oturduğum zaman, sol tarafımda ormanlık bir dağ vardı, bana, çam ağaçlarıyla görsel şölen sunuyordu adeta ve Allah’ın, dağları, taşları yaratmasıyla ilgili tefekküre davet ediyordu, Allah ne güzel yaratmıştı, insanlar görüp düşünsünler diye, Allah’ın, muhteşem yaratma sanatının bir kez daha farkına varmıştım ve hayran olmuştum. Arkamda kayalıklar vardı ve bu kayalıkların arkasında da küçük küçük tepecikler vardı. Tam karşımda ise dağlar vardı ve bu dağların önünde ve arasında evler vardı. Evler dağların arasındaydı.
Öyle güzel bir manzaraydı ki dijital fotoğraf makinemin yanımda olmadığına hayıflanmıştım. Bu manzara, sabah sabah, insana, pozitif bir enerji veriyordu. Bir taraftanda serin bir rüzgar esiyordu. Çocukluğumda ayak bastığım yerleri, dolaşıp, o günlere tekrar dönmek bana iyi geldi ve fırsat buldukça Hadim’de bu yürüyüşlere devam ettim.
Yaptığım bu yürüyüşlerin birinde, köpeklerle ilgili bir anı yaşadım. Bu anımdan da bahsetmeden geçemeyeğim.
Bu yürüyüşümü ise aşağıya doğru, yani mezarlıklar tarafına doğru yapmaya karar verdim. Yine her zamanki gibi saat: 6.30 gibi yürüyüşe çıkmıştım. Bu sefer hava oldukça serindi, üşümüştüm.
Yürüyüş esnasında bir evin damına çıkmış, karşı taraftaki dağı izliyordum, dağdaki çam ağaçlarına hayran kalmıştım, muhteşem güzellikleriyle bana göz kırparak, Allah’ı düşün, diyordu. Dağla benim aramda dere vardı. Bir anda içimden koşmak geldi ve yola doğru koşmaya başladım. Ben koşadurayım, bir köpek sesi duydum ve köpeğin arkamdan geldiğini zannederek, ellerimi, bir suçlu gibi, başımın üstüne koyarak, yere çöktüm. Bir müddet sonra, arkama dönüp baktığımda, ortada köpek yoktu. Meğer köpek, yanından geçtiğim evin bahçesindeymiş, benim ayak seslerimi duyunca havlamış. Bu arada yüreğim ağzıma gelmedi değil.
Bu yürüyüşümde de Ömer dedemin yattığı mezarlığa gittim, yalnız olunca dedemin mezarına çıkmadım, kenardan duamı yapıp, öbür mezarlara gittim, oralarda da kenardan duamı yaptım. 1. sınıfla 2. sınıfın 1. dönemini okuduğum oklumun bahçesine girdim, bir anda oradaki öğrencilik yıllarım gözümün önüne geldi. İnsan, ayrılınca bazı şeylerin daha fazla farkına varıyor, kıymetini daha iyi anlıyor.
Eve dönerken, bizim oturduğumuz eski evimizin önünden geçmek istedim, oraya doğru giderken biri büyük, diğeri de küçük olmak üzere iki köpek karşıma çıkmasın mı? Yavaş yavaş geçerken, hayvanseverlik bu ya, küçük köpeği sevmek istedim ve ikisini de çağırdım. İkisi birden geldi. Büyük köpek ıstıracak gibi yaptığı için, küçük köpeği sevemedim. Bir ara köpeklerden uzaklaştım. Hayvanseverlik damarım tutmuştu bir kere, küçük köpeği sevmeden bırakır mıyım ben? Onlardan uzaklaşmama rağmen köpekleri çağırdım yine. Bu arada temkinli davranıyordum, büyük köpekle aramızda kısa mesafe kalmıştı ki köpek bana havladı. Ben korkup kaçacağıma, köpeğin üstüne doğru yürüdüm ve köpek kaçtı. Bazen köpeklerle karşılaştığım zaman, köpeklerin dalayıp dalamadığını anlamak için ve kendimi emniyete almak için, deneme amaçlı, köpekleri yanıma çağırırım ve ona göre temkinli davranırım.
Köpekten kaçarsanız köpek sizi kovalar, köpek sizi kovalayınca olduğunuz yere oturacaksınız. O zaman sadece havlar. Nerden mi biliyorum, tecrübeyle biliyorum. Özellikle de babamın köyü olan Hacıoflazlar köyünde, köpekler tarafından, çok dalandığım için biliyorum. Köpekler bana havlarken ben karşılarında sadece dururdum, kaçmadığım için hiçbir zaman saldırıya uğramadım. Bu önemli bilgiyi de sizinle paylaşmış olayım.
EN SAĞLIKLI SPOR YÜRÜYÜŞTÜR…
SÜNDÜS KOÇ – HADİM
16.07.2010 - CUMA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.