- 723 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
OKULLARIMIZDA HAREMLİK SELAMLIK.
OKULLARIMIZDA HAREMLİK SELAMLIK
“Mersin’deki Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nde erkek ve kız öğrencilerin birbirlerine 45 santimden fazla yaklaşmaları yasaklandı. Okulda yemekhaneler ayrıldı, sıraların önüne etek giyen kız öğrenciler için ek tahta yapıldı.”
Mehmet MİRAS
ntvmsnbc
Hala buna da normaldir gözüyle bakan varsa onları tebrik etmek gerekir. Geçenlerde bir haber okumuştum. Bir bayan psikoloğun etek boyu yüzünden çalıştığı dairenin müdürü tarafından işine son verildiğine dair. Üstelik oldukça da başını ağrıtmışlar o bayan psikoloğun işten ayrılmadan önce. Bu yazıya yaptığım yorum da yakında kadınlar evlerinde oturmalıdır fetvası verilerek tüm çalışan kadınların işine son verilebileceğini yazmıştım. Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve spor Lisesindeki bu olay düşüncemi daha da bir pekiştirdi.
Avrupalı olmaya çalışan, sözde özgür bir ülke oluyoruz diye övünen hükümet nerede acaba bu haremlik selamlık uygulaması yapılırken. Okul yönetmenliği nerede? Bu yönetmenliği uygulamama kararı alan Müdürü kim cezalandıracak. Oldu olacak kızların okumasını da yasaklayın olsun bitsin. Bu gün başımızda Hükümet olarak bizi yöneten zatlar nasıl olsa kızlarını ABD’de okutma gücüne sahipler. Onların yardakçıları, çanak yalayıcıları olan bir takım para babası zengin güruh da bu güce sahip. O halde ne gerek var halkın kız çocuklarının okumasına. Onlar okuyup da ne yapacaklar. Zaten çalışamayacaklar. Evde oturacaklar. İyisi mi onlarda ailelerinin gücü yettiğince özel hocalardan musiki dersi, kibarlık ve zarafet dersi alarak nasıl iyi bir eş olunur bunu öğrensinler. Tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi kadınlarımız cumbaların arkasında dünya işlerinden elini eteğini çekmiş, kendi aralarında yaşayıp gitsin. Tabi baştakilerin kadınları da kendi aralarında ve de haremlerinde dünya işlerinin arkasında gibi görünüp dünyayı parmaklarında oynatsınlar.
Ben ne diyorum sevgili okurlar. Bir anda kendimi öylesine kaptırdım ki bu olaya. Adeta Cumhuriyette yeni bir Osmanlıcılık kitabı yazmaya başladım. İnanın yazdıklarımdan bir kadın olarak kendim korktum.
Böyle bir şeyin olmasına imkân var mı acaba? Bizler buna izin verir miyiz? Kazanılmış haklarımızdan bu kadar çabuk vaz geçer miyiz?
Bunların cevabını kocaman bir “HAYIR” olarak vermek isterdim ama maalesef yapamıyorum. Bunu yapamayınca da daha bir korkuyorum geleceğimizden.
Hayır diyemiyorum çünkü Cumhuriyetimizi savunacak kurumlarımızın bir bir çöktüğünü gördükçe korkularım artıyor.
Güvendiğimiz dağlara karlar yağdıkça içim üşüyor. Titriyorum.
Bu noktada Atatürk’ün Amasya Genelgesi’nin ilk dört maddesi geliyor aklıma.
1-Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.
2- İstanbul Hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu hal, milletimizi âdeta yok olmuş göstermektedir.
3- Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
4-Milletin içinde bulunduğu bu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
Evet, bu gün içinde bulunduğumuz durumunda o yıllarda ki durumdan bir farkı yok. O yıllarda saltanata karşı bir ayaklanmanın başlangıcı olan bu genelge, bu gün saltanatın geri getirilmek istenmesine karşı ayaklanmanın başlangıcı olmalıdır.
Tek dil, tek devlet olgusunun yıkılmak üzere olduğunu da hesaba katarsak, Ulus devlet olmaktan ümmetçiliğe doğru giderek, dış güçlerin elinde bir sömürge olacağımızı da düşünebilirsek bu genelgeleri bu çalışmaları yeniden gözden geçirmeliyiz. Zira bizi öyle bir bozgun bekliyor ki bu bozguna uğradığımızda bu günlerimizi mumla arayacağız.
Ayla BERKİN
10.01.2011
YORUMLAR
Bunlar sadece başlangıç bunlar en iyi günlerimiz bu günlerimizin kıymetini bilmemiz gerek aslında .Bundan bir kaç yıl önce bu olanların ip uçlarını verdiler bu ip uçlarını fark edip uyarmaya çalışanların hepsi bir şekilde bastırılıp susturuldu .Türban serbest kalsın bizler okuyacağız diyen piyonlar görmüyor larmı okusalarda aldıkları eğitimle çalışmaları bir şekilde engellenicek santimlerle yaşayacaklar .Her şey planlı ve programlı bir şekilde ilerliyor ve herkesin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi farkında değil.