- 953 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KARADENİZİN SAHİLLERİ BİTTİ DAĞLARINA GELDİ SIRA
KARADENİZİN SAHİLLERİ BİTTİ DAĞLARINA GELDİ SIRA Başbakanımız Rize’nin Güneysu (Potamya) ilçesinde bulunan Ayane camiinin bulunduğu Kıbledağı’nda yeni cami talimatı vermiş. Kıbledağı’nın bin 200 rakımlı zirvesinin yaklaşık 2 metre tıraşlanarak genişletilmesini, kazanılacak alanda da yeni ve büyük bir cami yapılmasını istemiş.
Şimdi bunda ne var diyeceksiniz. Ne Güneysu’yu bilirim ne de adı bile Türkçe olmayan ayane camini. Gerçi ondan da emin değilim ama bana biraz Aya irini’yi hatırlattığı için öyle söyledim. Her neyse bu konumuzun dışında bir mesele.
Benim asıl anlamadığım, Güneysu halkının bile kullanılmadığını itiraf ettiği, dini günlerin haricinde ziyaret edilmediğini, gidilmese de civar köylerden elektrik alınarak, geceleri sürekli ışıklandırılarak dört bir taraftan görülmesi sağlanarak turistik bir değer katılan bu caminin güzelim zirvenin tıraşlanarak alan açılıp, yeni bir cami yapılmasını istemesidir benim konum.
Cami yapılmasına karşı mıyım? Hayır! Ezan sesinden rahatsız mı oluyorum? Hayır! Peki, nedir beni rahatsız eden?
Beni rahatsız eden yurdumuzda onca okulsuz köy varken, tadilat bekleyen okulumuz varken, hala cami yapılması için emir verilmesinden rahatsız oluyorum. İnsanlar evlerinde de yapabilir ibadetlerini. Buna hiçbir şey engel değildir. Fakat eğitimi evinde yapamazsın. Her aile evine özel öğretmen getiremez.
Tepe tıraşlandıktan sonra camiye giden yol da asfaltlanacakmış. Öyle köylerimiz var ki henüz daha bir yolu bile yok. Karda kışta insanlarımız ne hastalarını hastanelere götürmek için, ne de çocuklarının okula gitmesi için yol bulamıyorlar. Belki de aylarca bu insanımız köylerinde mahsur kalıyorlar ama ibadetlerini aksatmıyorlar. Evlerinde her türlü ibadeti yapma özgürlüğüne sahipler çünkü.
Öyleyken Sayın Başbakanımızın Dağın tepesinde tarihi eser niteliği olmaya yüz tutmuş bu cami için yeniden yapılma emrini vermesi düşündürdü beni.
Hani Ne Güneysu’yu (Potamya), ne de Ayene camini bilmem demiştim ya. Merak edip İnternette araştırdım. Gerçekten de Kıbledağ’ın zirvesine yapılmış bu minik camii araştırdım. “Uğraşacak daha mühim işlerimiz yok ya!” Fazla bir bilgi bulamadım. Bulabildiğim bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
“AYANE CAMİSİ Rize’nin Güneysu ilçesinde 1200 rakımlı Kıbledağı’nda bulunan tarihi Ayane (Kıbledağı) Camisi, rakım olarak Karadeniz Bölgesi’nin en yüksekte yer alan camilerinden birisi konumunda bulunuyor. Cami, Kabe yönünde olması nedeniyle ’’Kıbledağı’’ olarak adlandırılan dağın zirvesinde yer alıyor. Çevre köylerden getirilen elektrik bağlantısıyla, etrafında yaşayan olmamasına rağmen caminin ışıkları geceleri sürekli açık tutuluyor. Yöre halkı ve az sayıda da olsa yerli ve yabancı turistler, camiyi ziyaret ediyor. Ne zaman inşa edildiğine dair kesin bilgi olmayan Kıbledağı Camisi, 1910 yılında ’’Salahalı Sabit’’ adlı bir imam tarafından bazı bölümleri yıkılarak kara kesme taştan yeniden inşa edilmiş. Cami, ikinci kez aslına uygun olmayan şekilde tamir edilmişti. Son olarak Güneysu Belediyesi, camiye yol yapmak için çalışma başlatmıştı.”
İlginç değil mi yolu bile olmayan bir cami ibadete açıkmış. Neyse bu da benim meselem değil. İnsanlar ibadet için her fedakarlığı yapabilir. O kendi tercihleridir. Bu bilgiyle de yetinmeyip, biraz daha araştırdım ve Ayene camiine sanal tur buldum ve görüntüledim. Ne yalan söyleyeyim gördüğüm bina camiden çok sanki dağın zirvesine yapılmış bir gözetleme binası gibiydi. Çok küçük bir yer. Orada olsa olsa ancak bir gözetleme kulesi olurdu. Orman yangınlarını anında görüp müdahale etmek için filan yapılmıştır diye de düşünüyor insan. Tabi bu benim düşüncem. Aslında cami olarak da yapılmış olabilir. Ama niye o dağın zirvesine yapıldığı da insanı düşündürüyor.
Beni düşündüren bir başka konu da, Dağın zirvesinin tıraşlanacak olması. Doğal dengeyi bozma hakkını kim veriyor Başbakana? Bırak o şekliyle aslına uygun tadilat yap madem teleferik, yol gibi girişimleri de teşvik ediyorsun dağı tıraşlamadan bitir bu hayırlı işini.
Evet bu kadar mühim konunun içinde bu gün köşe yazımı buna ayırmamı belki yadırgadınız ama bu da benim için mühim konulardan birisiydi. Yer olarak mühimdi. Başbakanımızın “Potamya’nın Fatihi hoş geldin” diye karşılandığı bir yer orası. Okulsuz köyümüz, yolsuz okullarımız varken böyle bir projenin hayata geçirilmesi için emir verilen bir yer orası. Bir çok sit alanının imara açık hale getirilerek yandaşlara peşkeş çekilerek tarihi zenginliklerimizi heba edebilen bir Başbakanın dağ tıraşlanarak cami yapılmasını emrettiği yer orası.
Ayla BERKİN
11.01.2011
YORUMLAR
Saygıdeğer Berkin,
Ben Rize'liyim.
O dağı da o camiin olduğu mevkiyi iyi bilirim.
Neden yapıldığını bilememiş olmanız o bölgeyi bilmediğiniz ve tarihi hakkındaki bilgilerinizin eksikliği gayet normal,orda yaşayıp da bilmeyenler var.
Ben de son yıllarda yaptığım ziyaretler sayesinde öğrendim o camii hakkında bazı detayları.
Bir kerre...yapıldığı yere çıkmak için kavi bir kalp ve gayret laazım.
Bu kadar yükseğe yapılmasının ve bazı yıllar tamirat görmesinin sebebi bu bölgenin maruz olduğu işgallerle alakalı.
İşgal kuvvetlerinin baskısından uzaklaşıp,ibadet etmek isteyen insanlar o dağa çıkıyorlarmış.
Ve o bölge ahalisi o camide düşmana karşı teşkilatlanmışlar.
Kuran öğrenmenin yasak olduğu yıllarda o camide eğitim verilmiş çocuklara,gençlere.
Siz Sümela Manastırına nasıl tırmanıldığını biliyor musunuz?
Ne kadar masraf yapıldığını yollarında ?
Nedense gözleriniz bu tarafını göremiyor.
Cumhuriyet Hükümetlerinin en fazla derslik yapan en fazla sayıda öğretmen alan hükümetini " cami yeter okul isteriz" taleplerine muhatap olmadığını düşünüyorum.
Yanı yazmışsınız.
Bence tabii ki.
O kadar yanlı ki adeta yazınız yana yatmış.
Hem bilmiyorum demişsiniz fakat eklemeyi de unutmamışsınız. Ama neden?
Yazdıklarınız hakikat değil.
Aslında eleştirecek o kadar görüntü vardı ki BAşbakanın o gezisinde...
Onları görememişsiniz de gelip o eski caminin duvarına toslamışsınız..
Saygılarımı sunarım...