...HALİL U RAHMAN...
Çok heyacanlıydım.İlk defa başka şehre gidecektim. On beş yaşlarındaydım, dedem ve baba annem her yıl ramazan ayının Kadir Gecesini Urfa da halil u rahman camiinde ibadet ederek geçirirlerdi. Bu gidişlerinde beni de götüreceklerdi. Akşamdan hazırlandım,sabah erkenden gelip aldılar. Köyden bir otobüs dolusu gelmişlerdi.Bindim nasıl bir yere gidecektim bilmiyorum. Hep soruyordum ne kadar kaldı geldik mi? Nasıl yer? yaklaştığımızda dedem...Geldik şu yolu da geçersek Urfa karşımızda dedi.Merakla yolu takip ettim gözlerimle. Evet artık karşıda binalar gözüküyordu. Yol kenarlarında mağaralar var ve bazılarında yaşayan insanlar vardı. Bir an aklıma ünlü sanatçımız İbrahim Tatlıses geldi.Ben mağarada doğdum evimiz bir mağaraydı.
Araba şehrin içine girdi. Cam kenarında bakıyordum . Karşıki tepede iki tane kayalık aynı uzunlukta dikkatimi çekti.Dedeme sordum.Orası ne dedim:? dedem;
------İlerde gölü işaret ederek İbrahim Peygamberimizi Nemrut ateşe atmak için o iki kayalığı yaptırmış.Adı mancınık imiş.Oradan aşağıya doğru atmış ama şimdiki gölün yerinde ateş yanıyormuş. Ateş göl odunlar da balık olmuş,dedi.
Heyecanlanmıştım.İndiğimde oraya gitmek istiyorum dedim.Caminin önüne geldik.Hepimiz arabadan indik. Ne göreyim! Köylüler ve dedemler kilim,yastık,battaniye getirenler küçük tüp,çaydanlık ,yiyecekler...
Caminin avlusu çok genişti.Duvar dibine geçip her kes yerlerini seçip kilimlerini serdi.Yemeklerimizi yedik. Namaz kılmak için camiye gittik. Caminin içi kocamandı. İçim bir anda huzur bulmuştu. Yıllar önce Peygamberler diyarında kimler gelip geçmişti. İbrahim Peygamberin doğduğu mağarayı gösterdiler.Namazımızı girip o mağarada kıldık rutubet kokusu kaplamıştı nefesimizi ama huzurlu nefesti. Erkekler bir yandan kadınlar bir yandan giriyordu. Namazımızı kıldık çıktık. Cami önünde seyyar satıcılar vardı. Takılar,hediyelik eşyalar... Dedem bana bakır işlemeli bir tablo almıştı. Çok sevinmiştim.
Yakın Camileri dolaşmıştık çarşı ve sokakları gezdik. Her yer tarihi eserdi. Taş evler ,eski evler insanın etkilenmemesi mümkün değildi. Öğle yemeğimizi yemek için lokantalara doğru gittik her köşede kebapçı dışarıya bir kaç kürsü atmışlar ama hepsi dolu nasıl lokanta, yemekleri nasıldır acaba dedim? patlıcan kebabı söyledik ayranla birlikte kocaman lavaş ekmeği geldi.Orada yediğim yemeğin tadını hiç bir patlıcan kebabından almadım. Çok lezzetli olmuştu.
Eyüp Peygamberin şehrin dışına attıkları mağarayı gittik. İyileşmesi için Rabimin emrettiği su ile başımızı yıkadık,içtik,dualar ettik. Allah ım bizlerinde dertlerine derman eğle dedik. Mağaranın duvarları çeltik çeltikti. Her kes kazımaya bir parçada olsa taş almaya çalışıyordu. Bende tırnaklarımla kazıdım çok az alabildim. Şehir ile mesafeyi hesapladım. Peygamber eşi Eyüp Peygambere yardımcı olmak için nerden nereye gidiyordu. İçim burkuldu. Bizler olsak yapabilir miydik? Eyüp Peygamberin sabrı boşuna değil dedim.
Gece sabaha kadar tesbih namazı kıldık.Camilerin ışıltısı insan kalabalığı çoluk çocuk bayram sevinci yaşıyorduk. Bu gece ibadetini herkes yaşamak istiyordu. Sabaha karşı uyuduk. Sabahleyin mancınıklara doğru gittik. Tepe yüksek toprak yol bir kayarsan parçan bile bulunamaz. Herkes dikkatli bir şekilde yavaş yavaş çıkıyordu bizde o kervana katıldık. Vardığımızda terden ve yorgunluktan bitap düşmüştük. Önce bir kayanın üzerine oturup dinlendik. Sonra mancınıkları yakından incelemeye başladık. Kocaman kayaları yıllar önce üst üste aynı şekilde nasıl koymuşlardı? Nemrutun kayadan koltuğu da onun karşısındaydı. Oradan balıklı göle doğru baktığımızda mümkün değil bir insan bu kadar uzağa nasıl düşer diyorsun. Yaradanın mucizesi gözlerimin önüne geldi. Her yanı tarih kokan kaleden yavaş yavaş ama dikkatli inmeye başladık. Aşağı indiğimizde balıklı göle gittik. Allahım ! balıklar suyun içerisinde adeta dans ediyorlardı.İrili ufaklı bir birinden tatlıydılar. Herkes yem almış atıyorlardı. Bir anda yemi kapmak için kalabalık oluyor sonra dağılıyorlardı. Gezip dolaşıp yorulmuştuk. Akşama doğru arabalarımıza binip evimize geldik. Ara ara ziyarete gitmiştim. En son geçen yıl gittiğimde kaleye çıkan yere merdiven yapılmıştı. Balıklı gölün etrafı çok güzel parklarla süslenmiş yanı başına büyük turistik otel yapılmış. Dışarıdaki seyyar satıcılar artık pasajın içinde satış yapıyorlardı. Yıllar önceki Urfa ile şimdiki Urfa çok farklı idi.
Gitmeyenlerin gidip görmelerini o güzellikleri yaşamasını tavsiye ediyorum. Herkese hayırlı yolculuklar...
YORUMLAR
mükemmel bir tanıtım yazısı okudum..inşallah gitmek nasip olur...aklıma gezenmi çok bilir okuyanmı sözü geldi...sanırım gezen bilir olmalı teşekkürler...aygılarımla...